benim değil de ilkokulda sınıf arkadaşımın başına gelmişti. tuğba idi kızın adı. öğretmenimiz a.ö. sırf ödevini yapmadı diye 2 tokat atmıştı. tuğba cevap verdi diye kızın kolundan tuttu sınıfta sıralar arasında yerde sürükledi. kolu 3 yerinden kırıldı kızın. hastaneye kaldırıldı. ailesi okula şikayete geldi ama hiç bir şey olmamıştı öğretmene.
allahtan şu an durum eskisi gibi değil, bizim zamanlarımızda öğretmenlerin fiziki şiddeti gerçekten çok daha fazlaydı.
ilkokulda cok sevdiğimiz öğretmenimizin rutin olarak attığı dayaklardir. kadın hocamız kulakları çınlasın cok adaletli doverdi. kızı bizim sınıftaydi adı şerife yıldız varsa tanıyan selam söylesin. o nu bizden daha cok doverdi ama tokat manyağı yapardı insanı öyle kulak çekme değil yani. arkadaş dayak bitti sonrasında bu ülkede eğitim megitim kalmadı bitti gitti...
almanyada öğretmen kesinlikle dayak atmaz. onun yerine ortaokulda 70' ine dayanan, emekliliği gelmiş nazi bir tarih öğretmenim vardı.
tarih dersinde çok kavga ederdik bununla. türkiyeyi ve türkleri yerden yere vurardı. bende karşılık verirdim.
bu yüzmen bana gıcık kapar: "sxyby31 in die ecke", yani "sxyby31 geç köşeye" derdi. mal gibi duvara baktırırdı ders boyunca.
unutulmayan öğretmen dayakları hiç unutulur mu. ilkokulda matematik öğretmeni fikri hocamız tabiri caizse bayıltana kadar döverdi. faullerden bir tutar çekerdi dayanılmaz bir acı verirdi insana. arkasından tokatlar insanda hal bırakmazdı. bazen tüm parmakları birleştirir ve cetvelin kenarıyla vururdu. eski zamanın anneleri gelip öğretmene benim çocuğumu niye dövdün diyen bir kadın çıkmazdı. şimdi ki anneler ufak bir tokat olayında yaygara çıkarıp okul basıyorlar. çocuk biraz dayak yiyecek ki adam olsun. fazla nazik olmanın gereği yok.
orta okul ikinci sınıfdayız. ders zili çalmış, bir yandan boğuşurken bir yandan kapıdan öğretmenin gelmesini bekliyoruz. "hoca geliyooo" diye bağıran arkadaşı duyar duymaz sırama koştum. sırada bir kızla oturuyoruz, o koridor tarafında ben duvar kenarında. kız arkadaş zil çalar çalmaz sırasına oturmuş olmanın vakurluğuyla geçmeme izin vermiyor. "yaa kızım çıksana geçiyim" diyorum. omuz silkip "bana ne bana ne" diyor. kolundan tuttuğum gibi çekiyorum ve yerime geçiyorum. başlıyor bizim kız zırlamaya "ühüü kolum acıdaaa.. ühüü.. ühüü".
belgin hoca beni sınıfın huzuruna çıkarıyor, bir elinin tırnaklarını kulağıma geçirirken diğer elindeki kalemin sivri ucunu "tık tık tık" diye kafama vuruyor ve ağzından tükürükler çıkarak on santim mesafeden suratıma kin kusuyor.
çok sonra depremde öldüğünü öğrendim, allah rehmet eylesin.
lisede kopya çekerken "sen niye arkadaşının kağıdına bakıyorsun" diye edebiyat hocamdan tekme yemiştim ama tam kalça kemiğime vurmuştu 3 gün ağrımıştı. ama o gün okul çıkışı 7 kişi hocaya dalmıştık. ihtar yemiştik müdürden ama o günden sonra o dersten sağlam kopyalar çekmiştim, görüyordu susuyordu hoca.
karşılık verilmesi gereken öyretmen dayaklarıdır. Bu öyretmen kadınsa tutup öpün eğer erkekse pandik atıp kaçın. Küçükken bir öyretmen tarih dersi veriyordü, osmanlı tarihi. ben bir pot kırdım öyretmen bana bir dayak attı. Hemen senin verdiğin dersin içini sikeyim dedim ve kaçtım. Pandik atmayı da unutmadım tabi.
lise 2. sınıf. klasik sabah sırası, ardından her bölüm (endüstri meslek lisesi) sırayla sınıflarına dağılıyor. sınıf mevcudumuz zaten 6 erkek, 6 erkekten 5'inin ceketinin önü ilikli değil alışkanlıktan olmalı bir benim ceketin önü ilikli. müdür yardımcısının yanından geçerken durdurur ve "bir sen misin akıllı" diyerek tokadı atar.
o gün neden o tokadı yedim halen çözemiyorum. sormadım mı? sırası geldi sordum ama aldığım cevap daha garip: disiplin! tek kelime disiplin.
okul hayatım boyunca sadece bir kez dayak yedim. hiç unutmam ilkolul birinci sınıftayım en ön sırada oturuyorum. o harfini ögreniyoruz. öğretmenim recep avcu ( çok severim kendisini ) başımda durup beni izliyordu. sonra sebebini bilmediğim bir tokat kulağımın çınlamasına neden oldu. ben hala olayı anlamış değildim ne yaptım acaba diye. bir satır noyunca yazdığım her o harfi için tokat yedim. sonra tahtaya kaldırdı bi tokat da tahtada yedim. sebebi o harfini aşağıdan başlayarak yazmammış. o gün bugündür inat ettim o harflerini hep aşağıdan başlayarak yazarım.
Okul merdivenlerinde zil çalınca kalabalıkta yürürken, öğretmenim kendisine çarpanın ben olduğumu sandığında bir tokat atmıştı. Sonra özür diledi ama; hala affetmiyorum onu.
birgün yerde 3 milyon lira para bulmuştum. kağıt paraydı tabi o zaman 1 milyon liralar. elime alıp parasını kaybeden var mı diye bağırdım. o sırada öğretmen içeri girdi ve bağırıyorum diye bana iki tokat attı. zaten para da benden düşmüş. para da gitti.
beş parmağı bir araya toplayarak, parmaklar havayı gösterir vaziyette cetvelle üstlerine vurmaktır. parmaklarda 3-4 saniyelik bir felce sebebiyet verir. öğretmen her akla geldiğinde saygı(!) ile anılır.
sıradaki küfür 5-a sınıfı öğretmeni abdullah hocaya gidiyor.
inancını ispat uğruna öğrencisine dayak atmayı en büyük sevaba eş değer gören öğretmen cehaleti...
-öğretmenim bizi allah mı yarattı?
+evet.
-peki yaratılırken neden haberimiz olmadı?
+çünkü allah öyle istedi.
-peki biz istedik mi?
+...
-peki biz istedik mi!
ve öğretmene cenneti garanti ettiren o mübarek tokat!
cennet öğretmenlerin şamarlarının ucunda.