günlerden cumartesi, karlı bir şubat akşamı... oturuyoruz evde bizimkilerle. yaşım 14, isyanlardayım...
"yemeğe gidelim" diyorlar. "gelmicem. ödevim var" diyorum. kapıyı çarpıp çıkıyorlar.
demiştim ya, günlerden cumartesi, karlı ve soğuk bir şubat akşamı... peder maltepe tellendiriyor o zamanlar. valide hanım da pederden otlanmayı ihmal etmiyor... yuvarlanıp gidiyoruz yani ailecek.
günlerden cumartesi... cuma'dan sonraki gün, güzel gün. "vay amına koyim" diyorum... david bowie dinliyorum. manitadan göte tekme yemişim, moralim çok bozuk. gözlerim kanla dolmuş. içerisi duman altı. peder yine sigarasını söndürmeden çıkmış. nemli bi' oda, kenarda duran yeni yıkanmış, "pazartesiye kadar kuruyacağız işalla" diyen çamaşırlar. duvarda camilio posteri... fonda "rebel rebel"... işte o an sinirden kendimi sikmemek için, dededen kalma pirinç metal kanepeye öyle bir dayamışım ki götü, rezillik...
kalkıyorum kanepeden, vitrindeki maltepe'yi görüyorum. içinde 13 dal sigara var. o anda kafamda şimşekler çakıyor, elim ayağım titriyor, gözüm seğiriyor... masanın üstündeki kültablasını alıyorum. üstümdeki tişörtü bi kenara çıkarıp atıyorum. donla kanepeye uzanıp, maltepeyi ateşliyorum... ilk nefes ciğerlerimde. bi höykürme, bi zönkürme falan... iyice kendimden geçiriyo beni ımını ırzını ziktiğimin sigarası. yaklaşık bir saatte içtiğim 4 dal sigara öyle bir balgam yapıyor ki gırtlakta, teeeyyy teyyy! ağızda beşinci sigara, bi' yandan balgam sökme çalışmaları var, bi' yandan fonda david bowie, sağ elde de sigara... göt desen kanepeye montelenmiş. malafinga desen, yerinde duramıyor. sigara içip de erekte olan ilk ergen olmalıyım. gerçi o zamanlar kapı gıcırtısına dikiyorduk çadırı ya, neyse konumuz o değil. manitayı çaldırıyorum. bi' ben o'nu çaldırıyorum, bi' o beni çaldırıyor... öyle bi' dönem ki mına koduğumun dönemi, cepte para olmasına rağmen kontör alamıyorum. hadi aldın nereye harcayacaksın amk! her kıza mesajda 2 kontör gidiyor...
dakikalar geçiyor... paraya kıyıp mesaj atıyorum: "slm çk fna içtm kfm dnyo inthr edcm sçlsu snsn by" vay alüminyuum, sanki 70'lik rakı içmişim! altı üstü 5 tane maltepe öldürmüşüm halbusi. zaman geçiyor. telefonda ses yok. uyku bastırıyor gözkapaklarıma. bir sigara daha ateşlemek için kanepeden kalkmaya niyetleniyorum. manitadan hala ses yok. o değil de kafam harbiden de güzel yani. ömrü hayatımda ilk defa sigara içiyorum. sigaradan kafa olmuşum, yürüyemiyorum. tökezlemeler, yalpalanmalar derken masaya ulaşıyorum. alıyorum paketi elime. o sırada benim alt takımda bir ısınma, bir kaşınma... elimi atıyorum taşaklara, allah ne verdiyse kaşımaya başlıyorum. paketten bi' sigara çekiyorum, ağzıma koyuyorum. sırtım kapıya dönük. sigarayı ateşliyorum...
sigarayı ateşlememle, evin kapısının yere düşmesi bir oluyor. içeriye giren oldukça sinirli ve oldukça küfürbaz bir ihtiyar. "seni gidi amına koduğumun evladı seni. sen biz yokken evde içki içip alem yaparsın hee!! sigara da içiyor pezevenk!" diyerek indiriyor osmanlı tokadını şakağıma. dişlerimin arasındaki sigara, tokadın da etkisiyle ağzımdan fırlıyor. gözlerim dolu dolu. göt deliğime kadar zonkluyorum. "bi de intihar edecekmiş eşşeoğlu.." diyerek bi' de tekme sallıyor peder benim kafaya.
16 sene geçti. ne zaman sigara tellendirsem aklıma o karlı ve soğuk cumartesi gecesi gelir. o "slm çk fna içtm kfm dnyo inthr edcm sçlsu snsn by" mesajını da manitaya diye babama yollamışım. hüviyetimi sikeyim!
arkadaşla bundan 2 yıl önce bir parkta otururken genç bir kadın yanımıza gelerek Ateşiniz var mı diye sormuştu. bizde de çakmak yok kibrit vardı tam kadın parfüm sıkarken kibrit kutusundaki kibriti yakarken elimizde kutu alev aldı. o gün bugündür ne şeytana ne ateşe yaklaşıyoruz imana geldik.
bakkaldan aldığım çakmayı cebimde olan sigarayı yakmak için kullanırken çakmağın kaynak makinesi gibi yanması sonucunda kaşlarımın bir kısmını kaybetmiştir..
taze ergeniz, bi paket camel almışız, yolda gidiyoruz.
çakmak bende, o gün zenginiz ya, kibrit değil çakmak aldık.
-şu çakmağı bi versene
+yok olmaz ben çakarsam anca. çakıyım mı
-çak
+çakıyım mı(pis pis sırıtma hali)
-çak.
muhabbeti kavrayan arkadaş pis pis gülüyor. öbürleri meraklı bi şekilde
*nooldu lan???
neşet ertaş açmışım sigara içmem gerek. her şey hazır ortamda yani. neşet ertaş ve de sigara. fakat çakmak yok. evde çakmak arıyorum harıl harıl. yok bulamıyorum. taş olsa birbirine sürttüttürüp ateş elde edeceğim o çaresizlik raddesine gelmişim. mutfaktaki ocakta yakayım dedim sigarayı annem geldi aklıma. annem ağzıma sıçar sigara kokusunu alırsa. sigara beynimde öyle bir yer işgal etmiş ki beynimin azıcık bir bölümüyle aklıma salakça bir fikir geldi. gazeteyi koca bir rulo yapıp ocakta yaktıktan sonra salondan koşarak geçecek odama ulaşacak ve sigaramı yakacağım. fikir bu. ne kadar akıllıca değil mi? ruloyu yaptım, ocakta yaktım odaya doğru koşuyorum. salondan olimpiyat meşalesi taşıyan bir adam geçiyor. odaya ulaştım ve sigarayı yaktım ama evin afedersiniz a.ına koydum. evi yakıyordum lan nerdeyse. bu vahim olayın gözünüzde canlanması için:
adamın biri geldi ateş var mı dedi var da dedim satayım sana sahilde adam elini cebine attı dedim ki bir sigara karşılığında gülümsedi çıkardı paketi yaktım sigaramı uzattım çakmağı ve uzaklaştım . çok net bir alışverişti.
gece vaktiydi önümü zor görüyorum zaten balkonda koydum ağzıma sürttüm kibriti o ne lan! sigara sigara değil güneş adeta öyle parıldadı o saliseler içerisinde aklıma bin türlü şey geldi içinde barut olma ihtimali bile geldi ama tersten yaktığım ihtimali gelmedi. o ihtimal ağzıma gelen rezalet tattan sonra aniden belirdi.
adam (keddeş erol) köyden yaklaşık 1- 1,5 saat yürüme mesafesinde bir yerdedir.bir pakete yakın sigara ve tek kibrittir eldeki. tek kibritle sigarayı yakar ve köye gelene kadar sigarayı söndürmez.
adam beyni çıkarmış koymuş ortaya.
Geçtiğimiz yılın Mayıs ayı. 25 Mayıs hiç unutmam... Çok sevdiğim, daha önce beraber olduğumuz fakat daha sonra ayrıldığım eski bir kız arkadaşımla arkadaşlarla birlikte denk geldik. O benden nefret ediyor. Kendince sebepleri var tabii. Karşımda oturuyor ama bana bakmıyor biliyorum. inceden, haberi olmadan bakıyorum yüzüne... Bir sigara içeyim dedim... Tersten yakmışım. Herkes bilir sigaranın hangi zamanlarda tersten yakıldığını... Ondan sonra ne bir sigarayı tersten yaktım ne de bir daha o kadar değer verdiğim o kişinin yüzünü gördüm. Belki de en iyisi.
uzun yıllar önce karlı bir kış günü beş kişi giriştiğimiz sarma sigara. okul pansiyonunda yediğimiz akşam yemeğinden sonra kart kurt sesleri çıkararak binayı dolanıp sırtımızı yaslayıp duvara, çömeldik. en yaşlımız olan harranlı arap ibo cebinden malzemeleri çıkararak sigarayı sarmaya başladı. herkes pür dikkat onu izliyordu. çıkabilecek en ufak bir ses sigaranın dandik sarılması demekti ki bu işimize gelmezdi. sigara sarıldı, doğrusunu söylemek gerekirse kağıdın yalanması sırasında hafiften midem bulandı ama vapurları ve martıları düşünerek bu düşüncedem sıyrıldım. ibo sigarayı ağzına götürdü ve elini siper ederek sigarayı kibritle yaktı. sonrasında sigara o çizmeye başladı. bana geldiğinde çektiğim nefes boğazımı yaktı ama içimi de ısıttı. ikişer tur atınca da sigara bitti. geldiğimiz yoldan zikzaklar çizerek pansiyona döndük. orta üçteydik. ha o sigarayı unutmam!
Gecenin bilmem kaçıydı. Sigara krizi geldi ve evde ateş namına hiç birşey yoktu. Bir saatlik arama tarama faliyeti boşa çıkmıştı ve yenilmişliğin verdiği sinirle yatağa oturup yuzumu avuçlarımın içerisine almıştım. Evet bir ışık bir yol bir vahiy beklercesine tanrıya yalvardım, birden aklımda şimşekler çaktı, titreme geldi evet evet tanrı bu defa benimleydi ve karşımda ki fön makinasına gözüm ilişti. Yok artık demeyin, aynen öyle oldu. Aldım makinayı arka kısmı çıkardım, en sıcak dereceye alıp çalıştırdım. içerisindeki teller kızarınca sigaramı dayayıp yaktım. Ve her nefeste ulu tengriye şükrettim.
kilometrelerce yol yürüyerek balkayalar mevkii tarafında mola vermeden yürünür. Ağustos sıcağıdır. Varılmak istenen bölgede terörist olduğu istihbaratı üzerine beklenip siper alınır. Yarım saat beklenir. Komutan temiz olduğuna emin olduktan sonra o yorgunlukta sigara icmeye izin verir. Ağacın gölgesinde yakılan sigara hiçbir şeye değişilmez. Sigara ağıza takılır öyle içilir. Yorgunluktan ne gozune kaçan duman umurundadır ne de elini ısıran sinek. Sineğe ateş etmek istersin sinirden ama o sigara içme faslını bozmamak için kıpırdamazsın. Bu da böyle bir anıdır.
efendim, bir bilemedin iki sene önceydi. iki kişiydik bir köprünün üzerinde duruyorduk. eleman cebinden iki sigara bir çakmak çıkardı. birini bana uzattı birini kendi aldı. hava deli soğuk, ankara ayazı, kar var etrafta donmuş. hava tahminleri eksi 2 derece diyordu bir gün önce. sigaralarımızı yaktık, içiyoruz. bir yandan da iki lafın belini kırıyoruz. eleman sigarasını benden çabuk bitirdi ben daha iki fırt çekmiştim. orta parmakla sigarasını köprüden aşşağı salladı. aynı anda köprünün altına doğru baktım, bir konteynır üstü açık yanında iki tabela; yanıcı madde, ateşle yaklaşma. donuk gözlerle sigaranın koyu sarı maddeye doğru inişini izledim. bir an için bu kadar kolay ölmemeliydim diye düşündüm. sigara maddeye çarptı, kıvılcımlar saçarak iki kere sekti. sanırım bana ve diğer köprü insanlarına bir şans daha verilmişti. aklıma o iki kelimelik uyarı geldi; smoking kills.
Akıl hastanesinde Corona yüzünden 3 deli ile bir odada 2 gün kilitli kalmıştım. Suriyeli sarışın bir çocuk kapının altından yanan bir muratti rosso uzatmıştı. O sigaranın tadını hâlâ unutamıyorum. Allah razı olsun çocuktan.