Elma kumbara. Kesik dilimli bir yerinde para konulan bir buton vardı. içinden yavaşça kurt çıkıp parayı içine çekerdi. Kurmalı bir oyuncaktı. Çok sordum, satılmıyor. Bulabilsem alırdım.
telden araba yapımı, demirciyi kandırabilirsek direksiyonu demirden iki tekerlekli olurdu.
tahtanın üzerine çivi çakarak futbol sahası yapıp, madeni parayı top sayarak fiske vuruşlaruyla gol atmak
bisiklet tekerleğine mandal ile karton sigara kapağı takıp giderken çıkan pat pat pat sesini dinlemek
ince elektrik kablolarından yüzük veya anahtarlık örmek.
aşık kemiği ile aşık oynamak.
manavdan rica minnet aldığımız tahta kasının altına çaktığımız tahtaların uçlarına rulman takarak içinde oturulacak araba dönüştürmek. ön taraftaki iki tekerliğin bulunduğu tahtayı kasanın ortasından tek çiviyle tutturup oynak hale getirdikten sonra bu tahtanın sağ ve sol taraflarına rulmandan önce tel bağlayarak tahtayı direksiyona dönüştürmek. kasanın içine oturup yokuş aşağı hızlanarak gitmek, fren yerine kasanın yanına çaktığımız tahta kolları çekerek yere sürttürmek. kafa göz yarmaya razı olmak.
ajitasyon olsun diye değil çocukken hiç satın alınmış oyuncağım olmadığı için kendi imalatımız olan oyuncaklardır.
misal marangozdan dilenip aldığımız dikdörtgen suntanın üzerine en ince çivilerden çakıp yaptığımız ve en küçük madeni para ile parmak vuruşlu maç yaptığımız tahta. tahta evet zorunuza gitmesin. veya sokaktan topladığımız o zamanın meşhur kolası olan rc şişe kolanın kapaklarının içine doldurduğumuz cam macunlu aparatlar. sokağın başındaki kaldırımdan başlar 3 er vuruş yaparak sokağın sonundaki son kaldırıma kim düşürmeden önce gidecek diye kapışırdık akşama kadar.
benim bir de o zamanlar maddi durumu iyi olan bir akrabamızın benle yaşıt çocuklarına aldıkları sarı voltranımsı bir robot vardı onu bu yaşıma geldim hala unutamadım. eleman oynuyordu gözümüzün önünde utandığımızdan isteyemiyorduk civu civuuuu diye efekt yapıp kollarını bacaklarını hareket ettiriyordu. pilli bir şeydi çalıştırdığı zaman hipnotize olmuş gibi yarım saat izliyorduk dana gibi.
asla onsuz uyuyamadığım bir ördeğim vardı. hatta teyzemde,anneannemde bile vardı sırf olur da oraya kalmaya gideriz de uyuyamam diye. bir ara baya popülerdi bu ördek, belki sizde de olmuştur. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2251494/+
bir de pikaçu peluş oyuncağım vardı, eline basınca pika pika diye ötüyordu... keşke hiç atmasalardı oyuncaklarımı.
Annemle babam bana merdivene tırmanıp sonra da kayan penguen oyuncağından almıştı. Diğer bir kaç oyuncağım halalarımın ya da dedemin hediyesiydi. Penguenleri annemle babam aldığı için benim için daha çok değerliydi. Hayret babam oyuncak almış bana. Hatırlayınca bile mutlu oluyorum.
Oğluma ilk aldığım oyuncaklardan biri de penguenli oyuncağın yunus balıklı olanıydı. Yani benziyordu çok. Oğlum da epey bir zaman oynadı onlarla.
boyumdan buyuk bebegım. her ne kadar uyumadı dıye gozlerını oyup kollarını kırıp bacaklarını koparsam da yıne de severdım keratayı uyusaydı boyle olmayacaktı. heyhat...
(bkz: psıkopat sozluk yazarı)
-majorette marka model arabalar.35 güzide parçasına sahip olduğum bir koleksiyonum var.hala saklamaktayım.yılda bir kez çıkartır tozlarını alır geri kaldırırım. zamanının en kaliteli en sevimli araba modellerini yapardı. türkiye distribütörü olan oyuncak firması daha ucuz olan çin mallarına yöneldiği için bu marka fransadan ithal edilmemeye başlandı. bu türe örenk matchbox'ı da verebiliriz ama matchbox ta oyuncaklarını çinde yaptırmaya başlayınca eski kalitesini kaybetmiştir.
o bir oyuncakdan fazlasıydı benim için, o benim en soğuk kış günlerinde yanımdaydı, kenarları pütürlü ama yumuşacık, sarılınca sanki karşılık verir...o benim pembe bahtaniyemdi...kimbilir şimdi nerede
çamaşır mandalları. ne kadar araban, askerin, uçağın, helikopterin vs. olursa olsun asla vazgeçemezsin onlardan. efsanedir çamaşır mandalları. hele bir de ayracı metal ise tadından yenmez vesselam.