bende de oluyor bu. telefonumu unuttum sanıp sağda solda arıyorum, bir bakıyorum ki telefon en baştan beri elimdeymiş.
(bkz: dünyanın en yüzeysel adamı)
unuttuğunu, birdaha hiçbir şeyin sana onu hatırlatmayacağını sanarsın.
ama yanılırsın sürekli.
bazen bir fön makinası, tırnak makası, onunkine benzeyen bir gülücük hatta hiç unmadığın birşey bile sana onu hatırlatabilir. onu dediğimden kasıt, bazen bir sevgili bazen bir eşya olabilir. ama unutmamak için senin hayatında o şeyin ''onu'' olması gerekir.
unutmuş olma halinin verdiği o ''ah, işte üstesinden geldim, kafam rahat artık'' havasını beklenmedik bir karşılaşmayla ya da tarafınızdan unutulduğu sanılan kişinin süslediği tek bir rüyayla puff diye söndüren, insanı aptala çeviren ayılış hali.
yıllar yıllar geçmiştir üstünden, her şeye yeniden başlanmış ve hayata bir şekilde, kaldığı yerden devam edilmiştir. sokaklarda yeniden avare avare yürünmekte ve yalnız gezilmektedir. fotoğraf çekilmekte, yeni insanlarla tanışılmakta ve klasik gezi muhabbetleri yapılmaktadır. hatta eskisi gibi gülümsenmektedir, bazen ufak kahkahalar atılmaktadır. ama hep bir eksik vardır, aldırmamaya çalışılan. ve bir gün...
yürürken, bomboş bir sokakta, etrafta sadece sakin sokakların ve yeni uyanan şehrin sesleri. birde yanından geçtiğin evin camından, dışarıya yayılan bir ses.
kalp kale karşı derler, sen de üzüldün mü?
işte o an, eksik parçanı, hiç hatırlamak istemediğin ve hep görmezden geldiğin eksik parçanı bulursun, hatırlarsın. her zaman sevdiğin ve her zaman seveceğin, saygı duyacağın o insanı, yeniden ve saygıyla hatırlamanın verdiği mutlulukla yoluna devam edersin. daha güçlü, daha emin adımlarla...