en kötü rüyadır bence, hele ki aklımızın ucundan bile geçmiyorken kokusunun burnumuzun dibinden geçmesi en kötü kalp ritminin habercisidir.
Sevdiğinden korkan biri var mı? Var, evet ben! Sanırım bu cihana platonik bir aşk yaşamak için gönderildim. Kimi sevsem, ki kalbim sadece birini sevdi onda da acılar çekti ve beklemekle günah işlemeye devam ediyor. Gelelim korktuğum kısıma hiç yaşadınız mı bilmiyorum ama yaşamışsınızdır emimin günlerce, aylarca hatta kilometrelerce ayrı kalmamıza rağmen bir sevdadan ve alışmışken avuçlarımızın yalnız kalmasına, yalnız başımıza izleyebiliyorken en romantik filmleri en önemlisi tek başımıza ağlayabiliyorken aniden çıkar gelir teninin kokusu ve hiç olmadık bir zamanda dolar ciğerlerimize!
Tamda kendimizi kahraman ilan etmişken, tamda "başardım!" cümlesinin zirvesinde kendimizi ödüllendirirken burnumuzdan ciğerlerimize doluşan o koku "buradayım" der burada! Öldürdüğümüzü sandığımız o "aşk!" kalbimizin merkezinde koca bir hayat kurmuştur bizden bile habersiz!
işte bu gerçek o ayrı kaldığımızı sandığımız günleri, ayları ve kilometreleri bir anda hiçe çevirir! Sonra karanlık bir gece ve soğuk bir oda selamlar dudaklarımızın ucunda duran ölümü!
Beklemeye koyulmak için pencerenin en korkunç kenarına çekeriz sandalyemizi, gözlerimiz önünde duran sıcak çayın buharından nasibini alır ve yağmaya başlar koca koca damlalar ayrılığımızdan aşağı doğru! Ve en kötüsü annemize kızacak kadar küçük değiliz artık, nezle olmuş gibi akar burnumuz ve düşen gözyaşlarımızı püskürtürüz titrek dudaklarımızdan öteye!
Aynı duyguların daha doğrusu aynı kokunun kaç defa daha öldüreceğini umursamadan kalkarız ertesi güne ve hep aynı yerden başlarız. "Unuttum artık" ...