dün kabanını kabanımın üstüne astığı için ve şuan ofiste kaloriferlerimiz yanmadığı için ve ben kabanımla oturduğum için "o" gibi koktuğum yazar, bide kuzen, bide abla.
sabah sormuştum ya bu parfüm kalıcı mı diye, kalıcıymış. buram buram... **
bir kez beni uyarmıştı yazdığım entryle ilgili... az bir sohbetimiz olmuştu, neden bilmem ruhunu yakın hissettiğim yazar... sempatik, cana yakın evet anne ruhlu bir kişilik *
oğuzkan bölükbaşı' nın aşağıdaki şiirine konu olandır, can' dır.
...
Dostları olmalı insanın,
ermiş, bilge, hayatı ezbere okuyabilen.
Düşünmediklerini düşündüren,
seni bir cambaz ipinde, güvende tutabilen,
gerektiğinde senin için ateşi yutabilen,
yolunu ışıtan ustan olmalı.
Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini.
Sana vermeli soğuk bir kış gününde
üzerindeki tek gömleğini...
herhangi bir hayvana ya da eşyaya ya da pis bi şeye; mesela kokan ya da estetik olmayan benzetilmekten değil de dağdaki itlere- dağda olmayan türleri burda da mevcut-
-ama yine it-
benzetilmekten ürken yazar.
bilen bilir, dağda ve burda bulunan bikaç ite "it" olduğunu söylediği için gönderilmiştir bengidemem'iken.
hayır bi şeye cevaben yazmadım, aklıma geldi.
rüyamda gördüm.
şiir yazıcam.
yazarlığımı silersiniz şair olucam.
sonra geri dönücem.
saçmalatmayın beni.
-nası bi kelimeyse bu-
bizim köyde "ablaya abla denir" yazarı. ayrıca istanbullara gelip de beni görmeyişi de cok koydu yazarıdır. gidip trip bile atamadım lan o derece. garipti. nada'ya agladım, sızladım. yaksın uygun bir yerlere kınasını. "mavi gözlü dev" de neyse artık! *
nada: tatlım unutmayan istanbulda, şimdi beyoğlu'nda çay içiyomuş. bi msj atsana duygulanır, nada ve ben de olsaydık de.
melankolik: tamamdır, hemen atıyorum. yarın işim yok görüşürüz mutlaka. -melan eminim pişmansın bunu söylediğine-
aradan beş dakika geçer...
melankolik: unutmayandan mesaj geldi " yooo siz disko kralına giderken hiç haber falan vermemiştiniz, neden birlikte çay içecekmişiz ki beyoğlunda" yazmış. ben daha da bişi yazmam, giderim.
nada: ahahaha tatlım dilimizi bi tarafımıza sokup oturalım o zaman, ayarın hasını yemişiz.
mütemadiyen ahlaktan bahsediyor. o yüzden seviyorum kendisini.
ama ahlak bizim tekelimizde tuttuğumuz bir şey olmamalı.
bu yüzden kınıyorum kendisini.
sözlükte kendisiyle veya çevresiyle alakalı olumsuz söylediğiniz her şey sizin ahlaksızlığınıza, terbiyesizliğinize yoruluyor şahsı tarafından.
nasıl bir timsal teşkil ediyor kendisi ve çevresi bilemedim.
iyi insan olmak için bütün dünyanın kendisiyle dost olması, aynı fikirleri savunması mı gerekmektedir çözemedim.
geçenlerde bir tanıdığını savunmak için çok temiz bir kızdır, şöyle iyidir böyle iyidir dedi. eyvallah doğrudur. ama karşısındaki insanın ne terbiyesizliğini bıraktı ne başka bir şeyini.
sürekli tanıdıklarını savunmak, onların en kral insan olduğunu ispatlamak gibi yollara başvuruyor gereksizce.
aksi halde sktiri yiyorsunuz kendisinden.
ha tartıştığı vatandaş zerre umrumda mı değil, bana giren çıkan yok, istediğine versin.
ama görünen köy o ki kendisini üstün gören bir kafa, bunu sağlam bir temele oturtamadığı, buna dayanak sunamadığı için eleştirilmeye mahkumdur.
türk'üm ama daha bir üstünlüğümü göremedim.
büyük ihtimal o benim beceriksizliğimdir.
o benimdir o benim milletimindir ancak.
her entrysini pkkya bağlayabilme kapasitesi var bu yazarın.
biraz önce sözlük yazarlarının burunları başlığına "yalancııı, şerrefffsiz, köppek" li bir entry döşediğini gördüm ve hemen o anda onuncu yıl marşını söyleyip halay çekmeye başladım. akabinde harbiye marşı, izmir marşı, istiklal marşı ve kapanış. biiiipppp.
böyle her fırsatta türklere, türklüğe laf söyleyenler olur...
laf söylerler, sonra da aman efendim ben öyle mi dedim sen faşistsin derler,
yangın yanar, ölü ölür, deprem olur...
ne alaka şimdi dimi?
bence de alakası yok.
en büyük yaramız, can acımız...
en iğrenç yaratıklar...
pkaka...
lan aklından çıkmıyo işte o pislikler ve yaptıkları.
unutamıyo işte var mı dahası?
unutan mı iyi olur?
sevcen mi onu pkakadan bahsetmezse?
ya da
sevsin mi pkakayı?
vallahi anlamıyorum.
pkaka yazarken bile kan beynime sıçrıyo benim.
beş tane kitap okudum geçen alelacele, dedim hemen bok atayım 5000 tane okuyanlara.
5 tane okumak varken gitmiş 5000 tane okumuş.
bide benle sidik yarıştırıyo.
terbiyesiz.
b12 vitamininden zengin besinlerle beslenen kişilerin durumu. yok unutmak istese de unutamıyor, beyin o bakımdan iyi çalışıyor. demek ki neymiş; birini unutmak istediğiniz yahut bazı olayları unutmak istediğiniz dönemlerde et yemeyi keseceksiniz ki b12 niz eksik kalsın, hafıza kaybı yaşayın. ***
kendisinde adamlıkölçer takılı olduğundan şüpheleniyorum.
kendisinin anlamamakta ısrar edeceğini biliyorum, belki başkaları anlar diye konuşuyorum:
bu üstünlük takıntısı nasıl bir şeydir arkadaş yahu.
üstün ırkım dedi durdu.
şimdi de daha adam olduğunu, daha zeki olduğunu iddia etmeye başladı.
bunca salak içinde ne işi olduğunu soruyor kendisine.
gören de zorla tutuyoruz, ekmek parası için buraya katlanıyor sanır.
merak edenler varsa kendi başlığı altındaki entrylerine bakabilir ve hepsinde görebilir: "muhatap olmuyorum ben kimseyle kardeşim, nick altında yazmalarına hiç kulak asmıyorum"vari cümleleri.
msn türkçesiyle döktüren yazar. bir de üniversitede hoca olduğunu varsayalım bakalım. benim vardı böyle bir hocam. kendisi iyiydi de çevresi kötüydü. yazık!