unutmaya övgü

entry1 galeri0
    ?.
  1. Bugüne kadar unutmanın ya da unutmuş görünmenin erdemi üzerine ne kadar söz söylenmiş olabilir ki?.. En basit yorumuyla unutmak, insana ait bir eylemdir. Bilinç ve zihin gerektirir. Her kim ki size, ben asla unutmam derse onun fırından az önce çıkarılmış bir Kastamonu kır pidesi kadar bile aklı olmadığını bilmelisiniz...
    Bu gibilerin soy ağaçlarını incelediğinizde, normal insanlar gibi topraktan gelmediklerini, atalarının adamı tiksindirecek kadar yumuşak, rengi dönmüş ve pörsümüş bir mürdüm eriği olduğunu görürsünüz... Evrimine dangalak bir erikten başlamış olmak bu gibiler için ne kadar da utanç vericidir. Oysa unutmanın erdemli kılıcını kuşanmış birisi için böyle bir onursuzluk, asla yanından geçilmeyecek, sıkışmış metan gazıyla dolu bir çöplüktür sadece...Unutmak, sevgiliye gül sunarken zalim bir düşmanın savrulan kargısıyla ölmek gibi soylu, unutmadığını söylemekse, ağızla şarap açarken mantarın gırtlağa takılıp hırıldayarak ölmek kadar aşağılayıcıdır... Unutmak ve hatta unutmuş görünmek, ıssıza ait bir gecenin sesleri kadar dingin ve rahatlatıcıdır. Unutmak, toynağına diken batmış bir ineğin tertemiz acısıdır. Unutmak, fışfış kayıkçının küreği, akşama fincan böreği ve hophop eden yüreğidir. Unutmak, yaşamdır kısacası... Yağı alınmış yoğurt, doymuş margarin, kar yağarken dinlenen bir Keloğlan masalı, gelin başı, oğlan tarafı ve orta kahvedir... Penceremize konan, mini mini heyecanlı bir kuş, olgun tavırlı gün görmüş bir barondur unutmak... Bir samurayın onuru, henüz açılmamış bir tomurcuğun içindeki neşeli kıpırtılardır. Ve barışın teminatıdır desem... Eski hesapları, duyulan kinleri, nedeni bile belirsizleşmiş nefretleri unutmak, tertemiz bir gelecek, çocuklara bırakılan huzurlu bir miras demek değil midir?.. Bilincin ve duygunun kenar süsüdür unutmak. Bir bebek dikkatiyle bakılan parlak sarı bir ışık, uğursuz karanlığın içinde tetikte bekleyen tekinsiz niyetlerin arasındaki patikadır. Peki ya tam tersi?.. Ya unutmazsak... Özgürlüğün bitişini, açık yolların çıkmaz sokaklara dönüşmesini göze alabilir miyiz?.. Misal; ben küçük bir mahalle bakkalına eksik para verip çıkmışsam ve sonra bunu fark ettiğim halde 'neyse boşver' demişsem ve bir daha asla o sokaktan geçememişsem, bu benim kabahatim mi yoksa günlerdir eksik para olayını unutmayan bakkalın suçu mu?.. Oysa unutmuş olsaydı, kendisi de huzurlu ve uyumlu olacaktı, ben de giremediğim sokaklarda yasaksızca dolaşabilecektim...

    Herneyse; daha fazla debelenmenin âlemi yok... Unutmanın erdemini kanıtlamak için çırpınmam sadece unutmuş olduğumdandır. Ne?.. Dün gece aklıma şahane bir yazı konusu gelmişti fakat bir yere not almadan uyku bastırdı. Bu sabah uyandığımda ise kafamda, o bulduğum şahane konuyla ilgili tek bir ipucu bile yoktu. Özetle söylemek gerekirse unuttum... Ama yine de insan isterse, unutmayı soylu bir kavram haline dönüştürebiliyormuş, bari onu gördüm. Zaten ne demişler, 'insan: işine gelen ya da işine gelmeyen hayvan...'

    CAN BARSLAN
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük