hatırlamaktır... silikleşip gitmesinler diye hatıralara sıkı sıkı sarılmaktır.
güzel hatıralardaki yüzler yok olup gitmişlerse acı verir hatırlaması. ama o acıya rağmen unutmayıp yaşatmaya çalışırsınız geçmişi umutsuzca. belki de geçmiş sizi çoktan unutmuştur; orası ayrı...
unutulmamaktır aynı zamanda. yıllar ve yollar araya girse de, insanı insan yapan değerlerin iz sürücüsü olmak, yıllarca birlikte içilmiş biraların, söylenmiş şarkıların, keyif veren sohbetlerin güzel tekrarlarını gönülden istemektir.
elbette tatsız bir olay sonrasına denk geliyorsa, unutmamak yalnızca sorun çıkartır, baş ağrıtır. iki rahip hikayesinde olduğu gibi;
--spoiler--
iki rahip nehir kenarında güzel bir kadınla karşılaşır, kadın onlardan nehrin karşısına geçmek için izin ister. rahiplerden biri başını çevirir, diğeri kadını omzuna alıp coşkun akan nehirden karşıya geçirir. kadın teşekkür eder ve ayrılır. yolda yürümeye devam eder rahipler. kadını omzuna alana diğeri hiç durmadan sorar:
- neden kadınla yakın temas kurdun? dinimizce günah, bilmiyor musun?
diğeri sabreder ve susar ancak sonu gelmeyen soru karşısında dayanamaz:
- ben kadını omzumdan indireli 2 saat oldu ama hala senin omzunda!
adına türlü şarkılar besteleten bir tuhaf eylem. zira unutmamak ve hatta unutamamak her ne kadar en baba acı sebebiyse unutulmamak da bir o kadar hoştur unutulamayana. boğazında düğümlenen hıçkırık olmayı diler insan ki unutmasın seni; unutamasın. bazen de pes eder "unutamadım, ne olur anla beni." diye yalvarır karşısındakine. "öyleyse sen unut beni." der "yeter ki benden isteme."...
her ne kadar unutmaya çalışsa da insan, unutmak istemez aslında geride kalanı. sizin hatıranızdır çünkü o, size kalandır. unutmaz da eğer gerçekten değerliyse çıkarmaya çalıştığını hafızasından. derinlere gömer, üstüne allı pullu anılar serper. ama bazen bir koku, bazen bir sözcük, bazen de küçücük bir eşya anımsamanıza yeter. bir yalan sözdür bence; 'unutmak', eğer becerebilen varsa alnından öptüğüm.
Öylesine bir şey var ki sende,
Özledikçe özlenen, sevdikçe sevilen…
Kelebeklerin uçuşunda mı saklıdır
Bazen sonsuz mutluluk?
Yoksa iki insanın masum
Ve çocuksu dansında mı?
Belki de yoktur mutluluk,
Kalan sadece hep özlemdir
insanın içinde ve yüreğinin derinliklerinde…
Öylesine bir şey var ki sende,
Unutulmadıkça unutulamayan, hatırlandıkça hep hatırlanan,
Gecenin sessizliği midir?
Aramızdaki duvar,
Yoksa yıldızların parlaklığı mıdır?
Paylaştığımız sevgi,
Belki de aslında hiçliktir
Sadece arta kalan;
Tıpkı hırçınlıkla
Yere savrulmuş ekmek kırıntıları gibi,
Yalnızca martılara ait olan…
Unuttum demek bile hatırlamaktır. Unutmamak en acısıdır, gözyaşıdır, pişmalıktır bazen, bazen hep o anı yaşamak istersin. Bazen bi kokuyu unutamazsın, bi sesi, bir gülüşü, bir yazıyı unutamazsın. Sen istersin unutmayı ama onlar öyle içine işlemiştir ki kopamazsın onlardan. Korkudur bazen, keşkedir ağzımızdan çıkan. Her şartta akılla kaydettiklerinizi değil kalbinize kaydettiklerinizi unutamazsınız. Evinizi, adınızı unutursunuz ama aşkınızı, sımsıcak duygularınızı, sevdiklerinizi unutamazsınız. Kimine göre de üstünlüktür unutmadım bak hala sözümdeyim demektir. Belkide unutulmaması daha iyidir bazı şeylerin çünkü onlar hayatımızın kırılma noktalarıdır iyi yada kötü bizi büyüten anlardır.Bu yüzden unutmamak bu kadar önemlidir.