insanoğlunun en büyük meziyet(!)lerinden biridir. arada tekrar hatırlar ama unutur insan. unutmak için yaşar, yaşamak için unutur. unutmak olmasaydı dünya yaşanmaz, hayat çekilmez olurdu. en acı günler bile unutulur. en sevdiğini toprağın bağrına verdiği günü, hayatını zindana çeviren, sağlığını, belki de bir uzvunu kaybettiği günü unutur.
birçok kapsamı vardır aslında. hafızanı kaybetmiş gibi görünmek işine gelir, bu yüzden unutkan olursun ve herşeyi unutursun,
hayatından çıkarttığın insanları artık tınlamıyor gibi görünmek için unutursun,
kafan çok dalgın olur, ceketini koyduğun yeri unutursun,
küçümsenecek olmaktan korktuğun için nerde oturduğunu unutursun,
artık hastalık olmaya başlarsa unutkanlık, kendini bile unutursun.
unutmak, yüreğinizde bir kemanın ağlamasıdır. ve yardımınıza koşan kanun da yüreğinizin iyice ezilmesine sebep olur. çok sevildiyse sevgili , zaman durur adeta.
en sert karardır unutmak. net olmalıdır. nokta koymaktır, virgül değil.
--spoiler--
bir ismin bazen bütün hikaye unutulsa da kalbe batması, kiminin bir isimden ibaret kalması, kiminden geriye bir isim bile kalmaması.
--spoiler-- *
sen birilerini yere göğe sığdıramıyormuşsun, her gün tek kişilik hayatı iki kişilik yaşıyormuşun , kime ne ?
hayatın tatsız tutsuz geçiyormuş birileride yediğin yemek tuzsuz geldide beğenmedin sanıyormuş.
onu katmadan yediğin kazıklarında, yemeklerinde , şarkılarında tadı olmuyormuş kim anlar?
yağmur yağdığında elin onun elinde değilse toprak kokusu ciğerlerini yakıyormuş, o kadar yanıyormuşsunki
gözlerinden bir kaç damla ateşi sigarana vuruyormuşsun.
yolda giderken bi kaç kez neredeyse ölüyormuşsun , neredeyse olmasın istiyormuşsun bazen bu cümlede.
bazen cümle bile kuramıyormuşsun işte. seviyor musun diye sorduklarında hayır diyormuşsun,
sırf kendi sevgi anlayışlarıyla
kıyaslamasınlar diye. bilmiyorlarmış bağımlı olduğunu. geçer geçer diyorlar diye kızmıyormuşsun.
haklılar çünkü , gerçektende geçer.
arada bir aklına gelirmiş böyle, yıllar sonra. eski bir hikaye gibi gözlerinde aynı acı,
elin balkondan sallanırken öylece, bir ateş düşermiş kirpiklerinden sigarana.yine.
öylesine gelirmiş aklına işte.dermişsin,
'tamda benim kadar bir sen öldü bende.'
seni unutmak böyle bir şey işte.
zordur. bağlandığın bir şeyse eğer çok çok zordur. acı çekersin, acıyı dindirmek icin yapabilceğin tek şey duygularını komple bertaraf etmektir.* tüm sıkıntı ve üzüntülerin kaynağında iradenin arzuları yer alır. tatmin edilmemiş bir duygu, kişiyi özlem ile dolu bırakır tatmin edilmeyen bir duygunun, unutamadığın sevgilinin yerini yenisi alana kadar da can sıkıntısı çekersin. iradenin bu egemenliğinden kurtulmanın tek yolu beğeniye layık bir "KiMSE" nin üzerinde derinlemesine yoğunlaşmamaktır. bahsedilen kimse bir dost, sevgili veya bir nesne bile olabilir. bu tür "kimse" ler kendi benliğimizi unutacağımız, içinde kaybolacagımız hatta "kimse" nin aynası haline gelebilecegimiz özel bir istek halini tetikler. ne var ki ; kolay elde edilen "kimse" den kurtulmak en az elde etmek kadar kolayken, kolay elde edemediğimiz "KiMSE" yi arzularımızın dışına atmak o derece zordur.
"unutmak"öylesine bir olgudur ki kimi zaman onu gerçekleştirmek için çabalarsınız ama başaramazsınız, kimi zaman ise o kendisini gerçekleştirir sizden bir yardım almaksızın ve düşüncenizdeki kilitlerden kurtulursunuz.
Unutmak aslında iki sıfatı hak eden bir şeydir. Kimi zaman "iyi", kimi zaman "kötü" sonuçların doğmasına sebep olur. Bu yüzden de hak ettiği sıfatlar kimi zaman "iyi", kimi zaman "kötü"dür.
En başta gönül yarası çekenler bilir ki bazen unutmak gerçekten ilaç gibidir. iyidir. Acısını hafifletmesi için kişinin unutması gerekir, dener. Kimi zaman başarır, kimi zaman başaramaz ta ortaokulda fen bilgisi derslerinde öğretmişlerdi. Beyaz kaslar ile kırmızı kasları. Garip gelmişti bana beyaz kaslar. insan vücudunda insandan bağımsız. Unutmak da öyle bir şey işte. Bazen unutmayı denersiniz ama o başına buyruk olduğu için buna izin vermez. Sizden bağımsızdır çünkü. Hiç arkadaşınızın doğum gününü unuttuğunuz oldu mu? Ya da unutulduğunuz? Eşinizle evlilik yıldönümünüzü kaçınız unuttunuz? işte bilin ki bunlar unutmak kavramının asîliğindendir. Yoksa arkadaşınızın değersiz oluşu, değersiz oluşunuz ya da eşinizle eskisi kadar ilgilenemiyor/ilgilenmiyor oluşunuz değildir sebebi. insanlık hali derler ya, işte tam öyle. Tam bir insanlık halidir aslında unutmak.
Dedik ya unutmak bazen iyidir, bazen de kötüdür diye. Aslında bu onun öyle oluşundan değil de bizim onun var oluşuna verdiğimiz ya da ona pragmatist olarak yaklaşmamızdan ileri gelir. Eğer bir kişi bir şeyi unutmaması gerektiği halde unutuyorsa ben bunu nasıl unuturum der ve "unutmak" kötü olur. Gönül yarasını, bir yakınınızı kaybetmenin verdiği hüzünlü hali unutmaya çalıştığınızda ise insanın en yakın kurtarıcısı olur unutmak. Aslında "unutmak" hiç değişmez, zaman değişir, insan da o değişmeyen kavramı kendince yorumlar. Çünkü her insan nihayetinde kendisine yaşar.
Kişi hayatı boyunca neler yaşar neler en acı şeylerden, en güzel şeylere kadar. Fakat öyle bir gün gelir ki ne acı şeylerden ne de güzel şeylerden bir iz kalmıştır hafızada.
Acı şeyleri hiç unutmasak, acımız hiç hafiflemese, düşünsenize bir ne hale gelirdik! Üst üste sıkıntılar, üst üste üzüntüler derken yıkılır giderdik.Aslında unutmak böylesine güzel bir nimet peki ya güzel şeyler neden unutulur? Çok basit; sürekli güzel şeyleri hafızanda yaşarsan artık birçok şeyden tat alamaz olursun. Derler ya bal yiyen baldan bıkar diye.Nasıl da bir dengedeyiz, müthiş.