onun baktigi andir. o gozlerle uzun uzun suzmesi falan yuregimi hop hop ettirmistir. sinoatrial düğümüm dugumlenmis his demetim hissizlesmistir. beynimin tum loplari ise yaramaz olmustur. gorur gozum gormez olmustur. (bkz: kutadgu bilig) o kromatitler (bkz: genetic) nasil karsi karsiya geldi de boyle guzel gozler olustu merak icinde ismini sayiklatmaktadir.
daha cok acı anlardır. düşününce daha mutlu edici şeyler oldukça, eskilerini unuttugumu farkettim, cunku tek tip mutluluk vardır. ama aci hep farklıdır, her aşkın bitişi bile farklı hissettirir, her acının yerı vücutta başka yerdedir.
ama bu hafta tenim tenine degdi bunu unutamam heralde.
5 sene geçti ama hala aklımda erkek arkadaşım dediğim mahlukata başka bir erkekten aşk ve şehvet dolu birkaç mesaj gelmişti onları göreli tam 5 yıl oldu.kimseye diyemeyecek kadar berbat birşey allah kimseye yaşatmasın.
barcelona böyle organize gelmemiştir osasuna kalesine.
karşıdan geliyordun...
ve ben seneler sonra bu satırları yazarken,
senin benim hayatımın kadını olacağını adım gibi biliyordum.
ben unutsam, o koltuk, masa demlikte kaynayan çay unutmaz.
beşinci sınıfta, sınıftan bir kız 'seni seviyorum' diyip, yanağımdan öpüp kaçmıştı.
hayatımın zirve anıydı sanırım o an.
ondan sonra her şey boka sarmaya başladı.
dört aydır takip ettiğim kızla muhabbet kurmuşken bardağımdan su içmesi ayrı bir unutamamazlık su içtikten sonra da biz kardeşiz sıkıntı olmaz demesi ayrı bir unutamamazlıktır.
Anaokulunda altıma kaçırmam, ilk kez birisini öpmem, hastanede yattığım süreç, ilk kurdeleyi alan kişi oluşum, ilkokuldayken okulumuza gelen Macar kafilesinden bir kıza mektup yazmam, dedeciğimle yaşadığım şeyler(hayâl meyál hatırlıyorum), cama girip kaza geçirmem, babamdan yediğim tokat... Of neyse, bu gibi.