gold editionunda, na pali adlı expansion'ı ve patchleri yüklenmiş bir şekilde gelir. dün başlayayım dedim, grafikleri bu zamanla tabii ki karşılaştırılamaz ancak bazı oyunlar vardır klasik olsalar da yıl 2010 a geldiğinde oynanmak istenmez, bu tarz bir oyun değil unreal.
karakter hızını çok fazla bulmamın dışında, gerilim ortamını güzel yansıtıyor. silahlar unreal tournament 99 dan aşina olduğumuz silahlar. size yöne bildiren, görevleri gösteren bir pda yok oyunda, bu kötü. açık alandaki bazı bölümlerde kaybolmak mümkün. o zamanlar pda mi vardı denmesin, oyunda bir adet translator var, biz bir mahkumu kontrol ediyoruz ve etraftaki monitörlerden çevirici sayesinde gerekli bilgileri edinmeye çalışıp ilerliyoruz. bu sebeple görevi bulup ilerlemede bir miktar zorlandım. ayrıca oyunda kayıt tuşu yok, ana menüye gidip save butonundan kaydetmek gerekiyor oyunu. ölürseniz öyle bakakalıyorsunuz ekrana, saveiniz yoksa. herhangi bir checkpoint sistemi yok.
açık alanda geçen ilk fps oyun. çıktığı zamanda atmosfer ve oynanabilirlik açısından benzeri yoktu. şimdi dahi bir çok fpsden üstün olduğu söylenebilir. half life'ın gölgesinde kalmıştır. ancak o zamanlara bakıldığında yakın zamanlarda ne kadar devrim niteliği taşıyan oyunun çıkarılabildiğni görüyoruz. şimdi ise iş gereğinden fazla sistem zorlayan ve grafiğe yoğunlaşmış oyunlar yapıp para kazanmak oldu oyun sektöründe. şimdiki teknolojiyle çok daha güzelleri yapabılabilecekken hem de.
bu oyunun bir de ikincisi vardır ancak konu ve oynanabilirlik açısından biraz daha farklıdır. ilk oyunun gölgesinde kalmıştır.
ne zaman çıktı hatırlamıyorum ama çıktığı zaman oyun dergileri böyle bir oyunun olanaksızlığından bahsediyordu. kimse inanamıyordu bu kadar müthiş bir oyuna.
oyunun başında silahsız başlayan bir mahkum olmamız ve gemiden çıkmaya çalıştığımız bölüm kalbinden vurmuştu herkesi. burada bir bölümde kapının arkasından bağırışlar geliyordu, sonra kapı açılıyordu ve biz son anda kaçan bir yaratık görüyorduk. yeni oyunlar göz önüne alındığında gayet sıradan bir sahne gibi görünebilir ama o zaman, vay anasını film gibi diyorduk. hatta ilk silahımızda orada parçalanan elemanın silahı oluyordu.
