eşek kadar olmuş insanların ağırına giden durumdur. efenim öğrenci milleti zaten ortaokuldan başlayıp üniversiteye girene kadar çok çileler çeker. sınavı olsun ödevi olsun bir tokat gibi yıllarca suratına vurulur. sonra üniversiteli olur genç, mutludur. zanneder ki yan gelip yatcam, sınıfıda geçcemdir. ama ödevler sunumlar bir bir önüne çıkar ve üniversiteye girdiği güne lanet eder.
üniversitede, lise ve ilkokulda olduğu gibi ödev yapmaktır. lakin hocanın verdiği ödeve göre değişir buna verilen önem... bu ödevi eğlenceli şekile getirmeniz sizin elinizdedir... hoca size 3 tane ürün getirip kalite standartları belgelerini sayın derse sizde bizim gibi "miller, gusta, mariahci" götürmelisiniz ki zevki çıksın... ama dolu götürün mutlaka.. ödevi verdikten sonrada okulun bahçesinde afiyetle içiniz.
eğer elektronik mühendisliğinde okunuyorsa ızdıraptır. o kadar eğlenceli görünür ki dışardan bakana, aa ne güzel der. bi de yapana sor, yok empedans uydurma, yok rezonans frekansı, yok alt kesim frekansı ıcık cıcık.. peeh.
zaten rapor hazırlamaktan ebesi bellenen mühendislik -özellikle elektronik mühendisliği- öğrencilerine azap gibi gelen eylemdir. ama yine de vizeden iyidir. 2 vize yerine, 1 vize artı ödev olsundur.
geceyle gündüzü birbirine karıştırmak, a4 kağıtlara düşman gözüyle bakmaktır üniversitede ödev yapmak. elini eteğini muhabbetten çekip kitaplara, internete gömülmektir bazen. fenadır menadır ama dönem sonunu bağlayandır. % lik dilimin 40 ı, öğrencinin kurtarıcısıdır. ha ödevde değildir o, projedir, rapordur, sunumdur, icattır.