Opeth ve Katatonia konserlerinin iptal olduğunu açıklayan festival.
Açıklama dediysem de fazla bir şey beklemeyiniz, "duyuru" kelimesi daha uygun olur.
"Opeth ve Katatonia iptal olmuştur. Detaylı açıklama ve yeni gruplar yakında buradan duyuralacaktır."
Gerçekten ilginç bir profesyonellik anlayışı var. Festivalin başlamasına bir aydan az bir süre kalmışken, aylar önce açıkladığın 2 headlinerın gelmeyeceğini açıklıyorsun. Aylarca onlar için bilet alan adamlar var -benden söylemesi şu an çok sinirli adamlar onlar- ve sen onlara açıklama yapmayı daha sonraya erteleyebiliyorsun.
dünyanın yolunu gidip yağlı saçlarla şükür ki bitlenmeden dönebildiğimiz,herşeye rağmen testamen ı izledim ya daha ne uleyn dediğim festivaldir.lakin günler öncesinden uyuyamayıp heyecanla beklediğim bu festivalden sonra gruplardan ziyade sefaletimin iz bırakacağı aklımın ucundan bile geçmemiştir. makarna alır gbi çadır almanın sonucu olarak açıldığında tek kişinin bile sığmasına imkan olmayan çadıra iki kişi sığışımız,alkollü kardeşlerimizin çadırımızın üzerine düşmemesi için sabaha kadar dua edişimiz,yağmur yağdığında işte şimdi boğulucaz deyip su geçirmediğini gördüğümüzde gözlerimizin dolu dolu oluşu neticesinde 3. günün sabahında saat 7.30 sularında kaçarcasına uzaklaşmamıza neden olmuştur. ormanın içinden votka sokan arkadaşların bizden gizli lüpletmeleri,dünyanın parası olan birayı bari testament'e saklayalım dierek iç geçirmişliğimiz hafızalardan silinmeyecektir.
neticede güzeldik,güzeldi....
parkormanda düzenlenen, fiyatlar ve aşırı güvenlikle insanı bezdirmeyi becerebilmiş festivaldir.
alandaki havuz metalik bünyelerin serinlemesini sağlamıştır.
arkadaşlarımızın 3.gün konserleri izleyemeden güvenlik görevlileri tarafından dışarı atılamaları morelleri bozmuştur. neyse onların yerinede dinlemiş oldum dark tranquiliity'i.
gruplar açısından bu seneki en iyi festival olarak değerlendirilebilir. yerli gruplar genel olarak iyi performans sergilediler ama havanın aşırı sıcaklığından olabilir lise gençliğinin pogo denemeleri dışında pek coşan olmadı. bazı istisnalar hariç tabiki.
malt,catafalque, black tooth, orphaned land, soul sacrifice iyi performanslar sergileyip seyircileri coşturdular. moribound oblivionun performansı bahadırın anfisindeki arızanın dışında iyiydi. orphaned land'ın performansı da iyiydi, türkiye atkıları ve türkçe sözlerle seyirciyi gaza getirmeyi bildiler. maltın performansında akılda kalan nokta cenkin cep telefonundan wherever I may rom'un giriş kısmını dinleterek şarkıya başlamasıydı. çaldıkları motör head parçası da tabiki çok hoş oldu. favori gruplarımdan false in truth iyi bi performans sergiledi fakat yeterli ilgiyi göremedi ne yazıkki.
gelelim baba gruplara ilk gün geç saatlere doğru artan halsizlik ve vücudun tamamına yayılan ağrılar kısacası yorgunluk belirtilerine rağmen opeth'i canlı dinlemek hepsini bi anda unutturdu. opeth süper bi performans sergiledi ve festival alanını coşturdu. mikael in elinde bi ara ibrahim tatlıses cdsi vardı.
ikinci akşam ise tam anlamıyla yer yerinden oynadı. testamenttan önce sahneye çıkan pentagram her zamanki gibi metalik bünyeleri coşturmayı bildi ve ortamı testament'e elverişli bi kıvama soktu. testament sound checkinde bile kalitesini belli etti. grup sahneye çıktıktan itibaren müthiş bir coşku görüldü ve bendeniz alanın orta ön tarafında olmanın bedelini * ödemiş oldum. chuck abimiz üstüne milli takım tişörtünü giyip sahneye çıktığında kalabalık daha da bi gaza geldi. favori parçam olan 'the legacy'i çalmamış olmaları beni üzdüysede onları canlı dinliyo olmak herşeyin ötesinde bişeydi.
son akşam ise dark tranquillity performansı festivale muhteşem bi final oldu. performans süperdi. önümde salağın teki kız arkadaşını ikidebir omzuna almasaydı daha güzel olacaktı ama neyse olur o kadar. seyircilerden mikaelin üstüne doğru gelen bi pet şişesi olayın tadını kaçırmaya yetmedi tabiki.
konserler bitti çadırda uyuklamaya doğru hazırlanırken dışarıdan gelen sesler dikkat çekti. kamp alanında büyükçe bi grup fiyatları protesto için yürüyüş yapmakta ve sloganlar atmaktaydılar. oldukça komik bi durumdu. yer yer yaratıcı sloganlara rastlandı. 'alkolik hareket engellenemez', 'havuza sıçıcaz başka yolu yok' ve bi ton saçmalık. saçmalık diyorum çünkü protesto hiç bi işe yaramayacaktı. zira protesto festivalin ilk gününde yapılsa daha anlamlı ve etkili olurdu. sonuçta gençler eğlendiler, havalarda uçuşan tuvalet kağıtları, şişirilmiş ve balon niyetine oynanan prezervatifler akılda kalanlardı.
her türlü olumsuzluklara rağmen testament, opeth ve dark tranquillity dinlemek süperdi. onlar için herşeye değer.
ekleme : ses sistemi iyi güzeldi de gitar ve vokalleri net olarak duyamadım, duyulan yegane şey davul sesleriydi.
en güzel uykularımı uyumamı sağlamış sağlam festivaldi. ilk günkü barço liseli gençliğe rağmen yine de zevk alabildiğim organizasyondu. her şeyden önce orada toplanan * bilinçli topluluğun kendi arasındaki hoşgörü, sıcakkanlılık ve anlayışını uzun süre ardından tekrar görmek beni inanılmaz mutlu etti. öyle ki yanlışlıkla çelme taktığım bir ablanın dönüp bana özür dilemesi, gölge alanda sıkışarak yer açan abiler uzun zamandır tatmadığım duyguları yaşattılar. gerçi to rid the disease çalarken kız arkadaşıma dinletmek için telefonunu rica ettiğim ** 3 kişi tersledi ama o da doğaldır artık, ben olsam ben de vermezdim. sonuç olarak izmire dönüşümde aynı otobüste olup, bileklerimizde çıkaramadığımız bilekliklerimize bakıp gülüşüp muhabbete girdiğimiz kişiler olmuşsa, bu festival başarılı olmuştur kardeşim.
bu arada ciyzis kirayzs ile beraber gitmiş olup bu saçmalıklara beraber maruz kaldığım festivaldir. hatta muhtemelen roket şeklindeki pisuvarlara beraber işemişizdir.
Opeth ve testament'ın mükemmel performanslar sergilediği, dark tranquillity'nin canlı performans konusunda kendisine göre iyi iş çıkardığı festivaldi. Alt grupların bazılarında cidden zevk aldım bazılarında ise bu neydi yahu dedim. Mesela crossfire, mesela soul sacrifice mesela definitive bunlar gerçekten bana büyük haz verdiler. bilhassa false in truth da öyle idi. Ancak ben bu orphaned land işini çözemedim. lirik anlamda sadece melodik oooo ooooo larla seyirciye oynayan ve her seferinde millet durulduğunda türkiye oleey tükiye bağırarak milliyetçi kimliklerin coşmasını sağladı ve bu da konser iyiydi bizi çok coşturdu moduna soktu seyircileri, ama orphaned land sıradan bir grup metal müziğin içindeki bir şeylerin farklı veya uç noktalarda olması ile karakter kazanan müzik olma duygusunu yaşatmadı. seyircilerden coşmalarına rica eden gruplar da ayrıca bir komedi idi.
Organizasyon olayına gelecek olursak, çeşitli kanallarla festivalin öğrenci bütçesin uygun olacağı haberleri yine ütopik komedilerden ibaretti. ben bi festivale gittim mi ucuz yeek yemek için beşiktaşa inip festival modumdan kopup sadece akşam konsere geliyormuş gibi olmak zorunda değilim. müzik organizasyon işini müziğe gönül verenler yapmadığı sürece bu da devam edecektir bu beni artık metal festivallerine gitmemeye karar vermemi tetikleyen nedenlerden birisi idi...
bir diğer konu ise seyirci profili idi. metal müziğe gönül veren biri gibi görünmeye çalışan çok birey gördüm orada. çok fazla insanı gözlemledim ve 3 boyunca neler yaptıklarını izledim ve onlar oraya eğlenmeye değil sadece çok cool metalci olduğunu göstermeye gelmişler. ya grupların patchlerini kot montuna dikip cool gezen metalci abiler ya da mini şortları ile bacaklarını gösteren cool metalci ablalar vardı ve bunlar sahnedeki grup kim kim olursa molsun somurtuk bi şekilde sahneye baktılar ya da uzandılar. dedim belki headliner bekliolardır ama yok headliner konserinde bile hala cool cool o yastıkların üzerinde oturmuş malak gibi bakıyorlar. ya da üzerinde lamb of god - ashes of the wake tişörtü olup sahnedeki grup o albümün en deli parçalarından biri olan faded line'ı çalarken o şarkıyı bilmeyerek mal mal sahneye bakan bireyler de mevcuttu.
ben o müziği içselleştirip gönül verdikleri için o festivale gidip müziği ile kendini bulan insanların olduğu, dinleyicileri insan yerine koyan organizasyonların düzenlediği, az ama öz grupların çıktığı bir festival olmadığı sürece yokum bu işte arkadaş!
cevrenin mudahalesi olmasaydi, a adasindaki emcuklarin* cesetlerini sirtimizda taksim'e kadar surukleyip meydana ibret olsun diye asabilecegimiz festivaldi. **
14 saatlik boktan bir yolculuk yapmak.otobüs ile tıklım tepiş kamp alanına ulaşmak. içeri girmek güzel bir kamp yeri kapmak çadır kurmak yemek alanına koşmak ve işte hüsran... yemeyecem ulan deyip açlıktan bayılmak noktasına gelince paraya kıymak yemek yemek.opeth den serenity painted death i canlı dinlemek gitmek uyumak. ertesi gün uyanıp dışarda yemek yemek geri dönmek sıcakta ölmek duş almak yine açıkıp yaratıcı yöntemler geliştirmek. fişlerdeki 1i kurşun kalem ile 4 yapıp fiyatları ucuzlatmak gece kusana kadar yemek yemek. testament i ninni olarak kullanmak.ertesi gün uyanmak ve 1 leri 4 yapmaya devam etmek etmek etmek. 10 kişinin karnını doyurmak. moribund a gülmek dt de yatıp uzanıp seyretmek. sonra dallamaların bira beleş olmalı naralarına göt ile gülmek yatmak uyumak ankarama geri dönmek... güzeldi uan.
dipnot: kim ne derse desin tuvaletler gayet temiz ve güzeldi en azından bunun için teşekkür..
cep harçlığını ucu ucuna bilet parasına yettiren, genelini öğrencilerin oluşturduğu kitleyi söğüşleyebileceğini sanan bir anlayışa,
aykırı gördüğü tipi ezebileceğini zanneden halbuki bu ayki parasını bu ziyaretçilerden kazanan parkorman görevlilerinin iğrenç rezil tavırlarına maruz bırakan bir mekanda yapılmış festival.
bir grubun crew'ında girdiğim için pek çok yere sınırsız girme hakkım olmasına rağmen diğer kişilere ve sonlara doğru bizlere de tavırlarından dolayı bir aylık küfür kotamı kullandığım festival olmuştur kendisi.
herkese dayılanarak egosunu tatmin eden, beyni pazılarına akmış insanları çalıştırmak yerine dha mantıklı insanları çalıştırmalarını tavsiye ederim kendilerine. böylece gelen insanlar daha memnun olacaklardır, bu tarz personele anlayış gösterip sorun çıkarmayacaklardır ayrıca organizasyonlar da bu mekanı daha fazla tercih edeceklerdir.
işin mekan ve personel kısmından sonra sahne arkası hakkında da birkaç şey söylemek istiyorum;
çıkan yerli alt gruplarla sahne arkasında hiç ilgilenilmedi,
çalan gruba yalnızca 3 kişiyi içeri sokma hakkı verildi,
bu gruplara verilmedi bunun yanında sadece çalmadan önce ihtiyaçları giderildi bununla yetinildi.
yani sahne arkasında da vasatın biraz üzerinde not almış festival. ha tabi headlinerlara izzet-i ikramda kusur edilmedi o ayrı.
üstümden bir silindir gibi geçmiş festival.
0,5'lik şişe suyunun 1 ytl, en ucuz yemeğin* 4 ytl olması nedeniyle; tuvaletten su içmek zorunda kalmam ve tüm gün aç aç gezip, kaburga kemiklerimin sayılabilir hale gelmesi pek hoş değildi. opeth nedense pek tatmin etmedi; nedeni çok beklediğim windowpane ve isolation years'ı çalmamalarından bir tek. mikael'e ibrahim tatlıses cd'si veren elemanla ertesi gün tanıştım. aslında son albümünü verecekmiş; ama son albümün kapağı, mikael'e yazdığı mektubu içine koymaya müsait değilmiş, bu yüzden eski albümlerinden birini vermiş. o albüm de mikael'de varmış zaten ki adam i've already got it dedi. burdan da, opeth grubunun ipraam datlıses'i sevdiklerini anlayabiliyoruz. *
2. gün en güzel gündü kanımca. orphaned land, pentagram ve testament art arda çıktı, bizim boyunlar kırıldı tabii. orphaned land sahneye türk bayraklı atkılarla çıkınca millet direkt coştu zaten. pentagram yine aynı pentagram. 1 yıl içinde 3. konserlerine gidiyorum adamların, setlist hep aynı. metin türkcan hep çıplak * testament süperdi, coşum coşum coştuk * yalnııız, 4 bir yanımda oluşan pogolar yüzünden festivalin yarısıyla akraba oldum, şarkıları dinlemek yerine üstüme uşuçan insanları uzaklaştırmaya çalıştım, lanet ettim pogoculara! bu da yetmezmiş gibi, stage diving yapmaya çalışan bi eleman tam üstüme düştü * o gece ağrı ve sızılar içinde bitti yani.
3. gün artık açlıktan geberme noktasına gelince, kamp alanından çıkıp bi taksim'e gideyim dedim. en az 20 tane festivalci gördüm şerefsizim. * dark tranquillity'de neyse ki pek fazla pogo olmadı da, son sağlam kalan organlarımı kurtarabildim. solist "bis yapmayın, bu çok utanç verici" dediğinde herkes "peki, tamam" anlamında bağırdı ama konser bittikten sonra yine herkes adamları sahneye çağırdı. millet ingilizce mi bilmiyor, yoksa bu kadar doyumsuz bir millet miyiz anlamadım gitti *. ayrıcana dt konserinden sonra çalan the forgotten part 2* çok lezizdi.
nedense herkes o gece kamp alanını aceleyle terketti. gece uyurken bi ara "parkorman'ı yakarız, havuza s.çarız, birer bira verin barışalım" sloganlarıyla uyandım ve bir süre gülmekten uyuyamadım *
şimdi gelelim diğer gruplaraaaa:
aklımda kalanları saymak gerekirse:
- catafalque iyiydi baya. rock me amadeus coverı süperdi.
- obstinacy'nin o solistinden o kadar ses nasıl çıktı anlamadım.
- altona'yı daha uzun bi süre izlemek isterdim.
- black tooth, festivalin en akılda kalıcı gruplarından biriydi. oldukça taşşaklılar kendileri *
- soul sacrifice, bayağı sağlam bir grupmuş. türk metali'ne olan inancımı arttırdılar. seviyoruz.
- MORIBUND OBLIVION, tüm festivalde benim müzik zevkime en çok hitap eden gruptu. ama çok büyük bi mallık yapıp onları çadırımdan dinledim *
güzeldi lan..
pentagram çalarken bize festivali rezil eden salak pogocuların olduğu festivaldir. ses sistemi mükemmel olmakla birlikte pentagram da gereksiz yere yükseltilmiş ve kulağımızın amına koymuşlardır. orada bulunan 5000 küsür seyirci düşünüldüğünde yarısının erkek olduğunu farzederek tek tuvalette 2 alafranga 2 de pisuvar koyduklarını gözönünde bulundurulduğunda sıranın nasıl olduğu aşikardır.
ota boka pogo yapanların ve nereden geldiğini anlamadığımız apaçilerin yüzünden dört kişi**** kol kola girip kademe kademe geriye giderek güzelim testament konserini bok olmaktan kurtardığımız, kendilerini gestapo sanan artiz korumalar yüzünden güzelim dark tranquillity konserine gitmeme kararı aldığım*, grupları güzel, mekan eh işte, görevlilerinin çoğunluğu pislik festival. gidenlerin orasına burasına kaçabilitesi olan keneler de cabası.
El bileği kemiğimi çatlattığım ve bu yüzden zehir olan * ama Opeth'le herşeyi unutturan, cep yakan etkinlik *. Ayrıca bir türlü zirvesini açamadığımız festival.
20 haziran 2008 hirvatistan turkiye macinın olmasıyla cuma günü maçı izlemekle opeth'i izlemek arasında beni seçim yapmaya zorlayan, büyük ihtimalle de milli takımımın maçını tercih edeceğim, festival.*
sonunda kombine biletini alarak kendi gönlüme su serpmeme neden olan festival. geri sayım başladı bile.
öss sonrası iyi bir patlama, rahatlama, stresi sektır atma olanağı sağlayacaktır.
efes pilsen one love fest 7 ile aynı günlerde olması biraz talihsizce olmuş. görünüşte her ikisinin de hedef kitlesi farklı olsa da her iki festivalden de zevk alabilecek olan bünyeleri arada bırakmışlardır *.
(21 haziran - cumartesi)
14:15-14:45 unleash
15:15-15:45 altona
16:15-16:45 crossfire
17:15-18:00 malt
18:45-19:45 orphaned land
20:45-22:00 pentagram
23:00-00:30 testament
(22 haziran - pazar)
15:15-15:45 prime object
16:15-16:45 heretic soul
17:15-17:45 black tooth
18:15-19:00 false in truth
19:30-20:15 moribund oblivion
20:45-21:30 soul sacrifice
22:30-00:00 dark tranquillity