yurdum insanından gelecek olan tepki mutlaka az olacaktır yine.eğitimsizliğin bir milletin başına bu kadar büyük çoraplar örebileceğini hiç düşünmezdim.
medya tarafında geçiştirilmesi sayesinde milletin yine kafaya takmayacağı söylemlerdir.kör olmak ayrı ama gözünü bilerek kapatmak...işte bunu anlamak imkansız!!
Bürokrat : yeni YÖK başkanının havası değişmiş. Gayet güzel sözler söylüyor?
-Bakan Unakıtan: isterse söylemesin...
-Bürokrat: .... bu ortamdan faydalanıp üniversite reformunu da yaparsak hükümet olarak sayın bakanım çok ciddi başarı olur.
-Bürokrat: 300 milyona yakın üniversitelere iyileşme yapıyoruz yıllık. Gülüp oynasınlar...daha sesleri çıkmaz.... tarifeyi de ufak bir rötuşla geçiştiririz böylece...
durum budur,,,uyu ey halkım uyu sen dahaa...
sessiz ve gizlice yürütülen, yürütülmeye çalışılan çok ciddi ve tehlikeli bir planın su yüzüne çıkması olayıdır. bi japonya'da olsa bu sözlerden sonra ülkede yer yerinden oynar, bakan intihar ederdi. avrupa'da olsa halk sokaklara dökülür, bakan istifa ederdi. ama benim güzel ülkemde ne devlet ya da devlet organları(ki onların da eli kolu bağlandı) ne de halk ses çıkarmaz, bakan oturduğu ceylan derisi koltuklardan "görev"ine devam eder.
yaptığı gaf bini geçen, yaptıkalrı gaf ise on binleri geçen 'temsilcilerin' yaptıkları yeni gafı medyaya ulaştıran hadise. ha ne olacak? yok türban serbest mi olsun yasaklı mı kalsın?
o çok öykündükleri gâvur batı'nın (doğu bloku da dahil olmak üzere)herhangi bir avrupa ülkesinde meydana gelse, öncelikle bakanın ve bürokratın sonralıkla da devlet görevlisinin istifa etmese de medya tarafından istifaya zorlanacağı çirkin hadise.
insanı kahreden tepkisizliktir. medyanın haberi vermesi ise o kadar masumaneki, ifadeler şöyle, bakan açık unutulan mikrofon kurbanı ***, mikrofon açık kalmış, unakıtan'a talihsiz sürpriz gibi "hay allah, tüh bak sen şu allah'ın işine ama ne kadar da sevimli öyle değil mi" nevi başlıklarla aktartılmıştır bu haber.
arkadaş önce şu noktayı açıklığa kavuşturalım. güzel ve dahilerden müteşekkil toplumumuz zaten anlamıştır da hadisenin vehametini, yine de söylemekte fayda var. bu olayın adı skandaldır skandal!!! hem de öyle böyle değil, bu iğrenç bir skandaldır. ortamdan faydalanıp üniversite reformunu da yapın bakalım ne yapacaksanız.
maliye bakanı unakıtan bürokratına; "yeni yök başkanı sıkıyorsa bizim istediğimiz gibi konuşmasın üniversitelerini paraya boğduk tabi ki biz ne istersek onu konuşacak diyor",
ancak unakıtan hızını alamıyor. devam ediyor. hani başbakan diyordu ya ne kadrolaşması kimsenin kadrolaştığı yok, sonrada fethullah diyordu ya biz kadrolaşmayız ya da sızmayız gireriz..
gördük kemâlinizi, anladık yönteminizi.
denizcilik işletmeleri genel müdürü dahil yönetimindeki herkesi işten çıkarın, yerine getirilecek adamların listesini binali * verecek ama başbakandan da habersiz yapmayın diyor.
yani işin içinde başbakan da var...ya da başbakan'ın da olaya karşı menfi bir tepkisi olmayacağını anlıyoruz bu ifadeden.
işin asıl ilginç tarafı ne biliyor musunuz? dediklerini yaparlar, o bürokratlar değişir, yerine binali'nin söyledikleri gelir, yök başkanı yine yerinde oturur hem de vatandaşın gözünün içine baka baka yaparlar bunları. ne de olsa adamların oy depolarının önceliği taş da değil kok kömürü, bir çuval da baklagil tadından yenmez. boşverin ilkesizliği, adam kayırmacılığı, iltiması, takiyyeyi. biz böyle iyiyiz.
günlük hayatlarında da yorumladıkları planlarını yetmiş milyona duyuran mikrofondur. * yetmiş milyona duyurmak dedim ama yanlış anlaşılmasın, mikrofon bile duyurmak istemiştir de yetmiş milyon hala kış uykusunda olduğundan duyamamıştır. olsun en azından mikrofon bile üzerine düşen görevi yapmış sayılır. bela bağıra bağıra geliyor da afyon yemiş milletim hala aval aval bakıyor.
tepkilerin sadece sözlüklerdeki bir avuç entry ile sınırlı kalacağı kepazelik.
Türkiye'de çok büyük bir cahil kitlesi var. Bırakın tepki vermeyi, bunu okudukları zaman tepki vermelerini gerektiren bir olay olduğunu dahi idrak edemeyecek kadar gaflet ve delalet içerisinde olan bir kitle bu.
Hala daha bunları savunanlar var. Hoş, bir başkası gelse durum değişecek mi sanki?
Türkiye Cumhuriyeti'nde hükümet olmak, iktidar olmak, devleti idare etmek değildir, hiçbir zaman da olmamıştır. iktidara gelenlerin asli görevi daima halkı ve vaziyeti bir şekilde idare etmek olmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır.
Bundan önce de olduğu gibi kıytırık ideolojiler uğruna insanlar birbirlerinin gözünü oymaya devam edecekler ve satranç tahtasındaki bir taş gibi, bir elin uzanıp kaderlerini tayin etmesini bekleyeceklerdir. Biz de burada habire dövünüp duracağız, ama dövünmekten öte hiçbirşey yapamayacağız. Zaten yapmak da istemeyeceğiz.
Evet yapmak istemiyoruz. Farkındaysanız habire şikayet ediyoruz ama elimizi dahi kıpırdatmıyoruz. Sadece karşılıklı entryleşmek suretiyle birbirimize bok atıyoruz.
Şu bir gerçektir ki, hangi ideolojiyi güderse gütsün, iktidara gelenlerin asli görevleri, halkı ve vaziyeti bir şekilde idare edip, dış kaynaklı asıl politikaları uygulamaktır.
Halk, tıpkı 1919 ve öncesinde olduğu gibi, yorgunluğun ve bitkinliğin verdiği bıkkınlıkla saldım çayıra mevlam kayıra modunda yaşamını devam ettirmektedir. Battı balık yan gider misali bir halet-i ruhiye ile bakalım oğlan kızı öpecek mi beklentisi içerisinde filmin sonunu beklemektedir. Zira bir şekilde birileri tarafından kurtarılmaya alışık olduğundan yine bir Mustafa Kemal'in çıkıp kendisini gütmesini umut etmektedir.
Aslında bu da bir tür ibneliktir; sen otur, elini bile kıpırdatma, sonra birileri çıkıp seni kurtarsın, sen de rahat et. Aman sakın rahatını bozma. Sonra da seni kurtarana bok at, eşeğin götüne sokup sokup çıkar. Böyle enayiler belirli dönemlerde mutlaka çıkar çünkü.
Oldu gözlerim doldu.
Netice olarak; sözüm meclisten dışarı olmak kaydıyla, beter olun mına godumun ipneleri siziiiii...
bir bakan ki evlere şenlik. basın mensuplarına kahvaltı veriyor, sanki kendi parasıyla verirmiş gibi "yeyin ulan sultanahmet namkörleri sizi, yeyin!" edası ile.. sonra da ağzındaki lokmayı bitirmeden pis bir sırıtma ile "çıkarken, parasını toplayacam hepinizden ahahahaa" diye patlatıyor espriyi. önce ağzındaki lokmayı yut hele..
mikrofonu açık kalmış haberi yok, yök başkanı için "isterse söylemesin" gibi bir cümle sarfediyor.. "yoksa pipisinden tavana asarız" gibilerinden hani.. haberi yapan basın mensubuna ait mal mülk bilgileri ve banka hesaplarına dün gece yanlışlıkla bir sondaj yapılmıştır belkide.. kim bilir?
+sayın bakanım, şimdi bir kumpir olacaktı, ne güzel olurdu di mi?
-alalım hemen, bak canım çekti haa. binali'ye söyle, gelirken getirsin.
+tamam bakanım, arıyorum hemen
-dur! başbakanın haberi olsun kumpirden. kızılırmak'ın satışından gelen paradan harcayacağımızı da ekle hee.
+tamam bakanım, sonra da bir deniz sefası mı yapsak ne?
-olur olur. bizim miydi orası?
+bizim bizim. 3 paket makarnaya bağladık herkesi.
-güzel. zorluk çıkaran olursa 1 ton kömür verin idare etsin.
+ehehehe, tamam bakanım.. öyle yapıyoruz zaten hehehhe.
-aferim aferim.
+hasssss. yani destur, bismillahhhh. allahhh. bakanım, mikrofon açık kalmış, konuştuklarımız duyuluyor.
-satıyorum lan, şabalak adamlar, sattım ulan. halk için çalışacağına burada lak lak yapıyorsun, kumpirleri de babalar gibi satıcam, hepinizi satıcam. binali'ye söyle sattım oğlum, otoyolları da sattım!
+bakanım oylar gidecek
-türbanı da çözüyorum lan, her şey serbest artık, türban satıyorum bundan sonra. mars'taki çıplak adamı da satıyorum, terbiyesiz adamlar lan sizi!
demokrasi demokrasi diye ortalıkta gezinen rtenin tepkisiz kaldığı durum.
ortalama bir demokrasi ile yönetilen bir memlekette bile bunu söyleyen adam değil o koltukta oturaya devam etmek, siyaset bile yapamaz.
ama demokrasi dediğimiz şey amaç değil araçsa bunlar dogal karşılanır.