uyduruk kıytırık kendini bir bok zanneden birine umut bağlarsan çok boktan ama kendin için yaşarsan her şey güzel olur.
hayat ben varsam güzel gerisi teferruat be gülüm.
ben ne desem yalan mı olacak şimdi?
e haksızlık ama bu.
karnım ağrıyor, havada bi sancı gibi. kelebekler uçuşur ya, işte o kelebeklerin ortalığa sıçtığını düşünün. öyle. nasılsınız?
artık herhangi bir insana gözlerimi ayırmadan bakmaya öyle korkuyorum ki, içimde böyle bir istek belirmeye başlayınca panikliyorum. kalakalıyorum ve zaman akıp gidiyor. zaman neden hep akıp gidiyor. bi çay içsek, olmaz mı?
kedileri severim ben. hiç kimseyi sevmediğim kadar. hiç kimseye güvenmediğim kadar güvenirim onlara. bir kere netler, canı acıyınca bağırırlar, sıkıldılar mı çekip giderler, acıktılar mı belli ederler. “aslında gitmek istiyorum ama sırf sen üzülme diye….” ile başlayan, insanın içini dağlayan, aptal gibi hissettiren duyguları yaşamana sebep olmazlar.
liseyi hatırladım birden. günlüğüme hep "gerçek olamayacak kadar güzel kız" diye işlediğim kızı hatırladım. ona hiç seni seviyorum diyemedim ki ben . vedalaşırken dahi sarılamadım.
nöbetçiydik bir gün beraber. cesaretimi toplamıştım. ne olacaksa olsundu. ilk gözlerine bakayım dedim, baktım. gözlerini kaçırdı kapıya baktı,daldı. ben de baktım. o kalktı gitti ben hala oraya baktım. o günden sonra bir daha hiç göz göze gelmedik.
ey dostlar, sorarsanız ki nedir umutsuzluk nedir diye, bunu söylerim. bakmak... aynı yere bakmak ama farklı şeyler hissetmek. aynı yere bakmak farklı şeyler düşünmek.
umudun bittiği yerde başlayan, farkındalıkla gelişen ve gelişiyle çok daha fazlasını götüren bir hastalık.
ama nasıl umutlanabilir ki insan? sevdiği kız onu zerre umursamamışsa veya çabaları hep boşa gitmişse, çıkarcı bir toplumda çıkarcı insanlar arasında yetişmişse, yüzlerce insan arasında diğerlerine değer verebilen nadir kişilerdense nasıl umutlanabilir geleceğe dair? herkes kendini düşünmüyor mu? inandığı her şey yalan ve kendini avutmak için yapmadığı şey var mı? ya da en kalabalıkta bile hep yalnız olduğunu nasıl bilmezden gelir? yüzlerce problem arasında düşünmemeye çalışsa bile etrafında olanlara nasıl sessiz kalabilir?
aşkın erişemedikçe güzel olması.
değer verdikçe değer kaybetmek.
çabaların boşa gitmesi.
robotlaşmış insanlar arasında sıradan kalamamak.
her şeyin sahte olması ve gerçek olduğuna inanılan her şeyin gün geçtikçe daha çok sahteleşmesi.
çıkarı için her şeyi yapacak insanlarla bir arada bulunmak.
kısacası, bir şeylerin farkında olmak.
gerçekten, bir şeylerin farkında olan bir insan nasıl umut dolu olabilir ki hayata karşı?
insanların içine düştüğünde çıkamadığı durum. bazı insanlar en küçük olumsuzluk yaşadığında düşer bu duruma. bazıları savaşır ama sonra yenik düşer ve artık umutsuz biri olmuştur. hayattan zevk alamaz ve korkak davranır, insanların onu inciteceğinden korkar çünkü zamanında çok kırılmıştır. insanlarda ondan kaçmaya baslar zamanla çünkü etraflarında umutsuz birini isemezler. sonunda yalnız kalır bu insan, etrafına bakar ve konuşacak kimsesi yoktur. anlatamaz kimseye bir şey bu da onu içinden çıkılmaz bir boşluğa sürükler. zaman içinde her şey daha kötü olur ve artık yaşamak bile istemez. kısacası umutsuzluk demek; yalnızlık ve mutsuzluk demektir. diğer eksilerini saymaya bile gerek duymuyorum. nerden mi biliyorum? kendimi anlattim çünkü.