televizyon,sinema,kitap kısacası medya aralığıyla yapılıp , izleyiciyi şatafatlı, rengarenk ama aslında yalan bir hayal dünyasına inandırmak bu ticaretin kuralıdır.
özellikle evlilik-magazin programları , diziler , komplo teorilerinin işlendiği yapımlar insanları hakikatten koparıp , umut vererek hayal dünyasına çekmekte.
hayal kurmak aslında bir mecburiyettir ,insanın sahip olduklarından daha iyisini aklında tasarlaması ,başkalarının hayatını istemek normaldir. ancak sınırların ötesinde gerçekleşmeyecek hayaller kurulması insanın elde avuçtaki birikimlerinden vazgeçmesine neden olur.
özellikle sermaye etkisi altına aldığı ülkelerde önce medyayı ele geçirerek ,halka somut şeyler karşılığında soyut şeyler teklif eder ,insanlar farkında olmadan daha iyinin hayali ve sorunlarından kurtulmak için inançlarından ,ülkelerinden , ailesinden , işinden , evinden komşularından kısacası herşeyden vazgeçmeye bu şekilde hazırlanırlar.
bu ticaret bir şekil beyin yıkamadır , farkında olmadan gerçekte varolmayan bir özgürlük için gerçek hayattaki özgürlük feda edilir.
hayal biter ve uykudan uyanıldığında herşey için geçtir. eski sorunların yanında daha büyük sorunlar umut tacirlerinin geride bıraktığı tek şeydir.
