bugün

Buton kıran çizer.
(img:#1629199)
Bizi bize kendi yaratıcılığı vasıtasıyla anlatan usta karikatürist. Tespitleri sağlamdır.
https://galeri.uludagsozl...r/zeki-demirkubuz-227022/
Sevdiceği için, can kardeşi Ersoy’u iki dakikada satan harika adamdır. Ayrıntılarını sevdiğim.
(img:#1685203)
(img:#1715422)
Kızımsızım sözlük...
(img:#1728976)
Bunun gibi 50 tane adam olsa ülkede kendi rönesansımızı çiçek gibi yaşarız.
40 yaşını görmeden böylesi fanatik bir hayran kitlesine sahip olabilen kaç mizah yazarı/çizeri vardır ki? Merak ediyorum, Geceleri uyumadan önce ulan ne çok seviyolar beni he diye düşünüp düşünüp keyifleniyor mudur kendi kendine.

Şanslısın umut Sarıkaya.
(img:#1759184)
Eski sevgiliye açık mektup

Canım, Ersoy’u bilirsin, hani bizim mahalleden... Hani senle beraber geçirdiğimiz muhteşem günlerin birinde biz el ele deniz kenarında otururken arkadan usulca gelip enseme vuran ve akabinde o coşkun sesiyle “N’aber lan şerefsiz? Bi kız buldun bizi arayıp sormaz oldun” diyen, benim de “Ersoycuğum, kaç kere söyledim sana el hareketinden hoşlanmıyorum diye. Ayrıca dua et yanımda bayan var, yoksa ben senin gelmişini geçmişini...” diye iki dakkada harcadığım şu Ersoy, hatırladın mı ? He o Ersoy. Ersoy mert çocuktur, ateş gibidir, tuttuğunu koparır aşkım.

Şimdi lütfen “Off Umut, bana ne Ersoy’dan. Şurda ilişkimiz bitmiş, sen bu mektubunla yanan bir sevdayı küllerinden var edeceğine ya da en azından buna çalışacağına tutmuşsun bana Ersoy’dan Mersoy’dan bahsediyorsun” deme. Bir kerecik olsun dinle beni. Altı ay boyunca dinlemedin şimdi dinle. Senden insan gibi rica ediyorum. He! Nerde kalmıştık. Evet bu Ersoy mert çocuktur diyordum. Geçen gün nedenini bilmediğim bir dürtüyle şöyle bir sahile indim, gelmişken buluştuğumuz, oturduğumuz eski yerleri bir bir gezdim. Gezerken kimi zaman hüzünlendim, kimi zaman ise acı acı tebessüm ettim. Ama total olarak acı acı tebessüm ettim. Neyse gezerken birden Ersoy’u gördüm. Boş gözlerle denizi, sahile vuran dalgaları seyrediyordu. Belli ki yıkılmıştı, belli ki örselenmişti, pusatsız, duldasız üryandı... “Ersoy!” diye seslendim, duymadı.

Gittim yanma, “Ersoy neyin var oğlum, sabahtan beri sesleniyorum duymuyorsun, bi şey mi oldu?” dedim. “Ha? Yok abi, öylesine dalmışım” diye boynunu büktü. “Oğlum hakkatten soruyorum. Sen bi şeye kafanı takmazsan böyle b.kunu yemiş tavuk gibi düşünüp durmazsın. Söyle neyin var ?” diye ısrar ettim. “Abi yok bi şey yaa, öylesine duruyorum işte. Beni boş ver de sen napıyosun onu söyle?” dedi. “Eearsooey!” diye “Kurtlar Vadisi” adlı güzide dizideki Laz Ziya gibi tehditkârca sesimi yükselttim. Hemen çözüldü, anlatmaya başladı. “Abi yaa” dedi ve “bak görüyor musun koskoca süper lig geldi geçti yine aynı şey oldu, yine yeşil sahalarda görmeyi arzu etmediğimiz görüntülerle karşı karşıya kaldık. Bugün bir Bursa-Rize maçında yaşanan olayları düşün, bir Serdar Bilgili’ye ViP’ten edilen küfürleri düşün. Hadi onları geç, Luçesku’nun gereksiz çıkışlarını, yönetimle olan anlaşmazlıklarını düşün, işte bunlardır beni üzen, böyle biçare, itten aç, yılandan çıplak bırakan abi” diye devam etti. “Ersoy bunu bana niye yapıyorsun ? Niye göz göre göre beni keklemeye çalışıyorsun ?” dedim. Anlamazlıktan geldi. “Bak hâlâ devam ediyorsun Ersoy. Bilirim ki VÎP’ten edilen küfürler de, Bursa-Rize maçı da umurunda değil. Söyle neyin var Ersoy, niye böyle biçaresin ?” diye sitemkârca sordum. “Ama abi sen böyle karşımda gülerken ben sana nasıl derdimi anlatabilirim ki ?” diye sordu. “Ne gülmesi oğlum, hasta mısın sen ?” dedim. “Aha işte abi! Karşımda yumicik gibi açmışsın ağzını, sırıtıyorsun. Senin şu sıfatına karşı ben nasıl asıl derdimi anlatayım” dedi. “Yav oğlum sen bana bakma, ben eski yerleri geziyorum da onun için acı acı tebessüm ediyorum” dedim. Durumu anlayınca anlattı...

Bir kadınmış onu da bu hallere düşüren, önce ansızın hayatına girmiş sonra birdenbire çekip gitmiş. Ersoy’u da böyle derbeder, böyle hercaî bırakıvermiş. “Git” dedim, “git yapış koluna. De ki kızım böyle böyle... ‘Seviyorum’ de, anlat ona” dedim. “Gidemem, anlatamam” dedi. “Anlatacaksın. Böyle burada yanmaktansa gidip anlatacaksın. Hadi koş !” dedim. “Yaa abi, sen kim oluyorsun da bana akıl veriyorsun?” dedi. “Aman Ersoycuğum, ben de sevdim, ben de âşık oldum” dedim. Dinlemedi. “Âşık olmuşmuş. Ulan oğlum ben senin gibi naylon aşklar yaşamıyorum tamam mı. Delikanlı gibi seviyorum. Şimdi sen kim oluyorsun da o küçücük yüreğinle beni anlamaya çalışıyorsun ?” diye eğri ağzını büke büke aşkımız hakkında ileri geri konuştu. “Aman Ersoycuğum” dedikçe coştu. “Etme Ersoycuğum” dedikçe şımardı. En sonunda dayanamadım. Bi tane vurdum ağzına şerefsizin. Anında pısıp on metre ileriye kaçtı oradan, it gibi bana baktı. Hırsımı alamadığım için “N’oldu g.tüne koduum, daha demin kartal kesilmiştin” diyerekten ayakkabımı çıkarıp bunun kafasına fırlattım. Ben çorabım kirlenmesin diye seke seke ayakkabımın tekini almaya gittiğimde Ersoy çoktan uzaklara doğru ağlaya ağlaya kaçıyordu. Artık kafasına gelen darbeden mi yoksa aşktan mı ağlıyordu onu bilemem...

Şimdi sen diyeceksin ki “Yaa Umut, Allah aşkına sen sabahtan beri ne anlatıyorsun yaa! ? Bana bu saatten sonra Ersoy’la, Ersoy’un dertleriyle gelme kardeşim. istemiyorum!” diyeceksin. Geleceğim aşkım, geleceğim. Önce Ersoy’un gönlünü alıp, Ersoy’u da Ersoy’un dertlerini de alıp bir gece öyle geleceğim sana. Sen istesen de istemesen de geleceğim. Ersoy’u dinlemelisin, çok içli çocuk. Ama dersen ki “Ersoy’u çekemem şimdi”, bu durumu Ersoy’a usulünce anlatıp “Kusura bakma Ersoycuğum yengen senden pek hoşlaşmadı” deyip, onu iki dakkada satarak tek başıma geleceğim sana... Evet geleceğim. Geleceğim. Geleyim mi çiçeğim ?
kadın anam tarafından dizde kırılan radiohead cd’si.

(img:#1761516)
(img:#1761517)
naber dergisinin yeni sayısını yayınlayarak sahalara dönüş yapmıştır.
Uzun zamandır arayıp bulamadığım bir karikatürü var;

Kızın biri otobüste başını cama yaslamış, kulağında kulaklık müzik dinliyor, hüzünlü, düşünceli ve bohem bi hali var. Öylece etrafı seyrediyor. Sanırım Şebnem ferah mı, Radiohead mi ne çalıyor... bu esnada, sokaktan bi adam geçiyor, sırtında ağır bi yük çuvalı, pejmürde kıyafetleri ile,

‘Ulan rızkımızın peşinde koşarken yine elalemin kızının hayaline meze olduk’

Gibisinden bir şeyler diyordu.

Ne yaptım ne ettimse, Google emmiye ne sordumsa bir türlü bulamadım bu karikatürü.

Efsane bir şeydi ve umut Sarıkaya nın en sevdiğim karikatürlerinden biriydi.
(img:#1780829)
(img:#1780833)
Cem Yılmaz'a özel karikatür çizmiş. Yalnız kendi ağzını kendi tarzıyla "kemçük" çizerken cem Yılmaz'ı çizmemesi gözden kaçmadı.

(img:#1804821)
Akşamla dolmuş otobüste Mevcut varlığımdan tiksinmekle ilgili bir şeyler düşünürken kendisinin bir sabah kıvanç tatlıtuğ olarak uyanması üzerine yazdığı hikayesini hatırladım. Benzer ruh hallerine bürünebiliyormuşuz da ondan seviyormuşum yazılarını, karikatürlerini demek ki.

Daraldım.
Nice mutlu yıllara kişisi. HEhe.
(img:#1840337)
(img:#1847214)
gülmek için kafama silah dayamaları gerek herhalde. gerçekten kendini komik zannetmesi komik.
Sivaslı karikatürist, mizah yazarı.
(img:#1860888)
iyi ki var ! moral bozukken karikatürleri cok iyi gitmektedir tecrübeyle sabit.
Sivasli deha bir karikatürist. Kitapları hiçbir yerde bulunmamaktadir, bulunsa idi kendime harika bir yılbaşı hediyesi alacaktım. Umut yasıyorsan bi ses ver yahu, tamam biz de tembeliz de sen oblomovlukta bir dünya markası oldun yeter, özledik.
Tespitlerin efendisi.

Ayrıca sevenlerini süründürür.
Sayıları ne zaman çıkacak belli değil, çıkartmıyor da...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar