Çoğu kişinin sandığı gibi, dileklere ve isteklere sahip olmak mıdır? Böyle olsaydı, daha çok ve daha iyi otomobil isteyen, daha iyi ev, daha çok araç-gereç isteyenler, umutlu insanlar olacaklardı. Ama değiller; bunlar umutlu insan değil, daha çok tüketimde bulunmaya düşkün kişilerdir.
Umudun nesnesi bir şey değil de, daha dolu bir yaşam sürmek, daha büyük bir canlılık içinde bulunmak, o sonsuz sıkıntıdan kurtulmak olduğunda, ya da dinbilimsel açıdan bakarsak günahlardan arınma, ya da siyasal açıdan devrime kavuşmak olduğunda mı gerçek anlamda umut etmiş oluyoruz? Evet, aslında bu türden beklentiler, umut etmek anlamını taşıyabilir, ama beklentilede edilgenlik varsa ve umut, el-etek çekmenin, teslimiyetçiliğin bir bahanesi oluyor, yalnızca bir ideoloji haline gelinceye dek "beklemek" şeklinde kendini gösteriyorsa, umut etmekten söz edilemez.
--alıntı-- to have or to be ~ erich fromm
olmak istemek de bir saplantı olmadığı sürece bir umuttur. lakin insan olarak birilerine, bir şeylere sahip olmak saplantısından kurtulamadığımız için muazzam bir çelişki olmasına rağmen umut yüksek olasılıkla maddiyatla ilişkilendirilir.
yirmili yaşlardan sonra, insanı sarsan gücü bir kez daha anlaşılandır. yıllar geçtikçe hayal kurmamayı, aşık olmamak için kendini zorlamayı insana öğretendir. görmezden gelip sisteme yapışanların biricik dünyasında, umut etmenin eyleme dökülmesi için sistemin kabulü gereklidir. sistem denen canavar, kendi küçük canavarlarını yaratmış, egoistlik ve menfaatçilik günlük icraatler haline gelmiştir. o yüzden umut etmek koskoca bir yalana bile bile inanmaktır. çelişki odur ki, umuda tutunmayan ve inanmayanın kalbinin bir yerinde, kalp kırık da olsa, atmasını sağlayan gücü verenlerden biri de umuttur.
anlatan ama dinlemeyenlerin arasında, karanlık ruhların içinde, onları sevmeye çalışmak, aşık olmaya çalışmak gibi umut etmek de insanın kendi üzerinde sürdürdüğü bir işkencedir. yine de dünyanın dönmesi için sevgi ve umut kalıplaşmış sahtekarlıklardan kurtarılmalıdır.