olmayacak yada olması ihtimali düşük bir şeyi olacakmış gibi kabul etmektir. aslında zihnin vucuda oynadığı bir tür oyundur. halüsinasyondur. (bkz: mutlu olmak)gibi koca bir yalanın başlangıcı ve sonudur. önce umut etmekle başlar her şey sonra yavaş yavaş umut edilene inanılmaya başlanır. umutlarınızdaki mutluluk kisvesi halihazırdaki duruma ve/veya şahsa uyarlanır. sonra bir müddet geçince aradan anlaşılırki zorla giydirilmeye çalışılan elbise olmuyordur duruma ve/veya şahısa. mutluluğun da kaderi bütün dar elbiseler gibi ya tamir için terziye gitmesi yada çöpe atılmaktır. tamirciden dönen elbise muhtemelen çöpteki yerini bulacaktır. geriye kalan da eski mutluluğun gittiği yerden gelen yeni umutlar olacaktır.
yirmili yaşlardan sonra, insanı sarsan gücü bir kez daha anlaşılandır. yıllar geçtikçe hayal kurmamayı, aşık olmamak için kendini zorlamayı insana öğretendir. görmezden gelip sisteme yapışanların biricik dünyasında, umut etmenin eyleme dökülmesi için sistemin kabulü gereklidir. sistem denen canavar, kendi küçük canavarlarını yaratmış, egoistlik ve menfaatçilik günlük icraatler haline gelmiştir. o yüzden umut etmek koskoca bir yalana bile bile inanmaktır. çelişki odur ki, umuda tutunmayan ve inanmayanın kalbinin bir yerinde, kalp kırık da olsa, atmasını sağlayan gücü verenlerden biri de umuttur.
anlatan ama dinlemeyenlerin arasında, karanlık ruhların içinde, onları sevmeye çalışmak, aşık olmaya çalışmak gibi umut etmek de insanın kendi üzerinde sürdürdüğü bir işkencedir. yine de dünyanın dönmesi için sevgi ve umut kalıplaşmış sahtekarlıklardan kurtarılmalıdır.