Hat safhada, yapicak birsey yok. Allah bana bu ozelligi verirken, vardi bi bildigi yani. Umursamaz olmama ragmen bu kadar strese giriyorsam, olmasam stresten ölürdüm herhalde.
Bazen insanı sorumluluklarından geri bırakan bazen de rahatlatan durumdur. Eğer umursamadığın şey sorumluluk ise bunun adı hayatı boşlamaktır ama boş insanları boşluyorsan çok bir şey kaybetmezsin.
Hayatta kalmanın ve daha sağlıklı bir şekilde yaşamanın belki de en kolay yolu.
Bu dünya kötü bir yer. Ne kadar çabalarsak çabalayalım fillere karşı savaşan karıncalardan bir farkımız olmayacak. Üzerinde yaşadığımız dünya bizi taşıdığı yere kadar gideceğiz ve bir gün o kutlu son geldiğinde huzurun kendisi ile tanışacağız. En azından öyle umuyorum çünkü elimden başka bir şey gelmiyor.
Diğer bir konu ise yaşadığımız bu cehennem hayatındaki tek gerçek olan ölümle yüzleşmemiz. Belki sinsi bir yılan gibi ya da kollarını açmış şefkat dolu bir anne gibi bekliyor olabilir. Her nasıl olursa olsun bu yolun sonunda bizi bekleyen son durak ta kendisidir.
Bu filmin sonunda ölüm varken unut etmenin ya da planlı bir şekilde yaşamanın; hepsinde öte geleceği şekillendirmek için üstün bir çaba sarf etmenin gereğini anlayamıyorum. Buna ister tembellik deyin, ister umursamazlık.
Ben sadece rüzgarın bir o tarafa bir bu tarafa götürdüğü yaprak olmayı seçmek istiyorum. Nihayetinde buradan göçüp gittiğimde hiçbir şekilde izim dahi kalmayacak.
neyi umursamadığınıza bağlı olarak yorum yapılabilecek eylemdir.
mesela, size karşı hep iyiliği dokunmuş birini umursamıyorsanız bu nankörlük derecesinde umursamazlıktır ama sizi umursamayanları umursamıyorsanız bu kafanızı rahat ettiren bir umursamazlıktır.
kimse aramasın istiyorum beni. yalnız başıma, kendi hayatımı yoluna sokayım istiyorum. hiçbir şeyi, hiç kimseyi umursamadan yaşayayım istiyorum.
başaramıyorum. bacağımdan zincirlenmiş gibi insanlara bağlanıyorum. elimdekilerin değerini bilmeyip nankörlük ediyorum.
sanırım içinde bulunduğum kederin asıl sebebi de bu nankörlüğüm olsa gerek. demek ki hak ediyorum bazı şeyleri.