Aslında hayatın da birçok darbe almış her tokattan sonra diğer yanağını da çevirmiş ve vuruşun etkisi ile beyine giden kan dolaşımı etkisiyle ve nöronların hızıyla "yav olsun sonucta benim bunu yaşamam lazım negatif olmamalıyım" fikriyle kendi kendimin ağzına sıçmış bir insan örneğiyim.
Zaman geçip yaşımı aldıkça geçmişte ki kazıklarıma bakıp oooo sende baya büyükmüssün bilader nasıl da sindirdim seni yahu diyebilmeme de hayret etmiyor değilim.
Ama bugun bir arkadaşımın tamda söylediği sözü size copy yapıyorum " sen nasıl bu kadar pozitif ve güçlü olmayı başarabiliyorsun. Cidden bak nasıl böyle umursamıyorsun ti ye almıyorsun hayatı" cümle ile ulan dedim dur bi dakka cidden ben böyle birimiyim tamam güçlüyüm her işin altından kalkarım istediğimi yaparım gülerim eğlenirim falan da umursamaz mıyım?
Belki şirrer lanet karı dese durup düşünmezdim amann derdim he sensin ama o söz canımı yaktı be canım kardeşim.
Çağımızın en büyük hastalıklarından biridir.
Dr. Patch diye biri “Bir hastalığa karşı savaşacaksak, önce gelmiş geçmiş en kötü hastalık olan ‘umursamazlıkla’ savaşalım” der.
Gerçekten de çağımızın en büyük hastalığı geçtim dünyayı, doğayı, çevremizde olup bitenlere, müslüman ülkelerin durumuna, ölen yüzlerce insana, zulme, vahşete ‘kayıtsız kalmak’ olmalı.
"insanlık" sınavından sınıfta kaldık kabul edelim..
Böyle olmak istiyorum abiler, ablalar.tam olarak böyle bir insan olmak istiyorum.
Yoruldum düşünmekten, yoruldum uzulmekten umursamaktan.nasıl olunuyor bu meretten, nasıl basariyorsunuz?
günümüzde mutlu ve huzurlu olmanın en kolay yollarından biri olan yöntem. rahmetli annem " boşver, gül geç " derdi ve hep " bu kadar kolay mı gerçekten ? " diye sorgulardım. zaman geçtikçe daha rahat anlıyor insan.
umursamamak, insan hayatına ve haysiyetine önem vermemek değil, kimseye zarar verilmediği sürece istenileni yaparak yaşamak aktivitesidir. " acaba şu benim hakkımda ne düşünüyor ? ", " acaba şarkı söylersem sesimi beğenirler mi ? ", " acaba yazsam okuyucunun hoşuna gider mi ? " diye sormadan, sevilen işi, kimseyi kırmadan, rencide etmeden yaparak yaşamaktır umursamaz olmak.
bazen başı çevirip görmezden gelmektir. en basit örnek: aşırı fenerbahçe sevgisi ile tanınan ve galatasaray" a düşman olan bir yazar galatasaray" a saldırdığı zaman onun yazdıklarını görmezden gelmektir. eğer ona yanıt verirseniz o kendini bilmez tavrı değişmeyecektir çünkü, sizi ve değerinizi kırmayı sürdürecektir. bazen, kafayı dinlemek ve iyi hissetmek için saatleri, sesleri, ortamı önemsemeden kendimizle barış ve huzur içerisinde olmamız gerekir. yoksa zaman kaçar gider. lao tzu üstadımız haklıdır.
bu zamanda umursamazlığın bir ust seviyesi olan gamsızlığı populer hale getirip insanı insandan soğuttular. örn: beni aramayanı ben niye arayayım. ya da benden uzak allaha yakın olsun. gibi cümlelerinsanda ki ego seviyesini yukseltip hoşgörü alttan almayı alçalttı.
umursamazlık bir yere kadar iyi bir yerden sonrasında aileleri bile çökertecek kadar kötür bir olgudur.
dozu iyi ayarlanırsa şu hayattan zevk almanın yolu, mutluluğun formülüdür. insanların ne düşüneceğini düşünerek yıllarca yaşamış biri olarak söylüyorum, hayatta insanın kafaya takacağı çok az şey var. her şeyden önce aile ve sağlık gelmeli. onun dışındaki şeyler için kafayı takıp hayatı ızdırap haline getirmeye hiç gerek yok. insan ufak tefek şeylere takılıp üzüldüğü zaman tüm dengesi alt üst oluyor. en ufak bir şey için bile sinirlenip üzülüyor farkına varmadan. bu da insan için hayatı bir yük haline getiriyor. hayattan zevk almak da mümkün olmuyor. böyle olunca da insan her geçen gün biraz daha dibe doğru gidiyor.
şu hayatta her şeyin mümkün olduğunu kabul edip buna göre yaşamak lazım. zirvedeyken dibe vurmanın, dipteyken de zirveye çıkmanın mümkün olduğunu çok kez gördüm ve yaşadım. bu sebeple insan dipteyken çok üzülüp kahrolmamalı. hayatı akışına bırakmalı. tabii söylemek kolay. uygulaması da öylesine kolay olsa keşke. ama insan kolay kolay bunu başaramıyor. az da olsa kafasına takıyor bu tarz şeyleri. daha önce de dediğim gibi, insanın umursamazlığın dozunu iyi ayarlaması lazım. umursanacak şeyler var umursanmayacak şeyler var. vurdumduymaz biri de olmamak lazım.özellikle de konu aile ve sağlık olduğu zaman.
umursamaz olunması gereken çok şey var ama. her şeyden önce insan ilişkilerinde bir noktaya kadar umursamaz olunmalı bence. kimseye gereğinden fazla değer vermemeli. kimseyi kendinden önce tutmamalı. her şeyi dozunda yaşamalı. yemin ederim bu hayatta kafaya takılacak çok az şey var. mutlu olan insanların çoğu da umursamaz insanlar. tabii dozunu iyi ayarlayanlar. ileride yine gereğinden fazla umursamaya başlarsam gelip okurum burayı. *
kesinlikle aldırmazlık ya da anlamsızlık değildir. matrix'te geçen "cehalet mutluluktur" tarzı bir düşünceyi benimsemektir. kafayı yorma ya, zaten kaç yıllık ömrün var?
bunun en işe yarar yolu felsefe tabi ki lan, dediğim duygusuzluk hali.
misal vegan beslenme alışkanlığım var ama hayvan cinayetleri beni etkilemiyor. sadece beslenme alışkanlığım olduğu için kendine vaeganım. bu işin yöntemi her an ölebileceğini düşünmek ve bir kinik gibi minimal yaşamakta geçiyor. tabi cioran ve schopenhauer gibi de pesimist olmamak gerek.
ayrıca platon'un gorgias diyaloğu okunabilir öneri olarak. sokrates'in aşırı trollüklerine aldırmayan gorgias'ın umursamazlığı güzeldir.