yaşamak kendini savunmaktır. kendini savunmayı bırakan kişi otomatikman sizlere ömür olmuştur. fakat bu çok zor olan ancak 945 yılının mayıs ayının berlin'i pozisyonlarda olabilecek olan birşeydir.
peki savunmak, ama niçin savumak? hiç olmazsa bir zafer için savunmak. o da olmazsa bir zafer hayali için savunmak.
ama fazla hayalle yaşayan kazurat içinde ölür, hiç umut etmeyen ettirelemeyen kabızlığı realite olarak kabullenmiş kişilerde kazurat içinde ölür.
bir ümidi olan kişiler her daim korkaktırlar.
bunu nasıl maskelerlerse maskelesinler.
o halde çıkar yol nedir?
madem ki en tatlı hayal için tirkeşte kalsa da bir ok atılmaz denilirse,