hani dağın başında yağmurlu bir gecede araban bozulur. o sırada yoldan çekici geçer ve tam umudunu yitirmişken gider güzel arabanı yaptırırsın ya işe aynı bu gibi bir şeydir.
maç tam istenmedik bir skorla bitecek derken hiç beklenmedik bir anda rakip defansın arkasına sarkan defansif orta saha oyuncusudur. mucizedir, mucizemdir.
boşluk anlarında, çaresiz zamanlarda kurtarıcı olarak gördüğünüz kişi her zaman yanlış kişidir. böyle zamanlarda mantıklı düşünemeyiz. çok çaresiz, çok umutsuzsanız öyle kalın daha iyi ve hayatınıza kimseyi kabul etmeyin ta ki yalnızkende mutlu olabilmeyi öğrenene kadar. üzerinizdeki duygusallığı atana kadar. birine koşulsuz şartsız inanma ve güvenme arzunuza gem vuruna kadar. sığınacak liman aramaktan vazgeçip, kendinizden başka tutunacak dalınızın olmadığının farkına varana kadar... çünkü kendi kendimize yetebilmeye mecburuz. hayat böyle birşeydir işte fazlasını umut etmeyin.
hayatınızdaki yalnızlık; hayatınızdaki yanlışlıktan daha kötü olamaz.
eğer birini hayatına sokmayı başarabilmişsen hala umudunu yitirmemişsin demektir. burda mağrifet hayatına giren sevgilide değil, sevgiliyi hayatına sokan kişidedir.
girdide noldu derler adama. yeni umutlar bağlayıp onlarında tükenmesine neden olmayacakmı o sevgili? hadi kaçıp gitmedi diyelim. Adam zaten darbe yemiş, sen '' ben hayatını değiştirmeye geldim'' desen nolurki? Adam inanırmı? Geçmişteki hatalarının acısını o sevgiliden çıkarmazmı? '' Yine üzüleceğim '' deyip o sevgiliye değer verir mi? zannetmem!
umudu neden yitirdiğinize bağlı olarak değişir sözkonusu sevgilinin etkisi..eğer ''Ölüm döşeğinde'' bir hastaysanız ve bu yüzden umut yitirdiyseniz, böyle bir sevgilinin ''plasebo etkisinden'' başka bir halta yaramayacağını garanti edebilirim..
insanı geçmişe kıyasla hayata daha sıkı bağlayacak bir durumdur.milli piyangonun size çıkması gibi bir şey, çok düşük bir ihtimal.yine de ümidi yitirmemek gerek, ya çıkarsa.