yataktan hassiktir edasıyla kalkar, kahvaltısını yaptıktan sonra akşamı bekler, uyusam diye..
hiçbir amacı yoktur gün içinde..
ya hayat anlamsız geliyordur ona ya da kendi gücünün farkında değildir.. öz güveni olabildiğince dipte, kendisine saygısı yok denilecek kadar azdır.
yaşanmaz hayatların en anlamlısını çeker kendisi..
belki kısa sürelidir, belki de hiç geçmeyecektir bu kara bulut üzerinden bilinmez..
yaşarken ölen insandır. umudunun olmayı, beklentiyi yükseltmek olarak görmekten oluyor bunlar işte. aslına asıl korkaklık bu değil mi. umut etmeye dahil korkar hale getirildiyse bir an önce umut edebilmesi için dua ederdim bu insana.
Felsefeye, düşünce sistemlerine kulak vermesi gereken insan. Ne demiş Kierkegaard hazretleri? "Ölümcül hastalık umutsuzluk" demiş.
Umuda inanın, çünkü insana kalan umut'tan başka bir şey değil. Umutsuzluk, kötümserlik, kötü düşünce ve bulanık haller; iblis'in vaazı'ndan başka bir şey değildir. Hiç işittiniz mi? iblis'in vaazını... Ruhunuzu karmaşık bir labirente çevirip, benliğinizi, peynir kokusuna dolanıp duran fare'nin iç çekişli arayışıyla bulandırır. Umudu kötüler, pasif ve atıl isyanınızı biler, sizden geriye çürümüşlüğün sizini bırakır.
Bu vaaza kulak vermeyin. Ne umutsal yalanlar ile tezyin olmuş güzellemelere, ne de Umutsuzluk fısıldamalarına kulak vermeyin.
Umut edin,
Olmasa da gülümsemeler size bağış olarak kalır, sizden aleme saçımlı nur taneleri olur. Umut etmenin gülümsemekle cancağızca bir ilişiği vardır.