naif ve oldukca da nahif insanoglu.
beklentilerini kar$isindakine bictigi (bazen bicilemeyecek kadar ozeldir) deger olcusunde oradan oraya salindirirken, kimi zaman aslinda beklentisizligin ne denli ozel oldugunun da ayirdina varir.. bekledin, olmadi. hissettin, yanmadi. gecti gitti i$te; umduklarinin, kandiklarinin, kurduklarinin du$manisin $imdi.
bekledigin gibi olmadi: hep yek!
bir bardak suda okyanus gormek*ti ummak, sen katarakt ameliyatina girmeden once.
*kucuk iskender, "sucumuz: bir bardak suda okyanus gormek"
beklemektir ummak, hayata rağmen zamana rağmen beklemektir. sabah babanın elinde iki sıcak ekmekle geleceğini beklemek, gözlerine içine baktığın kızın hergün aynı otobüse binmesini beklemek.
tdk:
1- Bir şeyin olmasını istemek, beklemek.
"Umarım ki siz de mayıs hakkındaki bu sevgimi benimle paylaşırsınız."
2- Sanmak, tahmin etmek:
"Tereyağı kokusu olmadığını kuvvetle umduğum bir yağ kokusu."
diğer bir tanımı ile hayal etmek demektir. düşlersiniz, umarsinız; ancak başınıza gelenler genelde hep: d) hiçbirisidir. ummak yorar insanı, heveslendirir, yana yakıla söylendirir insanı. tokattır ummak. bir lükstür. umudunuz ne kadar çok ise, aslında o denli tükeniyorsunuz demektir.