Geri dönüşü olmayan kararlarda, pişman olmanın trajedisi vardır.
Nasıl efendim? Şöyle;
canına kıymanın tragedyası şurada:
pencereden atlar atlamaz, yedinci katla altıncı kat arasında şöyle düşünür insan: “ah, keşke geri dönebilseydim!” ama yapacak bir şey yoktur. küt diye yere düşersin.
1932 yılında kuzey italya’nın küçük bir kasabasında dünyaya geldi.
modern italyan edebiyatının dünyaca ünlü ismi yazar, düşünür, bilim insanı.
Aynı zamanda keskin bir köşe yazarı, eleştirmen, hiciv ustası, birçok dili konuşabilen deha bir kişilik.
Çocukluğu, italyan milliyetçisinin kurucusu olan mussolinin kurallarının etkisi altında geçti.
Babası hukuk alanına ilgi duyması sebebiyle oğlunun da bu alanda çalışmasını istiyordu.
Ama bu yönlendirme girişimleri sonuçsuz kaldı.
Yağız genç eco, turin üniversitesi'nde edebiyat ve ortaçağ filozofisi okumayı tercih etti.
Eco, Orta çağ konularında ve göstergebilim konularında çalışmaktaydı.
Yazar olarak anılmasına içerlenirdi herhalde. Kendisini bir filozof olarak gördüğünü her defasında dile getirirdi.
1950 yılların sonlarına doğru göstergebilim konularında yeni fikirler geliştirmeye başladı.
Bu alanda kendini çok iyi bir şekilde yetiştirmişti Adeta.
1970 li yıllarda ise avrupa’nın en köklü üniversitelerinden biri olarak lanse edilen Bologna üniversitesi’ne göstergebilim alanına profesör olarak atandı.
Yıllarını bu üniversitede çalışmalarına adamıştı.
Çalışmaları dışında Bir yandan da roman yazma işleriyle ilgileniyordu.
Romanlarını genellikle Hafta sonları yazardı.
1980 yıllarında Yayınlamış olduğu ‘’gülün adı’’ adlı teolojik polisiye tadındaki romanı ile beklenmedik bir şekilde büyük bir çıkış yakaladı. Bu romanı avrupa’da birçok dile çevrildi ve en çok satanlar listesinde ilk sıralarda yerini aldı.
Roman çok ses getirdiği için beyaz perdeye de uyarlandı. Ama ne var ki film, kitaptaki derin felsefi düşüncenin izlerini taşıyamadı.
84 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Bir sözü ile bitirelim.
‘’Sevgi, seveni sevilenle bir kılar; sevgililer herhangi bir biçimde birleşmek isterler ve sevgi, bilinçli bilgiden daha çok bilir.’’
Pelin batu bir keresinde o'nunla uçakta karşılaşıp sohbet ettiğini anlatmıştı. Sonra kendimi düşünmüştüm, umberto eco, tesadüf, aynı uçak, onu görüp tanımak ve sohbet etmek. Bi ezik hissetmiştim, hâlâ da hissederim.
kelimenin tam anlamıyla entelektüel bir canavar. milyarlarca kilometre uzunlukta bir kültür mantarı. akıllara zarar bilgi işlemcili öğütücü üretici kilitleyici pas gidericili, ne? beynine aşık olunup -o beyin kıvrımlarına- tecavüz edilesi. bir hobit sevimliliği o. bana zerre beynimin olmadığını hatırlatan yücelik, o derece.
faucault sarkacı isimli kitabını alıp okumayı denedim ve anladım ki aynı dili konuşmuyoruz. kitap türkçe çeviriydi. ben italyanca bilmiyorum zira. çevrilmiş halini bile anlamadım amk!
Uzanmışken diğer odadan gelen haber sesini dinliyordum " bir yazar daha aramızdan ayrıldı, Umberto Eco." Fırladım olduğum yerden Eco'nun Tarlabaşındaki görüntüleri yayınlanıyordu. Cidden çok üzüldüm. Üniversite hocamızın en sevdiği yazarlardandı 'Kitaplardan kurtulabileceğinizi sanmayın' kitabını derste işlemiştik. Kuzenim doğum günümde çok istediğimden Gülün Adı'nı hediye etmişti bana. Ortaçağda kaybolup gidiyordunuz kitapla. Adamın bu çağ üzerindeki üstün yetkinliği hayrete düşürecek derecedeydi ki çoğu kişi o çağda yaşadığını düşünmüş.
Çağımızın en entelektüel insanlarından biri daha gitti çok üzücü.
''tarih hep karizmatik, sadece kendi çıkarlarını düşünen, parlamentoları, yargıçları, anayasaları aşıp kendi gücünü iktidara taşımak isteyen maceracılarla dolu.''
''Toplum bu tip şahıslara iktidara gelme fırsatını veriyorsa neden onu iktidara taşıyan toplum yerine o şahsa kızalım''
sözlerinin sahibi.
yazar bu sözleri italyanlar ve berlusconi için söylemiş. size de aşina gelen bir şeyler var mı bu söylemlerde?