Az önce entry'lerine göz attığım ve kanımın ısındığı yazar. sözlüğün trollerini, faşistlerini, ırkçılarını görüp sözlükten soğumaya başlarken entry'lerini görüp oh be böyle yazarlar da varmış dedirten yazarlardan.
Bu arkadaş ile kimyamiz uyuştu hatta biyolojimiz,fiziğimiz,edebiyatımız,
müziğimiz.* Bir an kendim ile yazışıyor olabileceğimi bile düşündüm ama yok lan dedim o kadar delirmiş olamam.
"Ya şunun hakkında ne düşünüyorsun,biraz da bundan konuşalım" dediğinde daha konuşacak çok şeyimiz olduğunu anlıyorum. iyiki o şarkıyı attın kadın!
Benim mutsuz çocukluğum, bulanık
Bir asık yüz gölgesinde titreyerek
Baba korkusuyla geçti.
Sevinç bile sert eserdi odalarda
Susmak saygı, gülmek ayıp, izinsiz
Konuşmak en büyük suçtu.
ilkyazımda filizimde dalımda
Çocuk kusurlarımda, çocuk suçlarımda
O rüzgâr yıllarca, yıllarca esti.
Sanki üzerimden yeryüzü geçti
Gövermedi gövermiyor bir türlü
Yüreğimde ezilen yaşama tutkusu.
Şükrü Erbaş ile seslenmek istediğim yazar. Yaşama tutkumuzu ezmiyoruz bizi ezenleri eziyoruz.*
zihniyeti bozuk ilan edilen yazar peki peki. bunu söyleyene baktığımda gülme krizine girmekten zor kurtardım kendimi, evet yazar kişisinin izni bitti ve geldi.
bu süre içinde ara ara baktım sözlüğe, takip ettiğim üç-beş yazara, onun dışında yine aynı teranelerin döndüğünü gördüm. yazmak isteyip de yazamamakla sınandım arada. şimdi ise çokça yazmaya geldim.
özlemişim de. yokluğumu farkedenlere teşekkürler, merhabalar!