türk müziğine ikilemeden doğan kafa karıştırma kavramını getirmiştir. ne ilk umay'ın ne de ikinci umay'ın anlamını bilemeden günlerce şarkılarını dinledik.
bu kadinin ismi esasinda umay olacakmis, ismi babasinin cok yakin bir arkadasi tarafindan koyulmus, adam kekeme oldugu icin umay umay diyormus ve o yuzden de onunla baglantili olarak oyle yazdirmislar. *
Umursama bıçağın aklına dü$en gölgeyi
Mutlaka a$kı esrarengiz bir ejder var orda
Apansız siyah yağan yağmurlardan muzdarip
Yapayalnız bir çocuğu sır diye sakla!
Uygunsuz tekliflerle aslında hayat da cazip
Mutlaka hüznü muazzam bir $arkı var orda
Apansız ürperen bir meme ucu gibi
Ya$anılanlardan bir pay çıkartmalı bu gece taht'a!.
şeker anne şarkısında '' bizim şarkımız haritada kayıp bir şehirdir, bizim şarkımız kırık kalp fırlatan kız'' diye bir cümlesi olan * yüzü güzel kendi güzel insan.
Şarkılarında bir tane bile boş söz olmayan şarkıcı. En bilinen şarkısı Emre Aydın'ın da coverladığı hareket vaktidir. Ayrıca resmi sitesinden Kazım Koyuncu ile yaptığı düet dinlenebilir.
son olarak cem adrian'la yaptığı düetle kendini en iyi şekilde bir kez daha anlatmıştır kanımca,o da özel bir kadın ne de olsa.sözlerini de yazayım
bu şehirde bir kadın var, adı bana özel
elleri var küçücük, yüzüyse çiçeklerinden güzel
kimse bilmez benden başka bi kalbi var kocaman ama bana özel
bazen kızar dünyaya ama sadece kendini üzer
göremezler...izin vermese asla üzemezler
çözemezler...onun bir düşü var ki; asla bilemezler
Onu neden sevemezler...
bazen bakar gökyüzüne O, bulutları izler
kuş olup uçmak,kanat çırpmak,o bulutları geçmek ister
yemyeşil çimenlerde sırılsıklam koşmak ister
bu gri şehrin tüm yollarını rengarenk boyamak ister
göremezler...kalbindeki elmasa erişemezler
çözemezler...onun bir düşü var ki asla bilemezler
onu nasıl sevemezler...
bilemezler...
hiç sevemezler...
şimdi O kanatlarını rüzgara açmış, dur diyemezler
yıldızların arasında o kadar parlak ki onu seçemezler
başka sularda o...
şimdi başka rüzgarlar arıyor
başka yollara yürüyor...
başka... başka
Melekler
Kutsal melekler ısırır
Öksürürler ve ağlarlar
Dönme dolaba binerler
Pamuk helva yerler
Ve de hicbir sey hatirlamazlar...
Pamuk helva yerler
Ve de hicbir sey hatırlamazlar...
Unutmadım zannedersin
Bir ısırışla öpüşün farkına varmayarak
Sokakları tinerliyordum
Tanri bana izin ver
Ver ki sabah kokum bile kalmasın...
Ama ikimiz de biliyoruz
Kaçarken çıkardığımız topuk sesleri
Hayatı kırabilir...
Senin çarşafındaki kan
Benim yastığımdaki dudak izleri
Melekler yüzlerini bana hediye ederken
Yastığımdaki dudak izleri
Biraz daha uyu, biraz daha yat kahve iç
Tutunduğum rüyalar kahrımdan yollara fışkırıyor
Biraz daha uyu, biraz daha yat kahve iç
Tutunduğum rüyalar kahrımdan yollara fışkırıyor
Saclarını ısırıyorum
Cinnetini ortaya çıkaran televizyonun önünde öp beni
Sen her zaman new york'tan daha güzeldin de
Seni hiç kırmadım ki de
Kim uydurdu bu yalanı?
çoookk eskiden sibel turnagöl ile beraber bir adet polisiye dizide rol alan yazar, şarkıcı, oyuncu. dizi star'da yayınlanırdı. çok da güzel bir jenerik müziği vardı. umay umay yapmıştır heralde.
"denizin üzerine kibrit kutularından bir ev kur bana. tuzlu su bütün kibrit uçlarını sakinleştirir. yangınsız, tutkusuz, şehvetsiz kalırız öylece. belki, işte belki o zaman aşık oluruz ikimiz; sen bana, ben sana."
--spoiler--
Birisi, dünden daha çok mektup yazdığımı söyleyebilir mi...
Beni dünden daha az sevdiğini.
Yüzünü, geçen yaz denizden çaldığım taşla Tem yoluna çizdim.
Omuzlarıma sürdüğüm gül kremini kokladım, tanrıya dua ettim.
"SEN YOKTUN, NiÇiN GELEYiM..." diyen bir aşk mektubunu anımsadım.
"En son kötülüğün kaldı bende, en son ben sevebilirdim seni." diye biten.
Arabamı sağa çekip dikiz aynasında makyaj yaptım.
Sana ihanetlerin en büyüğünü hazırladım, en kanlısını; bir gün beklediğin gibi benden.
--spoiler--
kendini çok özleten kadın. belki yeni bir albüm, bir şarkı, bir single, bir şiir, bir kitap orospu kırmızı gibi, bir satır, bir cümle, bir ses bari..nerelerdesin..