1- ingilizceniz eğer idare eder vaziyetteyse hazırlığı atlamaya bakın, atladıktan sonra da boşlamayın ingilizceyi, geliştirin. yok, hakkaten fena derecedeyse, yani hazırlığı atlayamadıysanız; bi yılım gitti böhüeaha, diye ağlamadan beleşe ingilizce yapın! hiç yoktan ingilizceniz olsun. sakın, amaeeen, hazırlık ne ak, demeyin, öğrenin, yoksa ingilizce'den okul uzayabilir ya da bir daha ingilizce için para harcamak zorunda kalabilirsiniz.
2- dersleri takın! fakültedeki en kolay ve en önü açık bölümü okumaktasınızdır, siyasete adım atabileceğiniz gibi özel şirketlerin yönetim/ithalat ihracat/ insan kaynakları bölümleri için ideal kaftan olacaksınız, n'alakası var ortalamamın özel sektörle derseniz de; bazıları ortalama arayacaktır, ortalama yapmak iyidir, yapın. ama yapamazsanız da sallamayın netekim deneyim yapmak çok daha işe yarayacaktır. yüksek lisans için hesaplar yapacaksanız da ortalama gerekecektir. inek miyim bea demeyin, sadece sınav dönemlerinde bile azıcık sıksanız şahane notlar alırsınız, basittir bu bölüm!
3- dil. ikinci diliniz olan ingilizce iyi vaziyetteyse üçüncü dil için birinci sınıftan sonra gelen yazdan itibaren çalışmalara/planlamalara başlayın. almanca-rusça şu sıralar çok revaçta. çince de çok iyi olabilir. * ama hepsinden önce ingilizce'yi bir bitirin, nasıl olsa herkes ingilizce bilmek durumunda, n'olucam ben bu sikindirik bölümde, demeyin ingilizce öğrenin!!! hala staj ilanlarında iibf öğrencileri aranır * ama ingilizce bilmesi ve hatta bir dil daha bilmesi şartı ile!!!
4- deneyim. faaliyet!!! staj yapın. staj yapmak için herkesi seferber edin. ayrıca stajyerken ofis-boyluk dışında bir şeyler talep edin. talepkar olun. staj için şirketler genelde en az ikinci sınıf ve sonrası ararlar ama siz -eğer yeniyseniz bölümde- erkenden kim, hangi vasıflarda ne arıyor araştırmaya başlayın. araştırın, kimsenin ağzına bakmayın. sertifika programlarının peşinde koşturun, konferanslara gidin, okuldan bir şeyler talep edin, mutlaka aktif olun, bir kulüp üyeliğiniz falan olsun. yan gelip yatmak bu bölümde size hiçbir şey kazandırmaz.erasmus, aiesec, bölüm kulübünün faaliyetleri falan bulaşın! erasmus'la dışarı gidin süper olabilir. aiesec bizim bölümü yollamıyor dışarı sanırsam ama ofiste takılıp dil falan yapın, ne yapsanız kardır! başka değişim programları varsa onları da kollayın. sertifikanız mutlaka olsun.
5- ne yapacağınıza ne kadar çabuk karar verirseniz sizin için o kadar iyi olur. siyaset mi düşünüyorsunuz, o zaman siyasetçiler nerelerde takılmış zamanında onları araştırın. gazeteci mi olmak istiyorsunuz, o zaman muhabirlikten mi olur bir yerden mi olur olaya bulaşın. ithalat/ihracat mı düşünüyorsunuz; staj arayın, staj yapın. birini örnek alın ve o ne yaptıysa tartıp ölçüp izini takip edin. devlet mi istiyorsunuz, bazı bakanlıkların, planlama teşkilatının staj hedeleri vardır, sitelerinden mutlaka ama mutlaka takip edin. çok zor değil, asılın, tanıdık bulun, yapın bi'şeyler.
6- moralinizi, ne boktan bi ünide ne boktan bi bölüm okuyorum diye bozmayın. pek çok şirket stajyer ararken tr'de iibf 3. sınıf öğrencisi der geçer ama eleme esnasında üninizin ismi önemli olabilir. eğer ismi olan bir ünide değilseniz başka şeyler yapıp açığınızı kapatın. bazı öğrenciler ünilerinin ismine güvenip yan gelip yatar, belki onları eleyebilirsiniz, kim bilir?
7- ne yapmalıyım, nasıl durumumu düzeltirim diye sürekli durumunuzu/kendinizi sorgulayın. bu bölüm önü açık bir bölümdür ama sizin onu allayıp pullamanız lazım, bu da sertifikalar, eğitimler, bilimum faaliyetler, bir yerlerde yazarlıklar yani kısaca cv'nizden geçer. okul bitmeden öğrenci olmanın tüm kolaylıklarından yararlanarak dopdolu çıkmaya bakın bölümden, kıçınızın üstüne oturmayın. ve eğlenin tabi, bu olayların hepsi aslında eğlencelidir, yeni insanlar yeni ortamlar falan. kafanızı bozmayın ve bi'şeylere takılın!!!! *
ilk sene diplomat olma hayallerinin kurulduğu, hatta bırakın diplomatlığı (bkz: dünyayı kurtaran adam) olma hayaliyle koşan, yüzlerinden gülücük saçan ve önemli kişi profili çizen genç arkadaşlarımızın 2. yıl ile işlerinin çok daha zor olmasını farketmeleri ile dumura uğradıkları bölüm. ama hayaller ve idealler bitmemiştir. dünyayı kurtarmaktan vazgeçilmişse de en azından (bkz: türkiyeyi kurtarmak) için yapılacak bazı şeylerin bulunduğunu düşünen arkadaşlarımız, gayretle teorik ve hikaye türünden derslerle kendilerini bir müsteşar veya dış işleri meslek memuru edasına kaptırmaya başlamışlardır. geçen yorucu ve bir o kadar da zevkli 2 yılın ardından resim biraz daha netleşmeye başlar. Ülkedeki sorunlar kemikleşmiştir ve ailenin beklentileri de sürekli gündeme gelmektedir. arkadaşımız seneye bitirecektir okulunu, iyi yerlerde görev alacaktır ve (bkz: ailesini kurtaracak) , ayrıca ailesini onore edecek mevkilere gelecektir. dünya ve türkiyeyi kurtarmak nafile bir çabadır düşüncesi ağır basacaktır. önemli olan aile olarak iyi bir noktaya gelmektir. ancak 4. sınıf çok stresli geçecektir. arkadaşlıklar ve hayaller artık eskisi gibi değildir. eski yıllar, özellikle ilk yıl özlemle anılmaktadır.olay ciddiyete girmiştir artık. mezun olunacak, erkekse askere gidilecek, iş bulunup hayata atılınacaktır. idealler ve amaçlar (bkz: kendini kurtarma)ya kadar gerileyecektir. hayatın ve para kazanmanın zorluğu anlaşılmıştır artık. geçen seneki mezun abiler de boştadır.
işte buna " dünya politikasını ve uluslararası politikayı öğrenen insanın, zorlu sınavları geçen arkadaşların hayata atılacaklarını düşünüp kahvaltıda yiyeceği veya yiyemeyeceği ekmek ve zeytinin derdine düşmesi eklendiğinde (bkz: uluslararası ilişkiler) okumanın ve ilk başlarda dünyayı kurtarmanın da dayanılmaz hafifliği eklendiğinde olay kapkara bir resme dönüşmektedir. ama yine de ideallerine ulaşanlarımız da pek ala mevcuttur tabi ki.
para kazanmaksa derdin niye universite okuyorsun ki? git pazarda limon sat. sonra diger pazardada sat. sonra elma da satmaya basla. derken manavcilik yap. sebze haline fazlaca ugramaya basla. cevre edin. bir iki kamyonet kirala, ondan alip berikine sat. zamanla isleri buyut sebze haline ortak ol. sebze hallerin olsun ilerde. edindigin sermaye ile baska islerede gir. holding ol. eger okuz degilsen bunlari yaparsin. birazcik ufkunun genis olmasi lazim hepsi bu. derdin para kazanmaksa tabi.
universite okumak sadece meslek edinimi icin midir? sanki isletme okuyan adam uluslararsi iliskiler okuyan adamdan cok mu fazla sey ogreniyor? ogrense ne olur ulan? ogrendiginin %80'nini unutmuyor mu? eee okuldan mezun olunca pazarda limon satan akrani kadar ticaretten anliyor mu? nahh. pratik aslan parcasi pratik. tip disinda turkiyede hangi bolum mezunlari yaptiklari isi iste degil de okulda ogreniyorlar? ise alinmak icin bir kriter olarak diyorsan valla koc sen istedigin kritere sahip ol, senin girmen gereken yere network'u olan adam hadi sen torpil de torpili olan adam gayet rahat girer. turkiyede sartlar budur. bu kadar. sonra kalkip ben birsey ogrenemedim, bu bolum bir boka yaramazmis vs. zir zir etmeyin.
universite dedigin sana bilimsel metodoloji verir hepsi bu. hem insanoglu oyle bir bunyeye sahiptirki gelisiminin farkinda olmayan yegane canlidir. sen bugun iki kelimeyi yanyana getirip dogru durust bir cumle kurabiliyorsan, bunu birazda okudugun okula borclusun.
uluslararasi iliskiler ogrencisi misin? o zaman birinci siniftan itibaren her yaz full time calis hafta sonlari calis part time calis yeterki calis. okul mezun olunca kocaman bir cevre edinirsin. git tuvalet temizle egona diz coktur. kimsin lan sen dingil? tek universite mezunu sen misin? gotunu devir aksama kadar yat yat nereye kadar be kardesim. amerikada sakali cikmamis cocuk uc iste calisiyor, gotunden ter akiyor, 80 yasinda ki adam sabah 5'te kalkip ise gidiyor. gotunuzu devirin evde sabahtan aksama kadar oturun, iki tane arz talep grafigi ezberleyip kendinizi ekonomi profesoru sanin, sonra piyasaya cikinca, kurtlarin eline dusunce zir zir edin. calisacaksin, essek gibi calisacaksin. o kadar.
komşu teyzeler çaya gelmiştir..
-ne okuyor senin oğlan?
-halkla ilişkiler
-yok anne uluslararası ilişkiler o
-o ne oğlum?neyse ne olacaksın sen bakayım?
-bürokrat olacağım teyze
-aa nee güzel büroda masa başı işi maaşallah maaşallah...
yapılan arastırmalara göre geleceğin ve bugunun en önemli iş sahalarından biri. Bu meslekte uzmanlasan mezunlar kamu ve özel sektörde oldukca genıs ıs ımkanı bulabilecekler.yapılan arastırmalar da bunu gösterıyor. (bkz: ekonomist dergisi)
eger özünü anlarsanız, her işi yapabilirsiniz. nedr özü? o işlediginiz derslerden, tarihsel olaylardan, yürütülen diplomasiden dersler çıkarıp, insan ilişkilerinin temellerini anlayıp, bunu reel hayata uygulamaktır. eger diger alanlarda da kendinizi geliştirip iktisattan, muhasebeden geri kalmazsanız; yabancı dilinizin de olması halinde soylendigi gibi kamuda da en ust burokratik kadrolarda yer alabilirsiniz, özel sektörde en büyük holdinglerde, plazalarda en güzel kadrolarda da çalışabilirsiniz.
bu bölüm bir rehber, anlayana çok yol gösterir.
kişisel ve kültürel olarak geliştirmesi ise ekstrası..
askere gitmek için yapılan başvuruda, askerlik şubeniz direk olarak "uluslararası ilişkiler uzmanı" "uluslararası ilişkiler mezunu" yazıyor. yani sırf askerde bir boka yaradığı görülmüştür.
yani normal hayatta uluslararası hukukun kurucusu olarak kabul edilen kişinin grotius olduğunu ya da austin'in kuramlarından tutun da, umumi senet nedir, protokol ne için nasıl kullanılır diye sorulma ihtimali düşük olduğu ya da lahey barış konferanslarının 1808 de başlayıp 1907 de bittiğini içeriğinde olanlar ve konferansta görüşülenleri öğrenmek isteyen biri olma ihtimali göz önüne alınıp mezun olunca da bir fayda sağlamadığı düşünülünce pek mantıklı değil.
ha askerde çok işe yarıyor, kalmak isteyen için bulunmaz nimet.