siyasi ve politik hatta tarihi kültürde bile sürekli görüp üzüldüğümüz düşmanlıktır. ulusalcılar kürt hareketlerini desteklerken ne hikmetse ülkücüleri çarmıha germek için birbirleriyle yarışıyorlar. bu ülkeye ülkücülerin bir yanlışı gösterin bizlerde sizin safınıza geçip ülkücülere çamur atmak için köşe yazılarınız gibi coşalım! nedir yani, ülkücüleri vatan haini gibi topluma lanse etmeniz? etik kültür diyerekten milleti kutuplaştırdığınızın farkında değil misiniz?
malesef soner yalçın'ın sözcü gazetesinde 3 temmuz'da kaç madımak var başlıklı yazısı bardağı taşıran son damla oldu. soner yalçın'a her zaman saygı duyup fırsat buldukça yazılarını okumaya çalışmışımdır, bir ülkücü olarak. ama bu eylemini görmezden gelemeyiz ve kendisini şiddetle kınıyorum.
Tarih: 9 Ekim 1978.
Yer: Ankara Bahçelievler, 15. Sokaktaki 56 nolu apartmanın 2 numaralı dairesi.
O gece
Apartmanın iki yanındaki gözcüler nefes almadan giren çıkanları takip etti. Az ilerideki otomobilin direksiyonunda Reisleri vardı Adı Abdullah Çatlı idi.
Plana göre, apartmana dört kişi girdi. 2 numaralı dairenin önüne gelince, bellerindeki silahları çıkarıp kapıyı zorladılar, açamadılar; zile bastılar. Kapının açılmasıyla eve daldılar.
içeride, Türkiye işçi Partisi (TiP) üyesi beş öğrenci vardı:
ODTÜ Elektrik Bölümü öğrencisi, 23 yaşındaki Serdar Alten
Ankara Devlet Mimarlık Mühendislik Akademisi öğrencisi, 26 yaşındaki Hürcan Gürses
Ankara iktisadi Ticari Bilimler Akademisi öğrencisi, 23 yaşındaki Efraim Ezgin
Hacettepe Üniversitesi istatistik Bölümü öğrencisi, 20 yaşındaki Osman Nuri Uzunlar
Ve aynı okuldan, 20 yaşındaki Latif Can
Televizyon seyretmekte olan öğrenciler, elleri silahlı dört kişiyi görünce şaşırdılar.
Saldırganlar odaları dolaşıp arama yaptı. içlerinden en soğukkanlı olanı, böyle devrimcilik mi olur, evde bir silah dahi yok dedi. Saldırganların evde bulabildikleri, Genç Öncü, Çark Başak ve Yürüyüş adlı dergilerdi. Bir de bolca kitap
Saldırganlar, evdekilerin sayılarının fazla olması nedeniyle aralarında tartıştı. Dışarıda otomobilde bekleyen Reise danışmaya karar verdiler.
Reis, dışarıya gelen iki kişiden birini yanına alarak, ben şimdi geliyorum, beni
bekleyin dedi. Aradan 20 dakika geçti
Reis bir şişe eter ve pamukla döndü. Evden çıkan iki kişi eter ve pamuğu alıp 2 numaralı daireye döndü. Yere yatan beş üniversiteli gencin yüzüne sırasıyla, etere batırılmış pamuğu bastırdılar.
Tam o sırada
Tarlada infaz
2 numaralı dairenin kapısı kısa aralıklarla üç kez vuruldu. Saldırganlar telaşlandı, kim olabilirdi?
Saldırganlar kapıyı açıp, gelen iki kişinin kafasına silah dayadı. Gelenler
Türkiye işçi Partisi üyesi Faruk Erzan ve Salih Gevence idi. Arkadaşlarıyla sohbete gelip, karşılarında silahlı dört saldırgan bulunca şoke oldular.
Evde bulunan TiPlilerin sayısı yedi oldu
Saldırganlar yeni durumu bildirmek üzere tekrar Reislerine koşup, durumu haber verdi. Reis, soğukkanlılığını kaybetmedi; emrini verdi: Sonradan gelen iki kişiyi alıp otomobile getirin. Salih Gevence ile Faruk Erzanı, Reisleri Çatlının otomobiline
getirildi.
Otomobil, Bahçelievlerden çıkıp süratle istanbul-Eskişehir yoluna yöneldi.
15 dakika sonra
Reis, aracın motorunu çalışır durumda tutarken, farlarını söndürdü. iki TiPli genç, iki saldırgan tarafından, yol kenarındaki tarlanın içine doğru 600 metre götürüldü.
24 yaşındaki Faruk Erzanın kafasına üç, 26 yaşındaki Salih Gevencenin kafasına da üç kurşun sıktılar.
Gece daha bitmemişti. Kana doymamışlardı
Telle boğdu
Reisin kullandığı otomobil aynı hızla yine Bahçelievlerin 15. Sokağına döndü. iki saldırgan arabadan inip eve girdi. Evde bulunan diğer iki saldırgan beş TiPli genci eterle bayıltmıştı.
Saldırganlar evde, beş genci nasıl yok edeceklerini konuştular. içlerinden idi Amin kod adlı olanı, ben iple boğarım dedi. içeri girip, telden yapılmış bir askı getirdi. Devrimci öğrencilerden Osman Nuri Uzunları, sürükleyerek mutfağa götürdü. Telle boğazını sıktı. Sıktı. Sıktı. Öldüremedi. Telle boğamayacağını anladıktan sonra, gidip banyodan bir havlu aldı. 20 yaşındaki Uzunların yüzüne havluyu bastırdı. Dakikalar geçti. Osman Nuri Uzunlar, can çekişerek hayatını kaybetti
Uzunların öldürülmesi zaman alınca; idi Amin arkadaşlarına dönüp; bu böyle olmayacak, siz evden çıkın, ben hepsinin kafasına sıkıp gelirim dedi. Eskişehir yolunda kullandığı tabancasını, arkadaşıyla değiştirip, ondan mermi dolu 14lü tabancayı aldı.
Üç saldırgan dışarı çıktı. idi Amin evde tek başına kaldı. Ve yerde yatan dört gencin kafasına birer kurşun sıktı
iyi bilirdik
Saldırganlardan biri
Ünal Osmanağaoğlu idi
Gladionun Türk tetikçilerinden biriydi
Tarih: 22 Temmuz 1980.
TiP kurucusu, DiSKin efsanevi Başkanı, Kemal Türkler, 18 yaşındaki kızı Nilgünün gözleri önünde dört saldırgan tarafından kurşun yağmuruna tutularak katledildi. Vücudundan 38 mermi çıkarıldı.
Saldırganlardan biri
Ünal Osmanağaoğlu idi
12 Eylül 1980 askeri darbesi olunca Ünal Osmanağaoğlu Avustralyaya yerleşti. Burada 1989 yılında uyuşturu kaçakçılığından hüküm giyip 3 yıl hapis yattıktan sonra sınır dışı edildi. 19 yıldır firarda olmasına rağmen, MHP koalisyon hükümeti döneminde Kuşadası Güzelçamlıda mülkiyeti devlete ait olan milli parkta işletmecilik yaparken 11 Nisan 1999da yakalandı. Bahçelievler katliamı davasından her bir cinayet için bir kez olmak üzere toplam yedi kez ölüm cezasına mahkum edildi. 9 Ağustos 2002de idam cezasının kaldırılmasıyla Osmanağaoğlu hakkında verilen ölüm cezası en az 25 yıl cezaevinde kalması şartıyla ömür boyu hapis cezasına çevrildi. 3. Yargı Paketi olarak bilinen yasal düzenleme doğrultusunda 10 Temmuz 2012de tahliye edildi. Ve
1996 yılında tekrar açılan Kemal Türkler davası yargılama süreci devam ederken, 1 Aralık 2010de zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırıldı.
Tarih: 30 Haziran 2014.
Ünal Osmağaoğlu geçirdiği kalp ameliyatı sonrasında öldü. Cenazesinde başta Devlet Bahçeli olmak üzere eski dava arkadaşları vardı.
imam sordu; mevtayı nasıl bilirdiniz?
Hep birlikte üç kez, iyi bilirdik dediler
aynı necasetin laciverti olmalarına rağmen neyi paylaşamadıkları bugüne kadar anlaşılabilmiş değildir. ulusalcılık ve milliyetçilik aynı anlama gelen kelimenin moğolca olanı ve arapça olanından bahsediyoruz. her konuda olduğu gibi siyaset ve sosyolojide de olayları kavramsallaştırmadığınız sürece bu çelişkiler olur. ulusalcılık veya milliyetçilik kavramsal olarak nasyonalizmin farklı adlandırılmış olanlarıdır ve aynı kapıya çıkar. ulusalcıları sol olarak görmek nerden baksan ahmaklıktır. bu bakış açısıyla nasyonal sosyalist parti de sol sektör partisi olması gerekirdi ancak bizzat hitler'in partisidir. ister adına ulusalcılık deyin ister milliyetçilik bu iki ideoloji de aynıdır ve küçük burjuvazi ideolojisidir. sağ sektörde yer alır. toplumun ortak din dil örf tarih bla bla bla gibi saçmalıklardan oluştuğunu iddia eder ve sınıf kavramını reddeder. buna solidarizm denir. faşist italya ve nazist almanya ve ülkemizdeki atatürkçüler ile ülkücülerin kabulleri teorileri bütünüyle aynıdır. sınıf mücadelesi ve sınıf dayanışmasını yani toplumun sınıfların çatışmasından doğduğu tezini kabul etmeyen kendine solcu diyemez. bu ahmaklık sadece türkiye'de ulusalcıların üstlendiği bir ahmaklıktır.