uzun uzun yazacaktım ama vazgeçtim. herkes neyin ne olduğunu biliyor kısaca fikrimi aktaracağım.
gezi olaylarında yapılmak istenen mısır'da yapılmak istenenle aynıydı. halk ayaklanacak, asker duruma el koyacak halkın oylarıyla seçilmiş iktidar devrilecek. eski statükocu, faşist, ulusalcı, elitist, halkla ve onun değerleri ile alakasız zihniyet ülkeyi eskisi gibi kafasına göre yönetmeye devam edecekti. tabi amerikan'ın güdümünde, desteğiyle ve çıkarları doğrultusunda her zaman olduğu gibi. israil'in bekçi köpeğine dönüşmüş bir ülke.
ancak gezi senaryosu türkiye'de tutmadı halk bu oyuna izin vermedi. hükümette en mantıklı olanı yaptı ve geri adım atmadı, hukuk temelinde fikirlerini savunacağını ilan etti. herhalde özgürlük ve adaletle en bağdaşır şey hukuktur. halk bu yüzden gezi olaylarından bir grup beyaz türk ve marjinal grup haricinde desteğini çekti. oynanmak istenen oyunun kirliliğinin ve derinliğinin farkına vardı. tabi bunun ekonomik temelleri de var. insanların kaybedecekleri şeyleri varsa değişim konusunda çok ısrarcı olmayabilirler.
bu arada gezi olayları esnasında ölen hiç kimsenin ölümünü savunuyor değilim. ancak görünen o ki aşırı güç kullanımı söz konusu olsa da öldürmek kasıtlı olarak tek bir müdahale söz konusu olmamıştır gezi olayları esnasında. zaten ethem sarısülük'ün ölümü esnasında polisin ethem sarısülük'ü bilerek mi kazara mı vurduğu konusunda fikir sahibi olabilmek için defalarca videoyu izlemek gerekiyor. kaldı ki polise bir linç girişimi söz konusu olay esnasında. tekrar ediyorum bu ölümü kazara oldu şeklinde savunacak değilim bu adaletin işi. her ölüm kötüdür onu söyler susarım bu konuda.
mesele şu,
gezi olaylarında başarılamayan mısır'da başarıldı. buna bağlı olarak asker silah zoruyla, bilinen bütün özgürlük yorumlarına aykırı şekilde, antidemokratik olarak idareyi eline aldı ve üstelik batının da desteğini alarak. mesele burada başlıyor asıl, gezi olaylarında demokrasi, özgürlük destanı yazan insanlar mısır darbesi karşısında birden tavır değişikliğine giderek askere güzelleme yapmaya ve ihvan hareketinin neden iktidardan silah zoruyla indirilmesi gerektiğine dair tezler yazmaya başladılar darbe sonrası. tutarsızlık derinleşiyor. türkiye'de halkın oyları ile seçilmiş iktidarı cebren indiremedikleri için polise ve halka öfkeli olan bu ulusalcı, elitist tayfa yüreğini mısır'da halkın üzerine ölüm kusan askerin cevvaliğiyle soğutur hale geldi. üstelik mısır'daki katliamı kınayan, eleştiren her insana da gezi olayları ile karşılık verir hale geldiler. gezi'deki ölümlere sessiz kalıp, mısır'daki katliama ses vermeyi iki yüzlülük sayarak.
gezi ile mısır olayları arasındaki benzerlik sanılanın aksine adeviye taksim değil, tahrir ve taksimdir. 2. tahrir ile taksim aynı zihniyetin ürünüdür. şayet taksim başarılı olsaydı bugün adeviye'yi dolduran insanlarla aynı ruh haline sahip milyonlarca insanlar kazlı çeşme ya da başka bir meydanı dolduruyor ve muhtemelen üzerlerine hedef gözeterek gerçek mermiler sıkılıyor olacaktı. taksimde başarısız olanlar, tahrir'de başarılı oldu ve şu anda adeviye'de demokratik yollardan seçtikleri iktidarı silahlı insanların elinden almaya çalışan insanların üzerine kan ve ölüm kusuyorlar.
gezi olaylarında her ne kadar orantısız güç kullanılmış olsa da gazi'de gerçekleşen olaylarda hiçbir şekilde can almak kastı ile hareket edilmemiştir. binlerce kişinin katıldığı hem de adeviye'den farklı olarak kolluk güçlerine molotoflarla, sapanlarla, kaldırım taşları ile cevap verilen bir gösteride büyük ihtimalle!!! kazara ölmüş 5 kişi ki bunların arasında bir emniyet müdürü var, olması her ne kadar tasvip edilmese de büyük ve gelişmiş ülkelerde bile olabilen şeylerdir.
gezi olayları ile mısır'da bugün gerçekleştirilen insan kıyımı arasındaki benzerlik sadece ulusalcı olan büyük oranda chp zihniyetine sahip insanların kafasındadır. ve ohh olsun türünden bir sürü amalı söz işitmek istiyorsanız bu insanlara kulak kesilin. bu adamların derdi demokrasi, özgürlük değil. bu adamların derdi erkin kimin elinde olduğudur. onlar için özgürlük erki ele geçirmeye çalışırken istenildiği kadar fütursuzluk ve ahlaksızlık yapabilmek hakkıdır. onlar için özgürlük senin özgürlüğünü elinden alabilecek kadar hukuksuz olabilme halidir. onlar için özgürlük kendinden olmayanı yok edip öldürebilme hakkıdır.
ekşi sözlük de dahil olmak üzere bu adamların sosyal medyalarını göz atın bu imtihandaki çifte standartı, alçaklığı ve ölümleri kutsama halini görün.
(bkz: entry nick uyumu) asit baz dengesini dert eden yazarın hayata etkisinin devamlı nötr olma şeklidir.düzenin içinde boğulup gidecektir elbette bir gün.
karşılaştırılması bile abesle iştigaldir. asıl imtihana gelecek olursak bu imtihanı şakirtler vermiştir. kendi ülkesindeki vatandaşlarının polis gücü tarafından katledilmesine değil de, mısır'da öldürülen araplara daha fazla refleks göstermiştir. şakirt otur sıfır.
bunların derdi; hakkaniyet, adalet, demokrasi, hukuk falan değil ki.
dertleri akp'nin ve islamcı partilerin her türlü yolla, cebren dahi olsa tasfiyesi. böyle bir ideoloji ile konuşarak anlaşılabilir mi?
bu dangalaklar yüzünden çevremdeki bir sürü ak partili olmayan insan da ak parti'ye oy verecek ya zaten, gitti güzelim milli görüş...
bunlardan samimiyet mi bekliyorsunuz? kan ve gözyaşı neredeyse, arkasında onu destekleyen bir amerika ve israil lobisi, onların da suratına bakarak alkış tutan bir ulusalcı cephe vardır.
fatih'te bu zulme karşı toplananlar arasında tek bir kemalist dahi yoktur. çünkü onlar gayet mutlular.
bu ülkeyi sizin zihniyetinize asla bırakmayacağız.
Batının köpeği olmuş sözde antiemperyalist ulusalcıların ateşle imtihanıdır. Bir turnusol kağıdı olarak Mısır Ulusalcıların ne mal olduunu ortaya çıkarmıştır. Biraz önce Gürsel Tekin türkiye darbeye karışmasın kendisini düşünsün avrupalılar gibi kör sessiz ve dilsiz kalsın dedi Habertürk ekranlarında. *
ulusalci cepheye her turlu elestiriyi getirebilirim. (fasist vs.) amerika ve israil ile bir iliskileri oldugunu nasil bir kafa ile soylerim bilmiyorum. yahu adamlar zaten asiri milliyetci, ne alakasi olur israille ? hukumetin israil'e abd'ye cektigi peskesi besikteki cocuk biliyor.
Mısırdaki olaylar üzerinden Türkiye'deki polis dehşetini makul göstermeye çalışan davarların uydurmalarıdır.
kardeş Ben Mısırlı değilim, Mısır ordusuyla uzaktan yakından alakam yok, Mısır Polisinin maaşını ben vermiyorum buna karşın ben Türk vatandaşıyım, AKP'nin kudurttuğu polisin maaşını ben veriyorum ve Türkiye'deki herhangi bir hükümet şiddeti beni öldürüyor, beni yaralıyor beni mağdur bırakıyor Mısır ordusunun polisinin şiddeti değil. Şimdi hal böyleyken Mısır'a ses çıkarmıyorsunuz Türkiye'ye neden ses çıkartıyorsunuz saçmalığı tamamen şerefsizliktir.
Ulan değişik bir şeyleri protesto etmek senin zekana göre değil de, en ufak bir GBT'de bile Polis sana çok mu güzel davranıyor ? Sallıyorum Apartmanının altında unlu gıda ruhsatıyla Kocaman ekmek fabrikası açıp apartmanının bütün kolonlarını çürüten fırını kapattırmaya çalıştığında AKP'nin memurundan, belediyesinden nasıl muamele görüyorsun ?
Hayatında devletle, hükümetlerin dejenere ettiği devlet kurumlarıyla işin olmadıysa, daha klavye başından öteye çıkamadıysan ancak Mısır meselelerini kullanıp Türkiye'deki hukuksuzlukları, işbilmezlikleri, art niyetlilikleri gizlemeye çalışmak normaldir. Gerçek hayata atılınca, apartmanın başına göçmesin diye, yolda yürürken insan gibi muamele gör diye akıllı olursan mücadelede bulunup ülke hakkındaki gerçekleri görürsün. Mısırmış! bana ne lan mısırdan. Arabın her derdine kendi derdimizden fazla üzüleceksek kapatalım ülkeyi oralara taşınalım.
Ulusalcıların ikiyüzlülüğünün delilidir. Sanki başka bir ülkede olunca katliam haklı oluyormuş gibi bana ne mantığına yatmaya kalkmaktadırlar. insanlıkları ölmüş bunların. Zaten müslümanlıkları çoktan ölmüştü.
insan olmalarından kaynaklı tabi oldukları imtihandır.
binevi insanlık imtihanıdır.
dünya üzerinde hangi devlet, hükümet, politikacı, orospu çocuğu, fahişe evladı, şerefini siktiğim kalkıp da hiç bir suç işlememiş sivil vatandaşlarına şiddet uyguluyor, uygulatıyor, taleplerini bastırmak için şiddetin dozunu arttırmaktan başka bir şey yapmıyor, "çoğunluk, azınlığı yesin" mantığı ile sözümona demokrasi yürütoyorsa, ölümlere ve çokça da yaralanmalara sebep oluyorsa ve birileri de çıkıp bunevi orospu çocukluklarını, şerefsizlikleri, pezevenk evlatlıklarını alkışlıyorsa
hepsine kafam girsin. kan benim, kafa benim durumu yani.
hadi şimdi sınav kağıdını götünüze sokturmadan kaybolun da siktirmeyin imtihanınızı.
he ama işin içine bir de türkiye'de yakın geçmişte yaşanan olaylarda profiline "polis logosu" koyup da bugün "mursi" fotoğrafları ile change eden götünün kıllarını sokardım ama sabaha bırakıyorum, sonra sokarız artık...
Ulusalcıların turnusol kağıdı gibi bir durumla karşı karşıya kalmasıdır. insan haklarına saygılarını bu imtihanın sonucunda göreceğiz. Acaba bizi ortadoğu bataklığına sokmayın yavşaklığına mı sığınacaklar yoksa katillere, darbecilere karşı dik bir duruş mu sergileyecekler?