tüpraş'ın blok halde sami ofer'e satılmasına karşı çıkan, -dünyada örneği görülmemiş şekilde- iletişim tekelinin %51'inin yabancı sermayeye satışına karşı çıkan, yarımca limanı'nın peşkeş çekilmesine karşı çıkan, ulusal çıkarları abd ve israil çkarlarından daha üstün tutan, ülkenin 3-30 paraya satılmasına karşı çıkan ve ülkenin abd ve ab ekseninde uydu olmasını gayet rahat hazmeden, beyaz saray'dan icazet alan kişilerin "statükocu" olarak niteleyip, karalamaya çalıştıkları, statükoculuk ile ulusalcılık arasındaki farkı algılayamayan, farkı görme yeteneği bulunmayan bu kişilerin hazmedemediği, ülke çıkarlarını düşünen şerefli azınlıktır.
yabancı sermayeye top yekün savaş ilan eden azınlık değildir. ülke çıkarları için mücadele eden, yabancı sermayenin ülke çıkarları doğrultusunda ülkeye yatırım yapmasnı destekleyen kişilerdir.
vatan millet sakarya edebiyatı yapmayan, eleştiren kişilerin öncelikle, küreselleşme sürecini iyi analiz etmeleri, liberal ekonomik düzenin tepeden inme getirdiği zararları iyi analiz etmeleri ondan sonra ulusalcılığı "zavallı, bok yiyenler, faşist" gibi mesnetsiz hakaretleri kullanmadan eleştirmeleri gerekir. ulusalcılığın temel niteliği ulus devletin korunmasıdır. türkiye'nin üniter yapısı bozulmasın dien kişi, ülke çıkarlarını düşünen kişi ulusalcıdır. yabancı sermayeye "kesinlikle hayır" diyen kişi ulusalcı değildir. ulusalcılık ulus çıkarlarını savunur. ulusalcı olmayanlara sesleniyorum daha doğrusu ulusalcı olmadığını iddia edenlere... çankaya'dan dönen petrol yasasını okusunlar, eğer diyorlarsa ki; "bu ülkemizin yararınadır, bu petrol devlerinin çıkarından ziyade ülkemizin çıkarınadır" bu kişiler çok açık bir dille vatan hainidir. siyaset nedir bilmez, türkiye'nin ekonomik olarak siyasi olarak geçmişini bilmez, türkiye cumhuriyeti tarihinde yürürlülüğe girmiş anayasalar arasındaki temel farklılıkları bilmez, ulus devlet kavramını, küreseleşmeyi, yerelleşmeyi, federalizmi bilmze, çıkar nohut kadar beyniyle ulusalcılık kavramına hakaret eder, dikkatinizi cebrederim, eleştirmez! hakaret eder... yarımca limanı'nın satışı, tüpraş'ın blok halde satışı, türk telekom'un satışı, cargill firması'na yapılanlar... bunları iyice öğrenin, anayasa mahkemesinden dönen yasamsı maddeleri öğrenin, danıştay'ın bozduğu kararları inceleyin, köşkten dönen maddelerin hangi sebeplerle iade edildiğini öğrenin sonra çıkın eleştirin ama adam gibi eleştirin... adam gibi eleştirenleri, somut delil sunaları tenzih ederim... ama üstte bajhsettiğim şeyler hakkında en ufak fikri olmayanlar çıkıp faşistlikle falan eşdeğer tutmasınlar... ulan hepimiz ermeniyiz demek demokrasi, hepimiz türküz demek bölücülük... ne güzel memleket... kafatasçılığı bırakın... ulusalcılık bir kucaklamaktır. ulusalcılıkta kafatasçılık yoktur. ulusalcılıkta tc nüfus cüzdanı taşıyan herkes türk milletinin bir parçasıdır... kan bağı olarak rumdur, kürttür, çerkesdir, ermenidir tc nüfus cüzdanı olan kişi türk milletinin bir ferdidir... ulusalcılık bir ırkçı yaklaşım değildir... ırkçılık ile ulusalcılık arasındaki farkı bilmeyen nohut beyinli mahlukatımsılar çok bu ülkede...
öyle bir söz söyle ki; örnek alsınlar, söz söylemesini bilmiyorsan sus da adam sansınlar. *
herseyden önce ekonomik kurallari iyi bilmek lazimdir. dünya artik eski dünya değildir. enrji kaynaklarinin değismekte olduğu ve araştirmalarinin tam gaz gittiği dönemde hala aman petrol canım petrol diyenler ayvayi yiyiceklerdir. dünyada geçerli olan bir kural vardir. paran varsan bağimsizsindir. paran yoksa işin bitmistir. kahramanlık edebiyati ile en fazla kişi bekçi murtazalik eda eyler. tüketmeden üretim yaparsan, rahatin için harcayacağin parayi elinde tutarsan hatta harçamazsan işin biter. küresel sermayenin girdiği ulkelerde hangi konularda olursa olsun yewrel tekelleri kirmistir. misal olarak fast food isletmeleri ülkemize girdiği vakit ülkemizde ürün standardizyonu yoktu. iş sahalari bakir kalmisti. part time çalisma kavrami ile batili çalisma metodlari ülkemize avdet etmistir. ücretler ölü essek fiyatina adam calistirilmaktadir. ama rekabet olusmustur. yerli üretici bu işletme modellerinden feyz alarak ileri hamle yapmak mecburiyetine girmiştir. kazanan turkiye cumhuriyeti olmustur. hadi onu geçtim. otelcilik sektörünü bir inceliyelem. emekli sandiginin sahib olduğu bir çok otel vardi. tarabya oteli ve benzeri oteller. devlet çiftliği olarak kullanilan verimsiz işletmelerdi bu oteller. alanlarinda rakipsizdiler. ama ne zaman pazara sayili zincir otel firmalari girdi işleri bitti fonksiyonlari bitti. artik devlet eliyle bürokratik ağalik devri bitmistir. ekonimiyi bilmeden, ihtiyaç kanunlarini bilmeden siyaset yapilmaz. yapilirsa da sandiğa gömerler adami. güney amerikada ki poputalist söylemleri turkiye cumhuriyetine uygulamaya calisan adamin şaşarim aklina beynine. ticaret şu kural vardir. '' parasiz olan parali olanin kucagindadir'' ben hala siyasetin temelinin maddiyat olduguna inanmayan kişilerin varliğina inananlarin bu çağda yaşadiğina hayretle görüyorum. vatan sevmek bir nimet değildir. meslek sahibi olup evrensel birikime katkida bulunmak nimettir. avurla zavurla bu işler yürümez. yürüse idi yoksulduk ama mutluyduk teraneleri ile çoktan işimiz bitmişti. dört başi mamur evrende böbürlenen bir mahlukatin kiymet-i harbiyes-i ne olduğunu bilirsiniz. kocaman hiç...
milletin içindeki gerçek bölücüler ve onların, onlara aldanmışlardan oluşan piyonları. dikkatli olunmalı bu maneviyatsız ukalalara karşı... http://www.samanyoluhaber...&hid=40690&sec=10
"biz ve yalnızca biz kendi kendimize yeteriz" diyenler ile bu slogandan rant elde etmeye çalışanların oluşturduğu topluluk.
Dış siyasette risk almazlar, Amerika onlara göre her zaman düşmandır. Onlara göre Avrupa Birliği'ne girilmemelidir. Sağ, sol ya da milli görüş mensubu olabilirler. Sol grup ulusalcılığı samimidir. Diğer görüşler ulusalcılığını belli etmezler.
iki partili seçim sistemlerinde demokratlara karşı yarışması mümkün insanlardır.
milliyetçi işte. ama yok sen solcusun ulusalcıyım de ben sağcıyım milliyetçiliyim diyeyim. sonra ben sana atatürk ilkesi lan milliyetçilik, sen niye şimdi ulusalcılık diye bir şey çıkarttın diyeyim. sen de ki benim kavramımda türk-islam sentezi yok. sonra öyle bi tartışalım uzun boylu. varalım nihai karara.. bir mübadele yapalım sen milliyetçi ol ben ulusalcı. ama yine farklı kelimeler kullanıp farklı saflarda bulunalım olur mu? ne de olsa başkaları bunu istiyor. yerleri değiştik şimdi benim biraz kafam karışabilir. haddimi aşıp sana faşist dersem sen de bana komünist de olur mu? söylesene allasen olur mu? *
türkiyede kelime anlamıyla alakası olmayan demokrasi karşıtı, statükocu, darbe yanlısı, yobaz, asker yalakası dememin başka bir yolu. bir çeşit küfür. tanımadığınız insanlara asla kullanmayın.
eleştiride ölçülerinin kaçtığını düşünüyorum. fakat aynı şekilde eleştirilirken bile doğru dürüst savlar öne sürmekten kaçıp hakaret etmek ulusalcı damarı güçlendirecektir. ideolojilerin dışına çıktığını ilan edip aslında seviyesizleşmek bizzat yeni bir ideolojidir. yeni nesil gericiliğin öne çıkmasıdır ve ulusalcılıkta bundan nasibini almaktadır.
ulusalcılığı yalnızca abd karşıtlığı olarak kabul etmek isteyenler ve milli kelimesini değiştirip ulusal yapmak biraz garip geliyor. ulusal enerji politikası, ulusal ekonomi, ulusal sermaye ve dahası...
ulusalcılığın antiemperyalizm iddiaları ise 20.yüzyılın fırlamıştır. ulus devleti yok etmeye çalışanlara karşı bir tepki olarak doğan ulusalcılık türkiyede yanlış anlaşılarak solun içine yerleştirilip antiemperyalizmin kalesi haline getirildi. halbuki günümüzde artık biliyoruzki antikapitalist olunmadan emperyalizme karşı çıkılamaz. yalnızca geçici bir süre çözüm sağlar fakat uzun vadede çözümsüzlük getirir.
dinci demokratlığın aslında totaliter ve hoşgörüsüz bir ideoloji olduğu günümüzde ulusalcı cephe her şeyi yanlış anlayarak milliyetçilerle olan birliktelikleri(aslında bu birlik refleksel bir birliktelik dolayısıyla aynı kapıya çıkar) ülkeyi gericiliğin en büyük kalesi haline getiriliyor ve ülke gerici bir kaç kampa ayrılıyor. ulusalcılığa getirelecek en büyük eleştiride bence budur. egemen güç olma arzuları. onun dışındakiler laf salatası ve iktidar savaşından öte değil.
herkesi ötekileştiren dar zihniyet. zaten ne çektiyse bu aziz millet bu vatanı ve milleti sadece kendinin düşündüğüne; sadece kendisinin fikir sahibi olduğuna iman etmiş zavallı az beyinlilerden çekiyor. bunların 'en vatansever biziz' demesinin 'geçerliliği' ancak benim 'ben dünyanın en zengin insanıyım' demem kadardır. kendilerinden başka herkesi olumsuz etiketleyen bu 'atgözlüklü' yobaz zihniyete itibar edilmeye...
herkesi ötekileştiren dar zihniyet sahibi bir kısım işbirlikçi mantalitenin, sabah akşam etiketleyip yaftalar taktığı yurtsever fikir akımı temsilcilerini tanımlayan kelime.
hadi hepsinden geçtim de şu fethullahçı ibibiklere iki çift laf etmek istiyorum: "ulen hem abd'nin kucağına çöreklenmişsiniz, hem de utanmadan 'vatan ve millet'ten bahsediyorsunuz. hangi vatan, hangi millet? ılımlı islam projesi ile ehlileştirilmiş, sünepeleştirilmiş, abd kuklasına dönüştürülmüş kişiliksiz bir insan güruhu mudur isteğiniz? büyük ortadoğu projesi kapsamında araplaştırılmış bir anadolu mudur hedefiniz?
emperyalizme ve kültürel yozlaşmaya karşı durmak bu toprakların ekmeğini yemiş, suyunu içmiş her türk gencinin en büyük vazifesidir. yurt sevgisi içgüdüseldir, ki içten gelmelidir. küresel sömürücüler ile onların bacak arasında hayat bulan ruhsuz işbirlikçiler ancak nursuz papazlara itibar ederler, ki yurt ve insan sevgisi nedir haliyle bilemezler.
mhpnin kan kardeşleri. tam bağımsızlık diye yanıp tutuşurlarken amerika'nın elini sıkmaktan geri kalmayanlar. bırakınız avrupa birliğini doğu ile birleşelim diyenler.allah ordumuza zeval vermesin diyenler.
Sosyal demokratların moda terimidir. "ulusal" ve "milli"nin eş anlamlı sözcükler olduğunu bile bile çeşitli ayak oyunlarıyla hem sağa hem sola şirin gözükme kaygısıdır. Belki şeriatçı tehdite karşı duruş sergileyebilirler; fakat bu kararlılık emperyalist saldırılarda kendini göstermeyip bi'l fiil tetiklenmektedir.
(bkz: yola çıkmak)
(bkz: önce sağına sonra soluna sonra tekrar sağına bakmak)
(bkz: yaya kalmak)
