kişinin kendi bilincinde şekillen(diril)miş bir kalıpla sunduğu "ulusalcıların bütün ulusları düşman olarak gördüğü" iddiası ile sabit olmuş , ulusalcılığa karşı çıkanların bir bölümünün ne kadar hastalıklı ve zorlama bir bakış açısına sahip oldukları mevzusu bir yana bırakılırsa, ulusalcılığın ekonomik modeli zaten izmir iktisat kongresi'nde ana hatlarının çizildiği gibi karma ekonomiye dayanır ve bugün için de ingilizlerin işçi partisi'nin "üçüncü yol" olarak savunduğu ekonomik modelle birçok yönden benzer özellikler gösterir. ha burada ingilizlerin kemalist ekonomik sistemden feyz alarak böyle bir yola girdiğini söylemiyorum ama aklın yolu da birdir. zaten ulusalcılığın da derin köklerinde avrupa aydınlanması yatar. konu zaten devrim ihracı ekseninde değil, belirli bir ülke halkının sosyal yapısına en uygun modeli daha önceki tecrübelerden de yararlanarak ve kendi yapısına uydurarak ilke olarak benimsemesi durumudur. biraz araştırma yapılırsa özelikle 3. dünya dediğimiz ülkelerin ulusalcı-kemalist modelden büyük ölçüde ilham aldığı görülebilir.
türkiye'nin yaptığı olaydır. atatürk'ün kurduğu ulusal cumhuriyet ve ulusal toplumcu ideoloji dinamikleri hitler, mussolini, franco, pinochet tarafından birebir alınarak uygulanmaya çalışılmış; mao zedong tarafından marks'ın enternasyonalist düşüncesi ile harmanlanarak yeni bir ideoloji olarak karşımıza çıkmıştır.
daha sonraları bütün ezilmekte olan halklar için umut olmuş ve emperyalizme karşı omuz omuza mücadelenin tek yolunun ulusalcılık olduğu gözler önüne serilmiştir.
dünya üzerinde modern millet tanımını içerisinde barındıran ulusalcılık kavramı atamın zihninden bütün dünyaya yayılmıştır.
kürtlere yaptığımız. apo'dan ve diğer pkk'lı üst düzey yöneticilerin söylemlerinden anladığımız kürt ulusal mücadelesi kemalist devrim modelini örnek almakta kendisine. bunun yanısıra geçmişte de kemalist ulusal kurtuluş mücadelesi emperyalizme karşı azgelişmiş bölgelere de ilham kaynağı olmuş, afrika ve arap sosyalizmine de oldukça ilham vermiş, rıza pehlevi'nin de yönetime el koymasında m. kemal'in hareketi oldukça etkili olmuştur.
tamam, bir şeyi eleştirelim eleştirmesine de, azıcık tarih bilgisine de nail olsak fena olmaz hani.
burada kastedilen gayet de kemalizm'dir, kıvırmaya hacet yok dansözlere taş çıkartırcasına. ulusalcılık denen modern milliyetçilik m. kemal'in ilkeleri esasındaki bir ideolojidir, yemeyelim birbirimizi.
kemalizm belli bir proleterya ve burjuvazinin oluştuğu, dahası bu iki sınıf arasındaki uçurumun katlanarak büyüdüğü günümüz türkiyesi için gerici bir ideolojidir, çünkü bu iki sınıf arasında -eskiden kıl kalınlığındaki bağlarla olan- ortak çıkar tamamiyle yok olmuştur. ancak bugünkü dünya düzeninde sınıfların kesin ve keskin ortaya çıkmadığı bilhassa afrika, ortadoğu ve asya'da sol tandanslı ulusal mücadelelerde m. kemal önderliğindeki ulusal kurtuluş mücadelesi hala önemli bir pratik olarak karşımızda durmaktadır.
insanın aklına "ulusalcığın evrensel bir ekonomi modeli var mıdır? dünya halklarının saadeti için ne öngörmektedir? kendi ulusu dışında bütün ulusları düşman görerek(en başta komşularını...)dünyaya ne vadetmektedir?" şeklinde sorular getiren ihracat. şah rıza pehlevi, mısır ve diğer afrika ülkelerinin kemalizmden bir dönem biraz etkilenmiş olması ulusalcılığın(veya kemalizmin mi demeliyim burda? kavram kargaşası dedikleri... aha) en büyük ihracat başarasıdır. kaynak: die'de çalışan tarihçi bir arkadaşım.
hayali ihracattır.
ulusalcılık kelimesi, türkiye cumhuriyeti'nin en köklü kurumlarından olan türk dil kurumu sözlüğünde bile kendine yer bulamazken nasıl ihraç ediliyor orası da apayrı bir doktora tezi konusu. mümküse tarihçilerle beraber edebiyatçılar da el atsın bu makus konuya. vay ki nasıl vay.