Normal değildir. Kendine kurduğu ve yalnız yaşadığı dünyasına girmek için ulus baker olmak lazım. Sosyoloji, psikoloji, felsefe ve daha nice beyin yakan bilim alanlarında modern dünyanın filozofuydu. Erken yitirdik, sana ait cennetinde mutluluklar diliyorum.
“televizyon olmadığı için pencereden bulut seyretmeye başladım. oradaki yayın çok iyi, haberleri daha güvenilir, gelip geçen bir iki uçak dışında pek reklam almıyorlar, ve asıl önemlisi akşamları gök gürültülü sürpriz programlar var. filmler genellikle kırlangıçların hayatı üzerine ve belki biraz monoton, ancak oldukça realist.”
“terör, yalnızca kendini ifade etmek isteyenlerin buna uygun siyasal bir alan, bir ortam bulamamaktan doğan bir sapma değildir; var olan siyasal alanın ta kendisine yöneltilen bir protestodur." demiş çok güzel insan.
hakkında hiç kimsenin bilmediği efsaneler üretme niyetinde olduğum düşünür. örneğin; dünyanın herhangi bir yerinde bir kişi ola ki votka içer ve bunu yaparken "ne olacak ulan bu memleketin hali" moduna girer o an bir kalın çerçeveli gözlük yerlere düşer imiş. oldu mu? olmadı ama olsa da olur olmasa da.
tanışmış olmayı çok istediğim bir insandı. kalın camlı gözlüklerinin ardından bakarak bana anlatmasını isterdim. votka içip muhabbet etmek isterdim. bir fikir adamının arkasından böyle duygusal zırvalamalar saçma kaçıyor belki ama sanırım kafamla düşünemeyecek bir dönemdeyim yahut herkesin her şeyleşmesine her şeyin herkesleşmesine içerliyorum kim bilir.
ulus baker'i duymamış ve okumamış insanın eksik bir sosyolog olacağını düşünüyorum ekonomi siyaset felsefe sinema -ama özellikle sinema- konularındaki engin bilgisiyle ilgili söz etmeyeceğim dahi.lakin her ölüm erken ölümdür.
ilham verici bir birikime sahipdir. Anlaşılması gereken yazılar yazmışdır. Sinemayla derinden ilgilenenler beyin ekran ı okumalı ve tadını çıkarmalıdır. Aşındırma denemeler i özellikle çerçeve genişletir. Spinoza nın deyimiyle ölüm kötü bir karşılaşmadır ve ulus baker bu karşılaşmayı yaşamışdır. Ancak herşeye rağmen ölümsüzlükler bırakmıştır geriye, insanlarla tanıştıralım diye.
eğer yaşasaydı, sayısalcı olduğuma bakmaz, girmeye çabalardım sosyolojiye sırf ondan ders alabilmek için. Anna Seghers'ın bir kitabı vardı ölüler genç kalır diye. işte Ulus baker de genç kalacak hep.
hüzün geriye kalandır. biraz blues dinleyin benim için.
boşa geçmiş bir ömür. ayn rand'ın dediği gibi zeki insanların dünyadan bir bakıma kaçışı olan satranç kadar hayatla bağı olmayan ancak kapasitesini aşırı zorlamasına rağmen gerçek, ciddi entelektüel dünyada ( ülkemizdeki acınası gülünçlük dışında) yer edinememiş bir adam.
ve: gizemsel izahlar derin sanılır; doğrusu şu ki, yüzeysel bile değildir onlar.(nietzsche)
harika bir hocaydı. odtüye düşmüş bir yıldızdı o. film çözümlemeleri, çevirileri, yazdığı ve kaybettiği onlarca yazısı ile bir fenomendi. elinden düşürmediği sigarasını, öğrencilerine, arkadaşlarına kapısı her zaman açık olan evini özlüyorum. yazılarını okumak için(bkz: http://www.korotonomedya.net)
bir kırmızı koltukta yatarken,
ekranda dziga vertov dönerken
psinoza mavladı birden
şaşkınlık hasıl oldu
bir çapa bir votka bir ılık meltem
kıbrıs'ta dört ceset bir baker'ken
havariler mitler yazarken
uyku bastırıyordu
meneviş'ten gloryaya sokakta bir votka
kadıköy evinde jacques brel çalmakta
temmuz oldu yaz bitti
hoca kalk haydi
tayfa marquiz yolunda
her şey herkesleşiyordu
herkes her şeyleşiyordu
tarih durmadan yazılıyordu
ve dediler ki: ulus baker
gördüğüne inanma gördüğüne inanma sen
gördüğüne inanma gördüğüne inanma sen
gördüğüne inanma gördüğüne inanma sen
gördüğüne inanma gördüğüne inanma sen
Sabah kahvaltısını Vodka veya Bira ile yapan bir insan. Öğrencilerinden duyduğuma göre "adamakıllı" denebilecek bütün kitapları okumuş birisi. insanlara karşı asla art niyet taşımayan fakat "canım, cicim" de demeyen bir insan.
Saygıyla anıyorum kendisini...
yok ulus' un saçıydı yok kemer yerine taktığı ipiydi geyiğinden sıkılmışlar birikimciler, ayarlarını vermişler.
ama hakkaten enteresan bir tipmişti.
safi intellect imiş.
aha bu da bonusu; http://www.youtube.com/re...s?search_query=ulus+baker
kendini; türkiye'ye gelmiş gelecek en entelektüel kişisiyim diyerek tanıtan, mütevazilikten kimi zaman sıkılan ve bir çok yazara ilham veren ademoğlu.
huzur içinde mi yatıyordur yoksa gittiği yerde baruch spinoza ve aristoteles ile daşşak mı geçiyordur bilemem. aslında biliyorum geçiyordur.