birikimdeki yazılarına rastladığım ve bugün itibariyle karaciğer yetmezliğine yenik düştüğünü öğrendiğim, beni derinden sarsmış modern çağ filozofu..türkiyede bilgi birikimi ciddi anlamda aşmış olan sayılı insanlardan bir tanesiydi kendisi kuşkusuz, tüm bildiklerini de yanına alarak gitmesi büyük kayıp..artık yapılabilinecek tek şey eski yazılarını bulup okumak olacaktır sanırsam..
14 Temmuz 1960 Kıbrıs doğumlu.
babası Kıbrıs'ın ilk psikiyatrlarından,
Annesi Kıbrıs'ın tanınmış şairlerindendir.
Ulus Baker; Birikim, Toplum ve Bilim dergisi yazar ve editörlerindendir.
Görsel sanatlar, sosyoloji, felsefe vb. alanlarda yayınlanmış
birçok çalışması bulunmaktadır. ODTÜ, Özgür Üniversite,
Bilgi ve Ankara Üniversitesi'nde dersler verdi.*
12 temmuz gününün ilk saatlerinde, hayata erkenden veda etmiştir.
sevenleri için dayanmak zor olsa gerek ki sayanlar için bile oldukça zor...
ulus baker'in 47.doğum günü olması gereken bugün,
iki gün önceki vefatının entrysini girmek çok acı.
sözlüğümüzde hiç ilgi gösterilmemesi de bir o kadar...
kimine göre çatlak profesör, kimine göre garip adam, ama bana göre dev bir beyin ve yürek.
ben daha gidip, dersine girip bilgilerini çalacakdım.
hakikaten yıkıldım.
iki gündür anlayamadığım ölüm, sürekli aklıma gelen " neden kendine bakmadı" cümlesi. varoluşu, paraya, şan ve şöhrete takılmazken, kendisi gibi bir avuç insan kalmışken terk etti, gitti.
seni dinlemeyi ve yakından tanımayı geciktirdiğim için kızgınım kendime, mütevaziliğini sadece duymak, fakat yakından tanık olmamam adına da büyük kayıplardayım.
eminim oturup iki çift laf ettiğin insanlara, gidişinle bile çok şey bırakmışsındır.
kendini; türkiye'ye gelmiş gelecek en entelektüel kişisiyim diyerek tanıtan, mütevazilikten kimi zaman sıkılan ve bir çok yazara ilham veren ademoğlu.
huzur içinde mi yatıyordur yoksa gittiği yerde baruch spinoza ve aristoteles ile daşşak mı geçiyordur bilemem. aslında biliyorum geçiyordur.
yok ulus' un saçıydı yok kemer yerine taktığı ipiydi geyiğinden sıkılmışlar birikimciler, ayarlarını vermişler.
ama hakkaten enteresan bir tipmişti.
safi intellect imiş.
aha bu da bonusu; http://www.youtube.com/re...s?search_query=ulus+baker
Sabah kahvaltısını Vodka veya Bira ile yapan bir insan. Öğrencilerinden duyduğuma göre "adamakıllı" denebilecek bütün kitapları okumuş birisi. insanlara karşı asla art niyet taşımayan fakat "canım, cicim" de demeyen bir insan.
Saygıyla anıyorum kendisini...
bir kırmızı koltukta yatarken,
ekranda dziga vertov dönerken
psinoza mavladı birden
şaşkınlık hasıl oldu
bir çapa bir votka bir ılık meltem
kıbrıs'ta dört ceset bir baker'ken
havariler mitler yazarken
uyku bastırıyordu
meneviş'ten gloryaya sokakta bir votka
kadıköy evinde jacques brel çalmakta
temmuz oldu yaz bitti
hoca kalk haydi
tayfa marquiz yolunda
her şey herkesleşiyordu
herkes her şeyleşiyordu
tarih durmadan yazılıyordu
ve dediler ki: ulus baker
gördüğüne inanma gördüğüne inanma sen
gördüğüne inanma gördüğüne inanma sen
gördüğüne inanma gördüğüne inanma sen
gördüğüne inanma gördüğüne inanma sen
harika bir hocaydı. odtüye düşmüş bir yıldızdı o. film çözümlemeleri, çevirileri, yazdığı ve kaybettiği onlarca yazısı ile bir fenomendi. elinden düşürmediği sigarasını, öğrencilerine, arkadaşlarına kapısı her zaman açık olan evini özlüyorum. yazılarını okumak için(bkz: http://www.korotonomedya.net)
boşa geçmiş bir ömür. ayn rand'ın dediği gibi zeki insanların dünyadan bir bakıma kaçışı olan satranç kadar hayatla bağı olmayan ancak kapasitesini aşırı zorlamasına rağmen gerçek, ciddi entelektüel dünyada ( ülkemizdeki acınası gülünçlük dışında) yer edinememiş bir adam.
ve: gizemsel izahlar derin sanılır; doğrusu şu ki, yüzeysel bile değildir onlar.(nietzsche)
eğer yaşasaydı, sayısalcı olduğuma bakmaz, girmeye çabalardım sosyolojiye sırf ondan ders alabilmek için. Anna Seghers'ın bir kitabı vardı ölüler genç kalır diye. işte Ulus baker de genç kalacak hep.
hüzün geriye kalandır. biraz blues dinleyin benim için.
ilham verici bir birikime sahipdir. Anlaşılması gereken yazılar yazmışdır. Sinemayla derinden ilgilenenler beyin ekran ı okumalı ve tadını çıkarmalıdır. Aşındırma denemeler i özellikle çerçeve genişletir. Spinoza nın deyimiyle ölüm kötü bir karşılaşmadır ve ulus baker bu karşılaşmayı yaşamışdır. Ancak herşeye rağmen ölümsüzlükler bırakmıştır geriye, insanlarla tanıştıralım diye.
ulus baker'i duymamış ve okumamış insanın eksik bir sosyolog olacağını düşünüyorum ekonomi siyaset felsefe sinema -ama özellikle sinema- konularındaki engin bilgisiyle ilgili söz etmeyeceğim dahi.lakin her ölüm erken ölümdür.