kadrolu atamalarda çokta ümit bağlanmaması gereken hastane, 35 alım olacak , bunun 20 si hastane içindeki 4b li grup olduğu düşünülürse şansınız biraz düşük dostlarım.
geleneksel olarak hazırlanan uludağ üniversitesi hastanesi'ni yok etme girişimi yine hoş görüntülere sahne olmuştur.
zamanında uludağ üniversitesi uyarılmıştır. yangın söndürme sistemlerinin yetersiz olduğu mühendislik fakültesi hocaları tarafından gerekli raporlarla açıklanmıştır. nedense inatla söz dinlemeyerek 2. defa yanmıştır. illa ki birilerinin ölmesi gerekiyor değil mi?
hemen hemen her sene yangın çıkan hastanedir. artık lanetli olduğunu düşünüyorum. neyse ki yine hastane zamanında tahliye edilmiş ve korkulan olmamıştır.
çocukluğumun bir kısmının geçtiği ve daha önce daha büyük bir hastane görmediğim için hayran olduğum ama daha sonra bende hoş anılar bırakmayan hastane. KBB polikliniğinde bir sekreter vardı hala durur mu bilmem. zira çocuk aklımı başımdan alan ilk kadındır. ismi de mehtap mıydı neydi? uludag üniversitesi hastanesi bende KBB dir. başka yerini bilmem.
türkiyenin en iyi nöroşirürji kliniğine (beyin cerrahi) ev sahipliği yapar.aynı zamanda bu klinik avrupa birliği'nin tarafından örnek klinik seçilmiştir.
60 milyon dolar borcu olan ve bir amerikan kuruluşu tarafından (jci değil) ortadoğunun en iyi hastanesi seçilen ve başka bir kaynaktan aldığım habere göre türkiyenin ikinci kaliteli kamu hastenesidir(birincisi gata). bu hastaneye istanbuldaki üniversite hastanelerinden bile hasta sevk edildiğini çok gördüm.
gittiğinizde sekreterlerden şu gibi sözler duymanız gayet normaldir:
-doktorumuzun özel hastası olmak ister misiniz?
şimdi bu sözü işiten insan ne yapabilir ki? ne demek bu, ne anlama geliyor? burası özel bir hastane mi yoksa kamu kurumu mu? doktorların özel hastası olunca daha mı çok ilgileniyorlar, daha mı kolay şifa buluyor insanlar?
Yukarıda yazılan sorunlar spesifik olarak Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nin sorunu yada suçu değildir. ilaç bulunamaması, aylar sonrasına gün verilmesi vs.AKP iktidarının uyguladığı sağlık politikalarının bir sonucudur. Uludağ Üniversitesi Tıp fakültesi hastanesi JCI akreditasyonunu tamamlayan Türkiyede'ki 2. hastanedir.(1. Hacettepe) Aldığı yüksek puanla dünya standartlarında bir hastane olduğunu belgelemiştir. Araştırma görevlisinden profesörüne oldukça başarılı bir kadroya sahiptir. Ayrıca Eğitim hastanesi olma görevini de layığıyla yerine getirmektedir.
tam bir faciadır,gidersin dönemezsin, aylar sonrasına gün verirler bir de.sabahları hastahaneye gidenlerin sayısı öğrencileri geçmektedir.hele bir de okula yakın bir yerde oturuyorsanız artık şoförle muhabbet edilerek ve de ön cama yapışık bir vaziyette okula gidilecek demektir.
akredite olmuş bir hastane ama faydası ne bilinmez. personeli de asistanıda hastası da memnun değildir zira bu durumdan. ne yazıkki bu akreditasyon işlerine o kadar çok para harcanmıştır ki artık hastane ücra bir şehrin ücra bir köyünün sağlık ocağına dönmüştür. acilinde çoğu ilaç yoktur, elinizi yıkamak istediğinizde hiçbir yerde sabun bulamazsınız, hastaya müdahale etmek için önce kendi cebinizde taşıdığınız eldivenleri giymek zorundasınızdır çünkü personelin sağlığı önemli değildir hastanenin hiçbir yerinde lateks eldiven yoktur kendiniz temin etmek zorundasınızdır, onca çalışmaya rağmen yemeğinizi kendiniz alıp karnınızı nasıl doyuracağınız düşünmelisiniz. Allah hasta olarak düşürmesin.
sağlam girebilen bir bireyin hasta çıkması olayı gerçekten de muhtemel olan hastane. çünkü, eğer bir yakınınız ağır bir ameliyat geçirecek olsa bile, tıp fakültesi'ne götürüp de, profesörlerin eline teslim etmeden önce iki kere düşünülesi de fakülte hastanesidir aynı zamanda. çünkü, hemen hemen hiçbir profesör kalkıp da, kendisi yapmaz ameliyatı. yanındaki asistan ordusuna, - ki ameliyatı yapan da genelde, bölümle alakalı olan baş asistandır - vermiş olduğu direktiflerle ameliyatı yönlendirerek sonlandırma yoluna gider.
bir de, tecrübelerimden bildiğim kadarıyla, yoğun bakımda yatan ve de 2-3 gün içinde ölmesi muhtemel hastalar için bile, ikinci bir ameliyat vak'asına soyunabilirler..
neden mi?
sonuçta bir tıp fakültesi hastanesinde kalıyorsunuz, ya da hastanıza refakatçısınız. hastanız, ölümüne yakınken, neden içi açılıp bakılmasın, neden hastanız tıp bilimine fayda sağlamasın ki? eğer, genellemelerden uzak birkaç profesörü olsa bile, böyle bir sürü profesörün olduğu da yadsınamaz bir gerçektir.
Bursa'daki en büyük binaya sahip hastane. 30.000 nüfuslu bi ilçenin tükettiği elektiriği tek başına tüketir. 11 bloktan oluşmuştur. Yaklaşık olarak 4.000 kişi çalışmaktadır, bunların 900 tanesi doktordur. Günlük 20.000 kişinin girip çıktığı bi yerdir. Hiç bir zaman randevusuz muayene yapılmamaktadır. Bazı bölümlerde 3 ay sonraya randevu verilirken, MR ve Tomografide bu 5 ayı bulabilmektedir(Tabi o vakte kadar ölmezseniz).
üniversitenin gelirlerinde önemli bir paya sahip fakat o oranda da paranın aktıgı fakültedir. çok büyük olmasından dolayı insanın içinde kayboldugu. kazara hasta oldugunuzda gitmemeniz gereken saglık kurumu. her gün ayrı bir skandal haberi duyabilirsiniz insan bu hastaneye saglam girer hasta cıkar.