uludağ üniversitesinde iktisadi ve idari bilimler fakültesinde okuyan öğrencilerdir. üniversite okumanın hakkını veren az bi kitlenin yanında, bir çok boş öğrenciye sahiptir.
az önce iibf kırtasiylerinden birinde şahit olduğum, kırtasiye sahibi ve sarışın bi kızın aralarında geçen diyaloğu aynen aktarıyorum.
sarışın kız: iyi günlar, mikro iktisat kitabı alıcam
çalışan: tabi, hangi yazar?
sk: bilmiyorum işte bizim okulda okutulan kitap. mavili yeşilli
ç: (zeynel dinler'in meşhur mikro ekonomi kitabını çıkardı) budur o zaman. 35 lira.
sk: ya hayır bu değil. mikro iktisat dersinde okutuyolar bize istediğim kitabı.
ç: (başka bir mikro ekonomi kitabı çıkardı) ya bu ya da bu okutuluyor burda.
sk: ya öff siz salak mısınız? mikro iktisat diyorum size, siz mikro ekonomi kitabı çıkarıyosunuz! üniversitede kırtasiye açmışsınız okuma yazmanız bile yok!
evet. uludağ üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesinde ekonomi ve iktisadın ne olduğundan habersiz, derslere gelmeyen, araştırmayan, kitap okumayan, cahil, okuduğu bölümün ne olduğuna dair en ufak fikri olmayan; üniversiteyi en az 4 yıllık bir dinlenme, eğlence ve salt sosyalleşme kurumu olarak algılayan yığınla öğrenci mevcut.
sana kitap oku, araştır falan da demiyorum. sadece okuduğun bölümün ne olduğunu, ne işe yaradığını ve ana bilim dallarının belli başlı terimlerini ezberle. seninle aynı üniversitede ve aynı bölümde okumaktan utanıyorum.
topluluklarda sosyal görünmek için her rezilligi yaparlar. medikoda masada oturarak ilerde çok güzel işler bulabileceklerini zannederler. dersin ortasında pat diye dersten çıkmayı veya gec gelmeyi üniversite hayatının ta kendisi zannederler.
4 yılım içlerinde olmama rağmen onlardan nefret ederek geçti.
dandik seminerlerden aldıkları gerizekalı katılım belgeleriyle is bulunamayacagini er geç anladılar. çoğu topluluk ayağına okulunu uzattı.
Belki öğrencisi rezil değil ama okula girince ne oldum delisi olanlar iğrençlesti. Uzak kaldım misler gibi kendimden ödün vermeden bitirdim okulumu. mezuniyet belgesinı almaya gittiğimde kurtulduğum için bir kere daha şükrettim.
geçen sene mezunu olduğum ama benim de bir türlü sevemediğim fakültemin gereksiz öğrencileridir. ilk senenin sonunda yanlış giden bir şeylerin olduğunu anlamıştım zati ama yapılacak pek bir şey yoktu. tekrardan üniversite sınavlarına hazırlanmak yemedi, hem de istediğim yer olmasa da istediğim bölüme gidiyordum. daha ne olsundu?
ancak ikinci seneye geçince ortam ve insanlar sıkmaya başladı. zaten okuldan görüştüğüm doğru düzgün adam yoktu. lise arkadaşlarımla görüşmeye devam ediyordum. hoş pişman da olmayacaktım hiçbir zaman bunun için. neyse... diyeceğim o ki öğretmenlerinin ve okulun genel eğitiminin türkiye ortalamasının üzerinde olmasına aldanmayın. öğrencileri tam tersi lakayıt, cahil ve gereksizdir. hele nispeten iyi olan kamu ve uluslar öğrencisi değilseniz allah hakaten gayret kuvvet versin. ben belki de iibfnin en okunulası bölümünden mezun olmama rağmen sevemediysem, diğerleri ne yapsın.
halen okuyan arkadaşlara da tavsiyem şudur ki asla okuldaki grup, topluluk ve arkadaşlık ilişkilerini dikkate almasınlar. şu okuldan bir an evvel kurtulmaya baksınlar. hatta çok samimi olmadığınız kişilere selam bile vermeyin. bakın bu kadar açık ve net konuşuyorum. emin olun hiçbir kaybınız olmaz.
mezuniyet belgemi aldığım günü hatırlıyorum da nerdeyse üzüntüden değil sevinçten ağlayacaktım. halbuki böyle mi olması gerekiyordu? 4 sene çok daha mutlu, derin ve ileriye dönük iyi arkadaşlık ilişkilerinin olduğu, sınavlara motivasyonun tavan yaptığı bir şekilde girildiği, güzel anılarla noktalandığı bir şekilde bitebilirdi. ama bunlar olmadı. diğer iibflerdeki kalite nasıldır bilmiyorum ama uludağ iibf öğrencilerinin lakayıtlığı, seviyesizliği ve kalitesizliğiyle illallah dedirtti. o günleri hatırlamak bile istemiyorum. hatta şimdiki aklım olsa değil türkiyede başka bir iibfde okumak, direk yurt dışında hesaplı ve düzgün bir okulda okumayı tercih ederdim.
edit: yukarıda yazılan kızı tanımıyorum ancak tanımak da gerekmiyor çünkü bunlardan onlarca hatta yüzlerce var.