iki tane binadan olusan ozellikle pembe renkli ilk binasinin,yari acik cezaevini andirdigi,hocalarinin bir cogunun kendisine hayrinin olmamasiyla beraber yine de degerli hocalarda barindiran,dekanlığın bulunduğu,yeni binadaki,kıl sekreteri,''msn'e gireyim de harbi harbi araştırma yapmak için gelen öğrencilerin kafama bir şeyler patlatmasına sebebiyet vereyim''diye kaşınan öğrencileri ve bu nedenle hiç boşalmayan güya sözde bilgisayar laboratuvarıyla,kendine hayrı olmadığı gibi,dayı-amca hatta amele muhabbetine girebileceğiniz öğrenci işleriyle,insanın sinirini bozan fakulte(m)..
a ve b bloktan oluşmak üzere iki ayrı binaya sahip olan, nitelikli öğretmen yetiştirdiğini iddia eden ilim irfan yuvası..çoğunluğu kızlar (özellikle bursalı) oluşturur..pembe binanın arkasında kalan beyaz binada ise yabancı dil bölümleri vardır ki insanın bu soğuk binaya yaklaşırken bile ayakları geri geri gider..pembe binanın aksine burada kışın kaloriferler yanmaz, hele ikinci öğretimlerin saatinde binada in cin top oynar..çok sıkıcıdır çok..ama nedense çoğunluk dersten kaçmaz..bunu dört senedir anlayabilmiş değilimdir..(sorun bendedir heralde, olsundur..) binanın tek manzarası ise mimoza denilen cafeden bozma krocan yuvasıdır..bu bina şanssızdır o kadar.
her iki binası da birbirinden soğuk, sıkıcı ve itici olan, ders aralarında mediko yolları zor geldiğinden mimoza ya mahkum bırakan, eğitim adına, diğer üniversitelerle karşılaştırıldığında pek bir şey vermeyen fakültedir.**
gri binadaki yangın ihbar butonlarının göstermelik olduğu fakülte.
vakti zamanında elektrik tesisatını çizen denyo, yangın ihbar sistemini koymamış, akreditasyon olayına girilince tesisatı yeniden düzenlemek zahmetli ve masraflı olduğu için insanları aldatma yoluna başvurulmuş.
kaynak: rektöre yangın ihbar butonları tesisata bağlı değildir diye dilekçe yazmaktan illahllah demiş eski sivil savunma amiri.
beş para etmeyen bir uygulamaya sahip fakülte. anasını bellediler artık otomasyonun. ne lan bu? sürekli sınıf değiştir yalama yaptınız lan!!! tövbe tövbe ya!!!
lise düzeyinde eğitim veren, 4 yılınızı göz göre göre boşa harcatan, böyle olduğunu bilseydim gelmezdim diye defalarca iç çektiren ve ahlar alan, otomasyon denilen saçma sapan uygulamasıyla sizi maymun gibi o sınıftan o sınıfa atan, hangi zihniyete ve mantığa dayanılarak bu uygulamaların yapıldığı sorusuna cevap arayan binlerce öğrencinin okuduğu fakültedir. asla tavsiye edilmiyordur, yazıklar olsundur...
türkiye'de ki yüzlerce eğitim fakültesinden birisidir. ve burada okuyan genç ise binlerce ya da milyonlarca öğretmen adayından birisidir. türkiye'de ki öğretmen açığı göz önüne alınırsa bir bu kadar daha eğitim fakültesi ve öğretmen adayı gereklidir.
not: eğitim sistemini geliştirmek adına daha çok üniversite açan başka bir ülke? bilemedim var mı?
sosyal bilgiler öğretmenliğini tek başıma okuyacağıma inanmaya başladığım bölümdür. internet ortamında kendi bölümümde okuyan kimseyi bulamadığım yerdir.
lise giriş sınavına hazırlanırken türkçe öğretmenimiz aynı zamanda rehber öğretmenimiz kazanmak istediğiniz lisenin adını kocaman bir kağıda yazın. odanızda her gün görebileceğiniz bir yere asın dedi. yazdım. astım. ama kazanmak istediğim liseyi 3 puandan kaybettim. evet 3 puandan. lise ikiye geçtiğimde yabancı dil seçtim. okulumuzda 90 kişi vardı. ve sadece ben ve bir arkadaşım yabancı dil seçmiştik. haliyle 2 kişiye sınıf açmadılar. ve bizi kazanmak isteyipte kazanamadığım liseye misafir öğrenci olarak gönderdiler. 3 sene orda okudum. yani kaderde varsa bir şekilde oluyor.
aynı şeyi öss ye hazırlanırken de yaptım. kocaman, beyaz bir fon kağıdına "uludağ üniversitesi ingilizce öğretmenliğini kazanacağım" yazdım. sınava daha bir sene var. sonra annem geldi odama "zeytin, ben senin o kadar uzağa gitmeni istemiyorum. onu samsun'la değiştir" dedi. "peki anne. seni mi kıracağım" dedim. aynı kağıdın arkasına "19 mayıs üniversitesini kazanacağım" yazdım. astım. ama arkadan uludağ kabak gibi görünüyor.
ama yinede uludağ'da okumak, bursa'da yaşamak en büyük hayalim olmuştu. uludağ'la yatıp uludağ'la kalkıyordum. lisedeyken 4 arkadaştık. dördümüzde uludağ da okumak istiyorduk. aynı evde yaşamak felan. hayaller...
neyse sınava girdik. tercih yaptık. dershanedeki rehber öğretmenim "çanakkale garanti ama uludağ zor zeytin." diyordu.
tercihlerin açıklandığı gün sabah 10 gibi annemle hemen internet kafeye gittik. evde internet yoktu. baktık internet kafe kapalı. yanındaki muhtarlığa girdik. "sınav sonucuna bakabilir miyiz" dedik. "tabi" dedi kız. t.c mi verdim. kız bakıyor. "ee nereyi kazanmışım" dedim. "eğitim fakültesi" diyor "yani neresi" dedim. "ingilizce öğretmenliği" diyor. 'kızım gerilim vermesene nereyi kazandım onu söyle' baktım kızın söyleyeceği yok. gittim ben baktım bilgisayara. 'hasss.. uludağ'ı kazanmışım.' şaşkınlıktan ne yaptığımı hatırlamıyorum. ama yüzümde kocaman bir sırıtış vardı. "anne duydun mu uludağ'ı kazanmışım" annem ne dese beğenirsiniz. "anlamıştım zaten o fon kağıdına samsun'u isteksizce yazdığını" ama sevincimi bölmeyip o da bana eşlik etti.
sonra babamın çalıştığı binaya gittik hemen. o sıra bizim evin yakınlarında çalışıyordu. "baba uludağ'ı kazanmışım" dedim. bir yandan sırıtıyorum. babam sevinçten mi şaşkınlıktan mı ne. "iyi, olabilir. güzel" dedi. "baba ne diyorsun. uludağ diyorum." dedim. "iyi" dedi. "peki" dedim bende. gittik. binanın yanından uzaklaşırken binanın içinden bir çığlık sesi geldi. "bizim zeytin uludağ'ı kazanmış. millet duydunuz mu" diye bağırdı babam. annemle bizde bastık kahkahayı.o an niye öyle davrandığını anlamadım.
diğer 3 arkadaşım mı nereyi kazandı? ikisi uludağ, diğeri samsun. samsun'a giden de uludağ a gelebiliyordu ama aile işte. iyi ki tercihlerimde ailem bana böyle bir şey yapmadı.
her neyse sonuç olarak istediğim bir üniversitede istediğim bir bölümü okuyorum.
çoğunlukla saçma sapan hocaları olan (nadiren iyileri de var), hocalarının birçoğunun ticari amaçla çalıştıkları ve yaz okulunu bu amaç doğrultusunda en iyi şekilde değerlendirdikleri, geleceğin öğretmenlerini yetiştirecek düzeyde eğitimin verilmediği, ilk depremde yıkılma ihtimali yüksek olan 2 binadan oluşan ve binalardan birinde tuvalet kokusu her daim olan; eski püskü sınıfların, sıraların, bilgisayarların vs. bulunduğu, bursa gibi harika bir şehre hiç mi hiç yakışmayan saçma sapan bir eğitim fakültesidir.
pembe bina en eski binalardan olduğu için bu yaz değişime başlanılmış güzel bir bina ortaya çıkarsınlar lütfen diye dua ettiğim canım üniversitemin canım fakültesidir. mühendislikle karşı karşıyadır hocaların kızlarla dalga geçmesine sebep olur bu durum. karşıda endüstri mühendisleri var camlardan ayrılmayın kestiğinizi bana söyleyin hemen ayarlayalım diye her sene esprisi döner. ve eklerler tekstil ve elektrik-elektroniklere aman yüz vermeyin.