modların zamanında ve yerinde müdahale yapma konusunda çektiği sıkıntı. ne demiş atalar? bir musibet bin nasihatten iyidir. gerekirse çaylak yapınız, gerekirse siliniz azizim. rant rant rant nereye kadar?
tabiatta hiçbir nesne, durum, hal, saf değildir. zıddını taşır, kantite farklılığı gösterir.
ocağa koyduğun çaydanlık suyu, insana çeşme suyu haliyle görünür. ama artık çeşmeden doldurduğun su ile, ocağın üstüne kaynaması için bıraktığın su aynı değildir.
ocakta kalma süresi uzadıkça (kantite-nicelik farklılaşması; ısının yoğunlaşması bağlamı) su gizliden değişime uğrar. çaydanlığınızda hafif buharlar çıktığını fark edersiniz. ama sabır. iyice kaynayınca buharlaşma süreci kendini hissettirir. artık suyunuz an be an, ateşin, ısının devamı müddetince buharlaşır, niteliksel değişim egemendir.
bir de şu var, çay suyunuz iyice kaynamadan demliğe boşaltırsanız, zamanlama hatası yapmış olursunuz. sosyal hayatta sık rastlanır, erken müdahale.
sözlüğümüze dönelim.
yıllardır hizmet veriyor. emeğe saygı duyarım. yazıyoruz paylaşıyoruz, imkan tanıyan platform. yazarken, okurken yazılanları, hem öğreniyor hem öğrenmeye vesile oluyoruz.
rastlıyorum bende. başlık harikadır, entryler amaç dışı, bazı başlıklar şaşırtıcı.
hayat böyle zaten.
otobüs durağında, otobüste evet her yerde, alanda, branşta itiş kakış olur.
şayet olumsuzluk, fenalık başat olmuşsa eğer, kriterlerinle hiç uyuşmaz hale gelmişse ab'ye de girmeyiz, dahilsek bile ankara'ya döneriz.
şu lafa uyuz olmuyor değilim ama bazen cuk oturuyor, uludağda bardaklara dolu tarafından bakıyorum.
her ortamda asalaklığı görev edinmiş, insanlar topluluğunun yaşadığı bir ülke burası.. adam gibi bir tv programının reytingi düşüktür genelde, nerde kavga gürültü seviyesizlik var reyting tavan yapar. yaşanmamış sayfalarından kaynaklı, katmerli egoya sahip insanlardan kurulu bir düzen içinde yaşıyoruz. eğer görmüş geçirilmiş olsa, bu kadar abuk sabuk hayaller yoruma açılıp yanıt beklenmez. uludağ sözlükte maalesef bu kadersizliğin bir parçası olmuştur. bu ülke ve insanının huyu bu..kalitesizliğini heryere taşır. kendinide bir an için sorgulamaz. ben ne yapıyorum demez. hatta sorgularsa onuru kırılır. kendisini karşısındakinin yerine koymak gibi bir alışkanlık asla yoktur. kendi psikozu içinde olayları tahlil eder ve en acısıda kafasından geçen mutlak doğrudur. dış etkenlerin fikirlerine kapalı çok bilen beyinler, heryerde karşılaşılan bu kalitesizliğin neticesidir.
ekşicilerin kendileri bir halt sanıp ona buna, filmlere vs. Bok atıp kaos ortamı yaratması, türk diyene faşist damgası vurulması, şakirtlerin atatürk' ü eleştiricez diye ileri gitmeleri ( laikçi başlıklarından bellidir. ) , ateistlerin saygısızlıkta ileri gitmeleri, kürdistan içeren başlıklar kaliteyi düşürür.
zall ın maddi geliri sözlük kalitesinden önde tutarak sözlüğü troll yatağına çevirmesi.
bu paracı zall'ın bir saat sözlüğe vodafone reklamı alarak sözlüğe ulaşılamadığı günleri hatırlarız. evet 1 saat sözlüğe girilemedi, girildi de giren sadece vodafone reklamı izleyebildi. işte böyle aç bir adamın sözlüğündeyiz.
sürekli birşeyler yazmalıyım, yazarım lan ben! anlayışı olabilir. adamın her zaman algı ve yorumlama değerleri aynı olmaz. baktın birşeyler çıkmayacak, zorlamamak lazım. küfür etmek ağzına yakışana güzeldir. mahalle jargonunu bileceksin, kahvelerde, tribünlerde vakit geçireceksin, yüzlerce mizah dergisi okuyacaksın ki belli bir altyapı oluşsun beyninde. hani hamburger çocuğu olup, şuraya küfürlü bir entry gireyim, millet de gülsün amk. diye yapılan yorumlar o kadar belli oluyor ki, okuyanları sözlük'ten soğutmak dışında hiçbir işe yaramıyorlar.