okuyucunun havası yazardan daha fazladır esasen ama bir keresinde minibüste bir olaya şahit oldum.
x:havalı erkek
y:havalı erkeği dinleyen kız
z:ben
x: sen sözlükleri takip ediyormusun?
y: evet ederim hatta ordan ödev yaptığım bile oluyor hocalar tavsiye etmişti sözlükleri.
x: hmm hangilerini takip ediyorsun?
y: ya genelde ekşi sözlükle uludağa takılıyorum ekşi sözlükte duayen çok ama uludağda da az deil.
x: öledir bende uludağ sözlükte yazarım. cok zor yazar olmak biliyormusun moderatore kendimi beğendirene kadar canım çıktı ama mükemmel bir ortam var ya çok güzel böyle bazen zirveler felan oluyor işte gidip muhabbet felan ediyoruz güzel yani.
z: gerizekalı lan bu (içimden)
y: evet biliyorum bende yazarım.
x: valaamıı nickin ne ya belki okumuşumdur seni.
z: bırak şimdi sıçtın sıvıyorsun gerizekalı zuhahahaha(içimden)
y: neyse geldik söylede inelim..
- bende uludağ da yazıyorum işte
+ seni kemalist yobaz şakirt halasının kılı vajinası en büyük benim takım diğerleri şikeci siktik öldücü seni.
- yuh nasıl özet lan o öyle.
muhtaç olunmaması gereken havadır. ne olursa olsun insan beğenilmek için değil muhtaç olduğu için yazması, kendini ifade etmesi gerekir. balzac ın dediği gibi "yazmazsam ölürüm", ya da sait faik in ağzından "yazmazsam deli olacaktım".
öyle bir hava yoktur. zira başımdan geçen bir olayı anlatayım, anlayın.
okul kantininde dersten sonra toplanıp oturuyorduk kalabalık bir şekilde. telefonu çıkarıp sözlüğe girdim. arkadaşlardan birisi "n'apıyon la öyle elinde telefonla" diye seslendi. kafayı telefondan kaldırdım ve "hiç, sözlüğe girdim. başlıklara bakıyorum yazacak bir şeyler bulur muyum diye." dedim. hani sözlük diyince masadakilerin dikkati bana kayar filan sandım. ama, soruyu soran da dahil kimse siklemedi. açıkçası havamı aldım. ondan sonra da makara konusu oldum. her oturduğumda telefon uzatıyorlar "al lan, sözlüğe gir" diye.