Deli gibi uykum da olsa, beynim göz kapaklarıma hükmedemese de, ayağımda çorap varken uyuyamıyorum. Sağa dönüyorum, sola dönüyorum ama uyuyamıyorum.
O çoraplar mutlaka çıkartılıp odanın 2 tarafına da atılacak (bkz: swh)
mesela korkularıdır.
kızartma yaparken, deprem olup kızgın yağın üstüme dökülmesinden korkuyorum.
ayakkabımın ayağımı vurmasından çok, su toplayan yaranın patlamasından korkuyorum.
birinin elinde bıçak görünce, bi yerinin kesilmesinden çok, üstüne düşüp bi yerine batmasından korkuyorum.
banyoda kayıp düşmekten çok, kapı kilitliyken düşmekten korkuyorum.
Tanımadığım bir insana bazen çok samimi bir şekilde davranabiliyorum. Adam da duruma tepki göstermeyerek akışa ayak uyduruyor. Genelde bayram gezmelerinde oluyor. Gittim amcam yaşında ki adama kanka dedim. Yeeeh.
Beynim beni sürekli yapmam gerekenin aksine zorlar. Sabah erken kalkmam gerekiyorsa gece uyuyamiyorum. Gülmemem gereken yerde ne kadar zorlasam da tutamiyorum kendimi. Bunun gibi verebileceğim binlerce örnek varken sırf bu konuyla ilgili entry giriyorum diye hatırlamamak gibi.
Beni korkutuyorsunuz, Bir sürü anormal insanla aynı ortamdaymışım da farkında değilim. Şaka bir yana hepimizin var böyle delilikleri, ben belli etmiyorum sadece.
Yaptıkları hiçbir şey tuhaf olmayan yazarların tuhaf olarak gördükleridir.
Sadece şu dizleri üzerinde koşup kendiyle yarış yapan adamınki ilginç. Diğerleri sıradanlıkta son nokta. Kendi kendine gülmeyi, konuşmayı hala delilik sananlar var. Hayret doğrusu.
tuhaflik degil zira herkesten farkli bir insan degilim.
siradan bir adamim.
ornek olarak bir kapiyi bir pencereyi sileceksem once durup butun detaylarini incelerim.
kac mentese kac kanat kac kiris arasi var bir pimapende kac oluk vardir bir kapida kac tane kiris vardir ezberlerim.
sonra elime bez alir atlamadan butun detaylarini aralarini butun kanallarini siler hicbir yerini atlamam.
bir dolap kapaginda kac kulp var kac mentese hepsini ezberlerim.
bazen asiri detayli esyalar kapilar pencereler hakimiyet duygumu kaybedecek kadar fazlayla sinirlerim bozulur onu gormek bile istemem beni rahatsiz eder.
çıplak yatarım. yaz kış farketmez. daha tuhafı bu şekilde yatmanın sağlıklı olduğunu açıkladı geçenlerde doktorun biri. kazak giymem hayatımda hiç kazak giymedim. kuaförde saçım yıkanırken hep boğulacakmışım gibi hissederim.
Sevgilimle ayrılmadan önce hiçbir zaman telefonu seslide birakmazdim. Bir köşede bırakıp uzun süre bakmayıp sonra yavaş yavaş ekran ışığını açıp mesaj ya da cevapsız arama var mi diye bakardım. Varsa eğer ekran kilidini açıp perdeyi aşağı indirirdim o mu diye. Onun whatsapptan mesaj atma ihtimalinden dolayı sol üstteki whatsap bildirim işareti çok hoşuma gidiyordu. Hala da seviyorum. ismiyle gelen mesaj bildirimi o kadar hoşuma gidiyordu ki bazen ekran resmi alıp izlerdim öyle.
Alevi deyişi eşliğinde rakı içmeye başladım. Yaşlandıkça özüme dönüyorum. Nerede 20'li yaşlarda heavy metal dinleyen o burnu havada genç?
Neyse, "ali bizim şahımız, kabe kıblegahımız, miraçtaki Muhammed o bizim padişahımız, eyvallah şahım eyvallah, hak la ilahe illallah." bu sözler eşliğinde rakı yuvarlıyorum. Umarım çarpılmam ama o anda farklı bir boyuta geçiyorum. Kendimi Tanrı'ya daha yakın hissediyorum sanki.