sözlüğün vakit geçirme yeri olduğunun farkında olan, kendini çok da kasmayan yazarların kafa dağıtmasından dolayı yaptığı muhabbettir. gerektiğinde sıkı tartışırlar da o ayrı.
yıllardır ekşide pastırma bakanı olarak görev yapmamama* rağmen, pastel boyalarla çizdiğim resimlerin ardına sakladığım esrarengiz suratın* benim olduğunu söylemem boş muhabbetse sana giren çıkan ne allah'ın cezası şeklinde cevaplanabilecek, yalnızca ve yalnızca boş muhabbet yapma amacı güden kişi tarafından ortaya savrulan sıçmık.
kesinlikle boş dedikodulardır, uydurmalardır, boş haberlerdir, gündeme oturma çabalarıdır. uludağ sözlük yazarının boş muhabbet yapması amerikanın bize savas açması kadar muhtemelsizdir, ihtimalsizdir.
Yıllardır ekşi' de yazmamış, beni pasifize edemeyen Uludağ sözlükte yazan yazar olarak, boşu dolduran, doluyu boşaltan yapısı ile insana kendini sevdiren ortamı, dolu görmekteyim.
Ekşinin içi boş kasıntılığını, Uludağ' ın boş muhabbeti kesmez.
kesinlikle katıldığım önerme. saygı çerçevesinde kişinin düzenbazlığı ve hatalı şekilde hareketlerde bulunduğunu konuşmak üzere mesaj attığınızda son mesaj olarak sokayım bilmem nelere demekteler. burada ekşiden gelmiş özgüvensiz karamsar ve ağlak tipler, sözlüğün içine etmekte, özgüvenleri tavan olduğunda tek hamle ile yıkmaktalar.
bazen o kadar abartılıyor ki gözümüzün önünden bir sürür önemli şeyler geçiyor gidiyor.
burada bir aile gibi yaşayıp gidiyoruz sanki her ne kadar sevilmeyen yazarlar olduğunu söylesek de. hatta eminim ki en nefret ettiğiniz yazarın nick'ini veya biliyorsanız adını uludağ sözlük dışında görseniz hemen içiniz cız edecek "lan ben bunu tanıyorum ya" diyerek. bu durum, en sevmediğimiz yazara bile kayıtsız kalamadığımızı göstermesine rağmen bazı yazar arkadaşlarımızın durumunu sanki bizi hiç ilgilendirmiyor gibi görmezden geliyoruz. burada az çok gözümüze çarpar öyle değil mi? kimimiz yalnızlığından dem vurmakta, kimimiz psikolojik olarak bazı dertlerinden yakınmakta, kimimiz ise bazı noktalardan ötürü hüzünlü, üzgün olduğunu dile getirmekte. bunu açık açık söylemesek de entry'lerimizin içine serpiştiriyoruz. hani derler ya, "bazen hiç tanımadığın birini görüp, ona bütürn dertlerini anlatmak istersin" diye, işte öyle hissediyorsun burada da. gördüğün, aşina olduğun ama samimi olmadığın bir yazardan bile bu sıcaklığı bekliyıorsun bazen "sorunun nedir? anlat, dinleyebilirim." şeklinde. belki de, sizin için önem arz etmeyen bir çift cümle o yazar için hayata tutunma noktası, bir umut ışığı olur.
ama sözlüğümüze baktığımızda gördüğümüz şey ise sürekli bir nokta üzerinden ayrılma noktasına gelmek, bir bölünmüşlük yaşamak. bunun yerine bütünleyici bir rol oynasak ya hep beraber? gözümüze hayal kırıklığı kokan, belki de gözyaşlarıyla yazılmış bir entry hissini veren, hüzünlü entry'ler gördüğümüz entry sahibine bir hal hatır sorsak ya? böylesi daha iyi olmaz mı?
ama bütün bu yazdıklarım gerçekten sözlüğü ailesi gibi görenler için geçerlidir. çünkü diğer türlü "ben psikoloğun muyum lan? bana ne?", "ben de hüzünlüyüm zaten. başkasını mı avutacağım bir de?" gibi sorularla zaten bu işin olmayacağını sen de biliyorsun, biz de.
son olarak burayı da test ettikten sonra eğer bu yoruma katılırsam (bkz: sözlük yazarlarının boş muhabbet yapması) şeklinde düzeltilmesi gereken başlık olduğuna kanaat getireceğim.