nadiren de olsa severim : sevginin kendisine bir bok kazandıramayacağını, uzun aramalar sonucunda anlayıp, kendini kitap yazmaya verdi. şimdilerde, elinde piposu, sallanan sandalyede, kitap satışlarından kazandığı paraları yiyor.
kernel amadeus : bir adabı muaşeret mektebi kurdu. sosyetenin genç kızlarına mazbut ve görgülü ev hanımı olmayı öğretiyor. arada bir kırmızı şarap içerek sözlük günlerini ve entrylerini anıyor.
pay paid pain: bir üniversitede ingiliz edebiyatı okudu. fiillerin 2. ve 3. hallerindeki başarılarından dolayı okulu 1. likle bitirdi. II. şekspir unvanı ile 4 kitap yazdı. şu anda satış rekoru kıran kitaplarının paralarını yiyor.
scorpi10 : nerde akşam orda sabah bitti. artık tek eşliliğe kendini adadı. vampir modundan emekli oldu ,uyku saatleri düzene girdi. votkalı tekilalı partiler yerini eşi ve çocuğuyla aile gazinolarında çekirdek çıtlayıp, limonlu çay içme aktivitelerine bıraktı.
emekliye ayrıldı. şimdi büyük adadaki evinde inzivaya çekildi. şimdiye kadar kazandığı toplam 30 müzik ödülünü dolabında görebilirsiniz. 9. evliliğini de bir mankenle yaptı. paraya para üne üne demiyor.
crycod hala üniversite okuyor ve kolay kolay bitireceğe benzemiyor. ileride ise kafasına göre bir şeyler yapmayı amaçlıyor. inşallah ilerleyen zamanlarda "kafalarda çiçekler açar" diyor ve sözü diğer arkadaşlarına bırakıyor.
masterchief: 30lu yaşlarında kariyer sevdasıyla isveçe gidip işinin peşinden koştu ve büyük paralar kazandı. ailesiyle bütün bağlarını öyle kopardı ki ölü ya da sağ olduklarını bile öğrenemedi * . 40larında yaşama amacını gerçekleştirdi ve dünyayı gezdi, değişik tatlar tadıp değişik insanlar tanıdı. 50lerinde emekli olup ikinci el kitap dükkanı açtı ve onlarca kitabın yaşanmışlığını hayatına kattı. 60larında arkasına hiç bakmadan huzur içinde ve yapayalnız öldü. *
yalniz hamachi: bir psikiyatri bölümünde uzmanlığa başladı. kendi kendine öğrenmeye başladığı japoncayı yazışacak kıvama getirmişti. bir hocadan kabul aldı ve araştırma görevlisi olarak japonya kyoto eyalet üniversitesine gitti. amatör düzeyde ilgilendiği kendoyu da bu fırsatla japonyanın değerli senseileri sayesinde geliştirecekti. bu sırada hoş bir japon kızıyla tanıştı ve evlenme kararı aldı. ama haliyle türkiyeden de vize çıkması gerekiyordu. bir yaz günü türkiyeyi ziyaretlerinde bu durum anne ve babaya izah edilecekti. anne bu durumdan rahatsızdı çünkü yıllardır sürdürdüğü araştırmalar ve bayramlaşma kahveleri suya düşecekti. anne epeyce diretti, japondan gelin olmaz diyordu...
neyse ki, hayat bir film şeridindeki karanlık yanıkların alıp götürdüğü hatıralar gibi, bi iyi bi kötü geçip gidiyordu. ve senaryo burda tıkandı. ne de olsa toz pembe değildi ya, çok da düşünmemek gerekirdi.
huten: 30lu yaşlarında amacına ulaşıp doktorasını tamamlar. iyi bir akademisyendir. iş hayatında yükseldikce yükselir, kalitesine kalite katar. Elindeki diplomaları uzuvlarını havada tutmak için değil başarılı bir insan olmak yolunda verdiği emeğin göstergesi olarak gözler önüne serer. Öğrencilerine manyak fanteziler uygulayıp devam zorunluluğu getirmeyen biridir ama o kadar çok sevilir ki öğrencileri bilare onun dersine girebilmek için erkenden universiteye gelirler. iş hayatındaki başarıyı özel hayatına yansıtamaz. Ruhundaki geçmişe dayalı çatlaklar geleceğini etkiler. Karşı cinsi sevmeyi unutur. Herşey tamamen tensel temastan ibaret bir haldedir. Duygu yoksunu bu mahlukat boşlukta oluşundan ötürü kendini içkiye verdiği zamanları hatırlar, antidepresanlara umut bağladığı günlerin nafileliğinde kaybolur. 20li yaşlarında delirmek üzere olduğunu iddia eden bu canlı 30lu yaşlarında iddiadan öteye geçer. Seneler önce kendisine konulan davranış bozukluğu, depresif tanıları yeni haline mukayese edilince grip katar ehemmiyetsizdir. Doğduğu Bakırköyde artık farklı bir konumda hayat sürecektir.sürdürebildiği kadar...
valvulavenorum: iyi bir veteriner olup, hayvanlara en iyi şekilde yardımda bulunmak. kocaman bahçesi olan bir ev almak ve o evde mutlu bir gelecek hazırlayacak olduğu hayvanları barındırmak.*