medyaetegi.com da zabalayn'a ait bir yazı.
copy -paste yapayımda tam olsun.
--spoiler--
öncelikle belirtmeliyim ki hep söylediğim bir şeydi, medyaeteğini okurum ama bir kez olsun yazı göndermişliğim yoktur. Çünkü yanlış bulurum böyle bir kişileri çatıştırıp münakaşaya sebep olup bundan prim yapan bir formatı, magazin öznesi olmam ama her hafta ne yazmışlar diye bakmadan da duramazdım. magazine bulaşmıyorum uzakta durmuyorum hesabı. Fakat büyük konuşmamak lazımmış ki gün geldi hesap sormak için burayı kullanmak zorunda kalıyorum. Bu formata bir katkı sağlayarak yazının çıkacağı düşüncesindeyim, yani sisteme zoraki olarak uymak zorunda kaldım fakat bunu yaparken biraz okan bayülgen iki yüzlülüğünde kaçıyorum belki ama en azından kendi vicdanımı rahatlatıp kendime olan inancımı korumuş oluyorum burayı zoraki kullanmam gerektiğini belirterek. bakıyorum da yaklaşık 1 yıldır uludağ sözlük bünyesinde yazmışım kendi meşrebimce. Epey bir zaman olmuş, ama biliyordum bir şekilde vademin dolacağını, beklemediğim; en ısındığım en kendimi verdiğim dönemde böyle bir zoraki ayrılığın olmasıydı. Şimdi bugüne kadar hep geri çektim, hep sükûtu tercih ettim fakat sözlük hayatımın altındaki tabureyi çekip beni sözlükten kopardıklarına göre gömdüğüm yerden silahlarımı çıkarmalıyım belki de. dikkat etti iseniz "sözlükten koparmak" tabirini kullandım. Aranızdan yadırgayanlar olabilir "Be abi sende bu kadar mı sanal manyağıydın" diye, öncelikle ben eski ekşi ekolünden gelmekteyim. Yani sözlük olayını hakikatten ciddiye alan bir yapım var, bu ciddiyetin açılımı saatlerce bilgisayar başında durup entry yazmak olarak algılanmasın sadece ben o sözlükteki kullandığım mahlası ciddiye alıyorum, internet de sanal gerçeklik içinde değerlendirilse de bir hayat. Rumuzlarımızda bizim karakterimizi temsil etmeli bir şekilde. Onun içindir ki uludağ sözlükten koparılmamın ilk günü döne döne yazdığım beyanatın sözlüğe girilmesi için yazar aradım. Olsaydı fake bir hesabım bunu çok basit yapabilirdim. ama yoktu, çünkü yasaktı ve ben sahtekar değildim. 15 günlük çaylaklığın ardından girdiğim ilk gün uçurulmam kafamda soru işaretlerinin belirmesine neden oldu. Oluşturduğum komplo teorilerine "yazar kendi isteğiyle ayrılmıştır" ibaresi ise bu varsayımlarımın dayanak noktasını oluşturuyordu. Çünkü uzun bir çaylaklık sonrası ilk gün biriktirdiğim entryleri girerken birden niye ayrılma gereği duyayım ki? Hayat dolu bir adamın iki bileğini kesip intihar etmesi! gibi, ki polisiye okuyanlar bilir kesilen bilekle asla diğerini kesemezsiniz, bir durumdu. Bu sis perdesini bir kenara bırakıp ne zamandır kafamda uludağ sözlüğün işleyişindeki aksaklıkları, çarpıklıkları dile getirecek yazıyı yazmaya başlıyorum.. düşünüyorum. rumuzumu "sol frame e gelmesi engellenen basliklar" başlığında değerlendirilecek ne yaptım diye soruyorum kendime? Bu kadar şahsımı unutturma, göz önüne çıkarmama çabası niye? şu yazdığım cümle de bile yeni çıkan arabeskçinin programlara çıkarılmayışının hüzünlü öyküsünde geçen satır arası gibi buram buram duygusallık barındırırken az sonra yazacaklarımı okuyup "Bak işte gördün mü adam hemen bizi arkadan vurdu, demek iyi yapmışız bunu göndermekle" diyecek, içinden geçirecek moderasyona söylemek istiyorum ki gönderilişimin ardındaki sebepleri kimse açıklama gereği duymadı, beyanatımı sildi, adımı engelledi, sorularımı yanıtsız bıraktı böyle bir tepki yazısı az bile aslında.. Sözlükte Bursalılar grubu denen bir olgu var. Bunlar istiyor ki devamlı ilgi merkezi olsunlar, güç bunların elinde olsun, iki dudaklarının arasından çıkanı kanun belleyelim... Kendi kafalarından uydurdukları bir celebritylik kavramı var özellikle. Hakikatten bunu önemsemiyormuş gibi davransalar da aslında tapıyorlar. Öncelikle benim başlattığım bir "zirve videosu" denen bir uygulama vardı, gayet amatörce zirve fotoğraflarından bir kolaj hazırlayıp fonda beğendiğim müzikleri koyup youtubedan dağıtarak kendi aramızda eğleniyorduk. Gayet samimi, içten bir durumdu bu. Yazarlarında rumuzunlarını da koyuyordum çünkü izleyenler görsün kimin hangi yazar olduğunu. Netice de bu durumun yanlış olma ihtimalini salcadan "Rumuz isimlerini koyuyorsun ama o yazarın mahlasını görüp özel mesaj yoluyla rahatsız edebilirler" uyarısı gelene kadar düşünmemiştim. Şimdi bakıyorum da hakikatten safmışım ben, zirve videosu yaparak sanki milletin kucağına kız veriyorum, pezevenk miyim lan ben? Kaldı ki bir yazarın kafasında böyle bir amaç varsa zaten zirvelerde gördüğü kıza sulanarakta gerçekleştirebilir bu emellerini. Halbuki bu adamların amacı sözlüğün namusunu korumaktan ziyade bayağı bir öne çıkma, popülerliklerini sürdürme kaygısıymış. Özellikle geldikleri bir ankara zirvesinden sonra buna müşahade ettim. Zira o dönemler yeni popüler olmaya başlamış "a drinking song" parçası ile yapmış olduğum -ki ilk başlığı açan da benimdir, pardon vandal mimardı o gidince başlık bana kaldı- şahane videomu sırf tek elden çıksın bahanesi ile safdışı bıraktılar. Kabul ettim, ama içimde "acabalar vardı elbette. Ben sadece yeteneğimi göstermek için hazırlıyordum bu videoları, çünkü kurgu da döküpaj yapıp oradan Sam Peckinpah vari slow-motionlar geçerek kendi çapımda eğleniyordum. Fakat hazırladıkları videolardan sonra gördük ki bunların amacı kendilerini ön plana çıkarmak. Yok efendim selebrity masasıymış, yok yolda neler yaşamışlarmış... Bildiğimiz b tipi bir road tripti hazırladıkları sürekli bir kendilerini vitrine koyma kaygısı, bir tür karizmatik yawuz lansmanı falan.. sözlükte doğru düzgün adı sanı duyulmamış adamları selebrity diye ön plana çıkarmaya çalışıyorlardı ki oldum olası tiksindim bu sıfattan.. O zaman anladım bunların olayını, sürekli eğleniyoruz gülüyoruz alem bize tapıyor, ortamın kralıyız vs vs.. Şimdi sözlük yönetimine şunu söylemek istiyorum, eksi sözlükten sonra hakikatten en iyi sözlüksünüz fakat bu, sizin mükemmelliğinizden değil rakiplerin vasatlığından kaynaklanıyor. salcanın, yawuzun, montajelemanının kendi gayretleri ile düzenledikleri zirvelerden, eğlenceler vesilesiyle sözlüğün tahtını koruduğunuzu sanıyorsunuz ama orası bir sözlük, yani işin özünü unutup böyle gereksiz eylemlere prim verdirirseniz oranın sözlük olarak değerlendirilmesi mümkün müdür? Adamlar birinci yaş zirvesine böyle baya tur organize etmeye kalktılar, sözlük lan bu sözlük. itiraf.com değil, türkiyebeetleseverler.com derneği resmi sitesi değil öyle şatafatlı organizasyonlara gerek duysun. Hayır toplumsal bir protesto vardır, ülkenin geleceği için alınmış sözlükler bünyesinde eylem kararı vardır organize olunup yapılır da s.kimizin, t.şağımızın keyfine ne tertipliyorsun? Ondan sonra ankaraya gelip gidilen mekanı beğenmiyor beyefendi, ve bunu da züppeliğini belirtmek için sözlük bayanlarına dile getiriyor. Herkesin bütçesi bir değil ki, bu sözlükte yazan öğrenci de var, kapıcı çocuğuda, özel okulda okuyanda. Biz de gittik istanbula, ama sırf gece eğlencesine gelemeyen olur diye sabah bir cafede buluşuldu, bu kadar ince düşünüldü yani. öncelikle uludağ sözlükte gerçekten iyi yazan kişiler bir bir uzaklaştırılıyor. bu laz pacino ile başladı, aslında laz pacinonun yazarlığını pek beğenmem -elbette eksideki ortalamaya göre söylüyorum bunu- fakat uludağ sözlükte bence kesinlikle ama kesinlikle ilk 5e girecek adamdı. Hakeza ben, çok iddialıyım ki bugün mortiferadan tek eksiğim eksi yerine uludağda yazıyor oluşumdur. Buna bir anlam veremiyor insan, ama kendi hükümranlığını kurma gayretiyse bu hakikatten abes kaçacaktır. Zira sözlükteki zeka ortalaması belli, seinfield varken birol güvene gülen insanların çoğunlukta olduğu bir yerde öne çıkmak için çıtanın üzerindekileri elemesine gerek yok. kimsenin...
--spoiler--