yeri geldiğinde veya sözlükte rahatsız olunan bir durum olduğunda sorulabilcek soru.
edit:yeri geldiğinde açılmalıydı fakat başlık şimdi açıldı.
edit2:bu bir anket başlığı değildir.
ya anket başlık açılmıştır ya da yeni bir bayan yazar nicki gelmiştir sol frame'e. işte uludağ sözlük bu zamanlarda sol frame'e koşuyor diye cevaplanacak sorudur.
bir bilgi paylasim noktasi olarak görülen sözlükte, son dönemlerde sol framede açılan geyik muhabbetlerini andıran, durumlardan kaygılanan yazarın isyanı olan söylemdir.
siyasi düşüncesi ne olursa olsun herhangi bir konuda bilgilerini kaynak göstererek paylaşmaya çalışan yazarların nedense!! yazamadığı bir dönemde, yazarların kendi aralarındaki dayanışma gösterme çabası hede zirvesine gidiyoruzdan daha anlamlı olmakla birlikte, temel hedefi bilgisini paylaşarak sözlüğü bir üst seviyeye çıkarmak olan kişilerin bir şekilde bu işlerinden (en azından uludagsözlük içerisinde) soğumaya sebebiyet verecek bir süreçteyiz.
ne kadar reddedilse de aslında hemen herkesin içinde olan ekşi sözlük gibi olma hayaline bir bakarsak, konulara bakış açısı tanımlar ve hatta bazı yazarların değimiyle üzerinde "tez" yazılabilecek entryler varken, uludag sözlükte yazarlık işini bu şekilde yapmak yolunda çaba harcayan kişilere yönelik yapılan hareketler ve cezalandırmalar sözlüğün tamamen geyik, yada içi boş güncel konulardan oluşan bir sol frameye sahip olmasına sebep olmaktadır.
sözlük formatı olarak belirlenen formattan bi haber kişilerin anket, küfürlü entry, ağır hakaret, haksız suçlama vb, şekillerde açmış-açacak oldukları başlıklar, herhangi bir magazin programında frikik veren hedenin fiziksel özellikleri, televolemsi programlarda gösterilen görüntü kirliliğinin şekillendirdiği yazılar vb. olması bu sözlüğün nereye gittiğinin göstergesi olmaktadır.
bu bir kehanet değil dialektik bir gerçekliktir.
denildiği gibi (gizlice) düşünülen olunması istenilen bir ekşi olabilmek için sözlüğün koştuğu yönü iyi bilmeli ve buna göre hareket etmeliyiz.
aksi takdirde boş yazıların olduğu bilginin değil küfürlerin önde gittiği, düşüncelerin değil mankenlerin önemli olduğu bir yer haline geliriz ki bu da hayal edilen şey değildir.
efendim içindeyiz diye söylemiyorum ama tamamiyle diğer sözlüklerden daha farklıdır.neden?ilk olarak uludağ sözlükte ukalalık durumu yok.hoş ukala olmak da kötü değildir bildiğini aktarmak ne derece sinir bir durum teşkil edebilir?yazanlar sadece düşünceleri paylaşmak için yazıyorlar birilerini yermek ''vayy efendim al saanaa''niyeti gütmeden.bu bence bir sözlüğün başına gelebilecek en güzel şeydir.öyle ki bu da zaten beğenilmesini ve kayda değer bulunmasında da nedendir.
sözlüğe her yeni gelen yazarın sorduğu,isyan ettiği,zamanla buranın aristokratlar mekanı ya da cihangir cafe'si değil de hoş vakit geçirme,gülme,eğlenme,öğrenme yeri olduğunu farketmeleriyle geri çektiği sorudur.
aradan iki bucuk yil gecmesine ragmen cevaplanmayan soru.
bir donem emin colasan turgut ozel hakkinda eserler verirken ayni adi kullanmisti:
(bkz: turgut nereye koşuyor)
gazetelerden, bilgi yuvasi internetten alinan bilgilerle beraber kendi dusuncelerin harmanlandigi bir yaklasimla modernist yazilar bekliyoruz, yaratmaya calisiyoruz.
olmuyor.
eksi sozluk ile arasinda yil farki olmasi ve eksi sozlugun ilk oldugu surece butun ilgiyi topladigini varsayarsak en azindan ilklerden etkilenme sureci yasanacaktir, yasanmistir da. ama ornek alinmamistir.
ne moderasyon duzgun calismakta ne de fake yazarlar yerinde susturulmaktadir.
bu sig gorus altinda basliklar toplandikca bilgi yuvasi mi olacagiz yoksa cop yuvasi mi okuyan kisilere birakiyorum , gerekli mukayeseyi yapabilsinler.
uretken olmayan bir toplumun okumayan cocuklariyiz.
okusak zaten harmanlamayi da fikirler uretmeyi de biliriz.
uludağ sözlük nereye koşuyor
yazar olan ota boka coşuyor
zall'dan ses yok, göbeğini kaşıyor
eski nesil olanlara şaşıyor
yazar olup ota boka coşanın
o kız senin bu kız benim koşanın
karışık tosta sucuksuz giren kaşarın
acı acı gülümseyip yüzüne,
kafam girsin o kocaman götüne
entry girmek için 24 ü bekleyen yazarın
troll olup ortalığı karıştıran sezarın
soğuk bira içemeden geçip giden pazarın
sokup sokup çıkarayım götüne,
sonra acı acı gülümserim yüzüne.
uludağ sözlük'ün en azından koştuğunu varsayan iyi niyet sahibi kişilerin sorusudur. gerçek olan şu ki uludağ sözlük'ün bir yere koştuğu yok. duruyor öyle.
şampiyonlar liginde oyuncu değişikliklerinde, ekranın altında oyuncunun koşu istatistiği verilir. misal: ibrahim üzülmez - 11.762 m. yazar, işte ibrahim onca koşuyu nereye yapmışsa uludağ sözlük te oraya koşmaktadır.