geçen din yazılısında hoca "müslümanın müslüman üzerindeki beş hakkı nedir?"* diye sordu yapamamıştım, cevaplardan birisi "selam vermek, selamını almak"mış.
bir arkadaşım 2009 yılında şöyle özetlemiş moderasyonun tiksindirici, yalaka yazarlarınsa mide bulandırıcı tavrını;
-önce gıcık olduğum yazarı durduk yere attılar, umursamadım. sonra aynı görüşteki yazarı attılar, boşver dedim. buddy'lerimden birini "göt" dediği için uçurdular, "ben hala yazıyorum sorun yok." dedim. kankamı durduk yere attılar, ses çıkarmadım. sonra beni "ne biçim nick lan bu" diye yolladılar sözlükten, baktım ki ses çıkaracak kimse kalmamış.
yanlarındaki moderatör yalakalarının başını okşayıp "sizin mi bu?" diye sormak.
moderatör keyfiyeti faktörü veya "ben sildim oldu" mantığı söz konusu olmadıkça şu entryde silmeye ya da uçurulmaya sebep olacak bir şey yok, lakin azmedilip bulunursa da şaşırmam, onu söyleyeyim.
da, yazarlık, bu yazar attırma sevdalısı yancılar kadar umrumda olmadığımdan oturup ağlayacak değilim.
şu başlıkta bir allah'ın kulu çıkıp da olayın vahametinden, tutarlılığından, hakkaniyetinden bahis açmadığı gibi, mevzuya muhatap olanların bir şekilde cevap vermelerine zerre ihtimal vermeyip direkt yazarı uçurmalarını beklemeleri ne kadar hazindir! sorgusuz sualsiz uçurulma korkusu, adaletsizliğin bu denli içselleştirilmiş olması ve beklentilerin uçurulma çığırtkanlığıyla çerçevelenmesi bile yazılanların ne kadar isabetli olduğuna delalettir.
uçurulmamak için bu denli eğilip bükülmek, moderatör yanlısı gözükebilmek için bu denli çığırtkanlık yapmak için harcanan efor, şu çarpıklığa karşı tepki için harcansa herhalde bu kadar rahat olamazdı mevzunun muhatapları.
sözlükte kalabilmek maharet sayıldıkça bunlardan bahsetmenin bir anlamı da yok aslında.