yazarların sözlük hakkında fikir ürettikleri göstermesi bakımından gayet olumlu taleplerdir. bazı maddeleri haricinde genelde mantıklı taleplerdir. özellikle "5. caylak olan yazarlarin caylak olma sebepleri aciklanmalidir, moderasyon $effaf olmalidir." maddesi moderasyonun yapması gerekenlere/yapacaklarına yol gösterici olacak gibi.
inanamayarak okuduğum, manifesto niteliğinde bir yazıdır..
vanti lator adlı yazarın çoğu entrysini eğlenerek, artılayarak okurum..
hatta schindler'in listesi gibi takdim edilen 'haklı dava güruhu'na mensup çoğu yazar için de kendi açımdan benzer şeyleri söyleyebilirim..
çok tartışılan bu konu ile ilgili fikirlerim o kadar da önemli değil, dileyen bu sabah yazdığım ilgili entrye bakabilir.. ancak;
beyler deli misiniz?.. divane misiniz?..
nedir bu patırtı?.. n'oluyoruz?..
buraya girdiğimden beri şunu kaçıncı defa haykırıyorum, site lan burası.. internet sitesi.. teorik olarak youporn'dan tek farkımız hatırı sayılır bir biçimde daha az ilgi çekmemiz..
''moderasyon görevini yerine getirememektedir, özgür bir sözlük için halkın sesini dinleyebilecek ve aktarabilecek yenilikçi bir moderatör gerekmektedir, silik yapmak için salt çoğunluk sağlanması esastır, sözlüğümüz için iyi günler ancak böyle gelecektir..''
her şeyi geçtim bu kadar gazla yazarken 'sözlüğümüz' kelimesine geldiğinde hiç mi bir yabancılaşma yaşamadın abi?.. sözlüğünüz ulan burası, sözlük ulan burası..
hangi ortamda neyin devrimini yapıyorsunuz abi?.. hiç mi acayip gelmiyor size durum?.. nedir bu tehditler, talepler, muhtıralar?..
burada zaten ciddi konular tartışılması saçma bence.. ama çok tartışmak istiyorsan, memnun da değilsen moderasyondan, ki haklılığını tartışırım (kaldı ki haklı olup olmaman olayın saçmalığına etki etmiyor), git başka sözlükte yaz abicim.. ha ben böyle bir sonuçtan ziyadesiyle üzüntü duyarım onu da belirteyim.. ama muhtıradan daha sağlıklı bir sonuç elde edersin kendi açından..
ne bileyim abi belki de ben çok malımdır..
bi de tarihi yanlış yazmışın 18'i bugün ayın..
rapper ninja, uludağ sözlük okuyucusuna yarım kokoreç, 18/10/2008
bildiriyi birkaç defa okudum. yetmedi bir kaç defa daha kıraat ettim önce umursamamaya daha sonra gözüme çarpan noktalara parmak basayım dedim.
efendim bildiğiniz bu sözlük ne yazık ki son birkaç aydir sözlük olmaktan çıkmış affedersiniz siktiri boktan blog hüviyetine kavusmuştur.
bu hüviyete kavustugu için insanlar entryleri ile değil siyasi görüşleri yahut amigoculuklari ile itin götüne sokulmuş yahut ihya edilmişlerdir.
bu olgu devam etmektedir.
sözlükte kendi ibişliklerini kapatmak için kimliklerine tutunan ve kimliklerini daha uniformalarindan baska birşeyi olmayan dolgu malzemeleri coktur.
toplasaniz 1000 tane yazardan anca 5'i 10'u bire işe yarar. fakat trend bokluk oldugundan ister istemez o 5-10 yazar kerhanede ya romantimz yapar, ya terk-i diyar eder yahut işi zübüklüğü vurur.
özgürlük hakedene verilir.
varolan özgürlükleri hak etmek için ne yapildi bu sözlükte?
kabiz köse yazarlari gibi incik cıncıktan baska ne yazilabilmiş?
ufuk acan ne var?
en hazini özgürlük özgürlük diye tutturan kesimlerin sözlükte at kosturabilmelerinin en büyük sebebi moderasyonun elastiki bir yapida olmasidir.
olaylara anında mudahale etmediği için ve biraz gamsiz oldugu en cok elestirenler biraz ipler sıkı tutulunca feryat figan etmektedirler.
bu satirlari boku bokuna 25 gün caylak olan ve bugun tv'de showu olan turkücüye hayvan dediği için 10 yiyen bendeniz kaleme almaktadir.
insanlarin menfaatleri dogrultusunda bir yönetim anlayisi olamaz. cünkü her insanin istediğini vermeye kalkarsaniz kaostan baska birşey yaratmazsiniz.
bu kaosta uludagda fazlaca var. edirnekapiya dönmüş bir sözlükte ne özgürlüğü dirlik düzenliğe hatta mümkünse yönetimsel olarak sıkı yönetime ihtiyaç vardir.
gelelim bildiride ki tutarsizliğa;
--spoiler--
3- yazarlar silik olduktan sonra sozluge kolayca donmemelidir, siliklik mertebesinin bir amaci olmalidir. ayrica yazar alimi daha kontrollu olmalidir, boylece uludag sozluk daha yuksek bir mertebeye ula$abilir.
--
yazarlar'dan uyari metninin talepleri $unlardir:
1. keyfkesh, garfield ve purple mutlaka geri donmelidir, eger fake nick ile geri donmeyi tercih etmi$ler ise, iade-i itibar mutlaktir.
3. maddenin meali apaciktir. ama altaki 3 ismin sözlüğe geri dönmesini istemek bu maddeye daha yürürlüğe girmeden delik nane etmiştir.
cünkü siliklik zaten yalama olmuş bir hadise olmakla beraber buram buram bütün bu gürültü patirti keyfkesh, garfield ve purple vs'nin yazarliklarinin geri alinmasi için
kopmuş gibi kokmaktadir.
hele ki eğer bu kişiler feyk hesap almiş iseler yazarliklarini geri istemek bence kanunsuzluğa davettir.
ne kadar moderasyon feyk nickler kontrol altinda dese de, ne kadar yazarlarin feyk hesaplari silinir ana hesaplari da gümler dese de feyk isi bu sözlüğün anasini belleyen bas olgudur.
niye feyk olayini derhal yok edilmesini değil de alttan alta sürdürülmesi isteniyor?
yoksa feyk hesaplar altina saklanip bir takım alavereler dalavereler mi cevrilmek isteniyor?
moderasyonun değerli elemanlarinin birakma sebepleri bir takım kişiler enseye tokat göte pqarmak muhabbetlerinden dolayi olmadi?
bir yazarin anasina alenen nick altinda küfreden kişi direkman silik olmasi gerekirken önce kısa bir süreli çaylak olup sonra hiç birşey olmamiş gibi yazar olmadi mi? oldu.
- örnek alınan uludag sozluk felsefi siyasi yazarlar e muhtirasi haklı muhtira idi. eğer bazi seylerde gec kalinmasaydi reel olarak görünücekti. o hafta malum sözlük yayin hayatina girse idi su anda uludag sözlük bir nevi terkedilmiş kasaba olacakti. ama olmadi ve uludag sözlük kendini eritmeyi secti elbette bu ayri mesele-
lafi fazla dolandirmaya gerek yok. izahatimizi verdik siz özgürlük değil siz kişi kayirma düzeninin geri gelmesini istiyorsunuz. ne yazık ki iyiniyetle baslayan bir çaba ne yazık ki üc kurusluk menfaatlerin camurunda boğulmuş.
-vanti seni severim bilirsin kişilik ayri fikriyat ayridir-
bildirinin altında imza atmak için muhattabına özel mesaj atmama rağmen ne bir cevap, ne bir atraksiyon gördük. neyse bu kısmı önemli değil zaten.
imzamızı atıyoruz dedik ama bu, ne bildiriyi ne de bildiriyi kaleme alan kişileri eleştiri hakkımı elimden almaz.
bildiri oldukça sığ ve dar kalıplara hapsedilmiş. sorun sadece eşcinsel(lere) yapılan hakaretler ve kürt sorununa faşizan yaklaşım mı? buna da neyse deyip geçelim.
asıl sorun ne biliyor musunuz? sözlüğe bakış açınız. reel yaşamdan kopuk, cam fanusta yetişmiş yazarlardan kurulu bir sözlük mü hayaliniz? bu olsa olsa ego tatmini ve devrimcilik oynamak olur. reel yaşamda dillendiremediğin gerçekleri, düşüncelerini sözlüğe yazıp sırtının sıvazlanmasını bekleme. üç-beş kişilik arkadaş çevrenin dışında bunu hiç kimse yapmaz. siyaset ilk önce sokakta yapılır ve kullanacaksan da sözlüğü ancak bir araç olarak kullanırsın. sen sözlüğü siyasetinin odağına koyarsan, öncelikle eleştirilmesi gereken hakaret edenler değil sensin.
( daha bu entrye ekler gelecek, malum iş yeri halleri. )
"Politika ve ahlâkı farklı ele alanlar, her ikisini de asla anlayamazlar." Jean-Jacques Rousseau.
bu uyari metni, uludag sozluk ozgurluk bildirisi'nin bir devami niteligindedir. kendisinden once var olmu$ sozluk olaylarindan dersler cikarilarak, uludag sozluk ozgurluk bildirisi'nin altina imza atan ya da atmayan insanlarla fikir ali$-veri$inde bulunularak; ilerici, sözlüğün daha seviyeli bir yer olmasını olmasını isteyen, aslolanın insan olduğunu düşünen yazarlar tarafindan kaleme alinmi$tir. bireyi dogrudan zedeleyen ve yaralayan bolumler icermesi halinde, bu bolumlerin kaldiracagi sozu verilir. yazarlarin bu metin altina imza atma haklari saklidir. bu du$uncede olan herkesin katilimi beklenmektedir.
--
"bize vuruyorlar, susuyoruz. susuyoruz, yine vuruyorlar. biz sustukça onlar vuruyor, onlar vurdukça biz daha çok susuyoruz. anlaşıldı, onlar ölene kadar vuracaklar, ama biz nereye kadar susacağız, dayanacağız? yapılacak tek bir şey kaldı, korkmadan hakkımızı arayacağız, aramalıyız. başka bir şansımız yok, karanlığa gömüldük, karanlığa..."
...
bugune kadar, uludag sozluk'teki yazarlarin, en basit tanimiyla du$unebilen hayvan konseptini koruyarak, bilgi birikimlerini ve zihinsel spazmlarini sozluge aktardigina tanik olduk. kimi zaman sadece bilgiydi, kimi zaman sadece zihinsel spazmlardi. ancak, her nasil toplum icerisinde kutsal olarak kabul edilen degerler var olmu$sa, uludag sozluk'un humanistleri kum firtinasinin ortasinda, yere sapli bir su cubugunun kurumu$ ve yagsiz kabuguna sarildilar, ve canlari yakildi ha$in kum taneleri tarafindan.
hrant dink'e, o ayakkabisi delik ama gururlu 'ermeni' adama 'vatan haini!' denildi, 'plan yapmayin plan'lar ovuldu bu sozlukte, kurtler, anadilleri ve kendilerini ifade etmenin en kolay yolu oldugu icin kurtceyi sectiklerinde ayrimcilikla kar$ila$tilar. e$cinseller ile 'topo$', 'ibne' diye dalga gecildi, sadece cinsel tercihleri farkli oldugu icin. beynindeki kaliplara konvers giyen solculari, malboro icen che ti$ortluleri oturtmu$lar tarafindan, proleteryadan gelen, solculugun ne demek oldugunu bilen solcular provoke edilmeye cali$ildi. alevilere kufredildi, namaz kilmiyor dinsizler ithamlarinda bulunuldu.
bir kac damla ozgurluk icin haykirdik, ancak sesimiz kisilmaya cali$ildi. pkk sempatizani yaftalariyla kar$ila$tik, en anti-militarist ve humanistler olmamiza ragmen, insan canina her $eyden daha cok deger verdigimiz icin, anlamsiz suclamalara gogus germek zorunda kaldik. bir insanin, en dogal hakkinin kendi anadilini, kendi kulturunu tanitmak oldugunu savunduk, yine pkk li olduk, silahtan, a$iri-milliyetcilikten nefret ettigimizi soylesek bile.
--
keyfkesh, garfield ve purple ile ba$layan sosyal kiyim'in, daha ileri boyutlara gidecegi korkusuyla kar$i kar$iya bulunmaktayiz. brick top ve bluevelve gibi degerli yazarlarin da caylak olmasi, bu korkularimizi dogrular niteliktedir. kaldi ki, etnik kokenini tum ozgurlugu ve ciplakligiyla yansitma hakkina sahip turk bireylerin, farkli bir kokenden gelen ve sozlukte var olan onlarca farkli yabanci dillerdeki sozcuklere tepki gostermeksizin, sadece kurtce'ye kar$in milliyetci duygularini aciga vurmasi ve irkci bir kimlige burunmesi deh$et vericidir.
bu noktalara daha once uludag sozluk ozgurluk bildirisi'nde deginildigi icin, tekrar tekrar ayni konulardan bahsedilmeyecektir. kurtce kelimeleri turkce tanimlayan, türkü linki verdiği için silik yapılan yazarların karşılaştığı muamele, özgürlüklerin tam manasıyla kısıtlanması demektir.
a. siyasetisizliğe alıştırılmış, gerici ideolojilerle beyni yıkanmış bir toplumun sözlüğe yansıması, yazarlar adina onemli bir kaygidir. bu nedenle;
1- sözlükte x yapan devrimci, y yapan faşist tarzı tipoloji üzerinden siyaset yapmak kesinlikle yasak olmalidir, ideolojiler dalga gecilerek curutulmeye cali$ilmamalidir, bu tur provokatif davrani$larda bulunan yazarlar caylaklik ya da siliklik cezasi almalidirlar.
2- siyasal birikimsizlik sonucu karşı tarafı yalnızca yaftalayan ve bu yaftanın altını doldurmayan, kanitlar sunamayan ifadeler ve entryler silinmelidir. sozlugun cocuk parkindaki siyaset meydanindan farkinin olmasi gerekmektedir.
3- ısrarla farkli dillere, dinlere ve siyasi goru$lere saygi gostermeyerek provakasyon yapan yazarlar silik eylenmeli, ya da caylaklikla cezalandirilmalidir.
4- provakasyona göz yumulmamalı, buna neden olan moderatörleri görevden alinmali ve sozlugun gittikce azalan kalitesi goz onunde bulundurulurken, kim olursan ol gel anlayışını terk edilmelidir.
her turlu ayrimci ve yaftalayici hareket gozden gecirilmeli, uygun ceza ile kar$ilanmalidir. kadinlari ve e$cinselleri hor goren cumleler ve/veya entryler silinmelidir.
b. moderasyon oncelerinde bir cok kredi verilmesine ragmen, gun ve oncesi itibariyle gorevini tam anlamiyla yerine getirememektedir. bu sebeple;
1- sozlukte sagduyu, humanist ve ozgurlukcu bir ortam arayan yazarlari temsilen bir moderator olmalidir. demokratik bir sozluk anlayi$i icin parlementer bir moderasyon hayati onem ta$imaktadir.
2- bir yazarin silikligi goru$uluyorsa, tum moderatorler birlikte goru$meli, yazar'in silik olmasi icin salt cogunluk aranmalidir.
3- yazarlar silik olduktan sonra sozluge kolayca donmemelidir, siliklik mertebesinin bir amaci olmalidir. ayrica yazar alimi daha kontrollu olmalidir, boylece uludag sozluk daha yuksek bir mertebeye ula$abilir.
--
yazarlar'dan uyari metninin talepleri $unlardir:
1. keyfkesh, garfield ve purple mutlaka geri donmelidir, eger fake nick ile geri donmeyi tercih etmi$ler ise, iade-i itibar mutlaktir.
2. moderasyon yapisi ve kadrosu gozden gecirilmelidir. insan haklarini her $eyden cok onemseyen yazarlari temsilen, moderasyonda bir moderator bulunmalidir.
3. sozlugun du$u$te olan kalitesini yukseltmek icin, uyari metninde belirtilen hususlar titizlikle incelenmeli ve uygulamaya konulmalidir.
4. reklamın iyisi, kötüsü olmaz mantığı terk edilmeli ve seviyesiz tartışmalara müdahale edilmelidir.
5. caylak olan yazarlarin caylak olma sebepleri aciklanmalidir, moderasyon $effaf olmalidir.
6. yazar hesabının silinmesinin bir anlam ifade etmesi için yazar alımları derhal durdurulmalı ve bu alımlar belli periyotlara göre düzenlenmelidir.
7. sözlükte hukuki süreçlerden anlayan özenli bir ekip kurulmalidir, ekşi sözlük'teki gibi preator benzeri bir kurum oluşturulmalıdır. bu konudaki ''hukuki sorumlu: sıçtırtma lamasına'' düşüncesi derhal terk edilmelidir. eğer sözlüğün daha kaliteli ve geniş bir kitleye hitap etmesi isteniyor, birkaç kendini bilmez yazar yüzünden tüm uludağsözlük yazarlarının zor durumda bırakılmaması amaçlanıyorsa, hukuksal sinirlarin daha iyi bilinmesi $arttir.
yazarlarin bu demokratik isteklerinin geri cevrilmesi durumunda, yazarlar moderasyonun iyi niyetini sorgulayacak ve kurcalayacaktir.
uludağ sözlükte adam akıllı siyaset yapmak isteyen, küfürlerin değil de fikirlerin çatışacağı bir sözlük isteyenlerin uludağ sözlük yönetiminden talepleridir. bu yazının muhattabı yalnızca sözlük yönetimi değil, aynı zamadan sözlüğü var eden yazarlarıdır. provakatör yazarlara prim verilmeyerek çeşitli ideolojiler arasındaki çatışmanın fikirsel düzeye çekilmesi ve kişisel bayağı hakaretlerin yerini siyasal verilerin alması adına düzenlenmiştir. aklına, onuruna ve vicdanına sahip olanların ilk sesidir.
hak arayışı olmayan ama hak arayışı olanlara da kıllık yapma arzusundaki arkadaşlara gün doğurmuş bildiridir.
gündelik yaşamımızda çok karşılaşılan bir durumdur. adam koyun gibi her haksızlığa sessiz kalır, bunun bir seçim olduğunun da farkında değilmiş gibi davranır. sonra sen bir mücadelenin içine girersin, molotof kokteyli atmadan, insan gibi belli evrensel değerlere atıfla, yanlış işleyen bazı şeyleri düzeltme gayretine girersin. bunu yaparken de farklı arkaplanda birçok insan bir metne imza atarsın, bir irade oluşturursun. ama her şeye tepkisiz kalan bir tür insan evladı birden cengâver kesilir, kendisinin de rahatsız olduğu ve elbette değiştirebileceği mekanizmaya değil, bunu düzeltmeye çabalayan bu gruba yönelir.
nasıl bir hissiyattır bu cidden anlayamam. ilgili yazarların bu sözlükte olmaması bu sözlük için kayıptır. tek işi küfredip cerahat saçmak olan, her türlü provokasyonu yapıp milleti gaza getirmeye çabalayıp başarısız olunca da yazarın başlık altına "atın bunu" diye çemkiren "provokasyonun allahı"na imza atan zât-ı muhteremler burada zihnimizle hâlvet olurken bu gibi yazarların küstürülmesi, bıktırılması, silinmesi, çaylak yapılması utanç vericidir. uludağ sözlük olur, başka bir yer olur. içi karanlık tiplerin düşünce üretilen bir yerde bulunması utanç vericidir ve ilgili yerin temel motivasyonuyla da çelişki hâlindedir.
eğlenmek için girdiğimiz bu siteyi , gereğinden fazla ciddiye almış birkaç yazarımızın manifestosu , muhtırası diyenler de yok değil. kimileri arkadasları tasaga almıs , kimileri ciddiye alıp cevap vermiş , başka bir grup da anlaşmaya imzasını koymuş. tek tek incelediğinizde kendi içerisinde çeliştiği noktalar var ama sonuçta burada değişik konularda fikirlerimizi beyan ediyoruz , kendilerince yanlış gördüklerini açıklamış ve çözüm üretmeye çalışmışlar.
sözkonusu olan birkaç yazarın dönüşünü sembolik olarak istemeleri insanların pek dikkatlerini çekmemiş sanırım. daha çok çaylak/ silik oldu yazamayacak artık görüşü hakim. ama bu sözlükte bulunduğum sürece gördüğüm en net olay çaylak da olsanız , silik de olsanız fake bir nick almanın hiç de zor olmadığı. yani bu yazarlar diyelim döndü veya farzedin ki dönmedi herhangi birşey değişmeyecek. yazmak istiyorlarsa burda fake ile çok rahat devam ederler.mesela uzun uzadıya yazan bir bluevelve niz olmayabilir ama redvelve iniz olur.* tatmin olmaktan başka birşeyle alakalı değil bu.
bahsedilen kürtçe olayı için, bir türkü veya benzeri herhangi birşeyin sözlerini kürtçe yazmak istemeleri çok doğal ve hakları. çünkü ben yapmasam da etrafta ingilizce , almanca vb. bir sürü dilden şarkı sözü yazan birçok yazarımız var ama gidipte atıyorum çikolata başlığının altına 'bayanların vazgeçilmezi' tanımını kürtçe yapmaya kalkacak biri varsa da şimdiden siktiri çekiyorum ona. sözlüğün dili türkçedir çünkü buradaki herkesin dil anlamında ortak paydası türkçedir. ama şarkı sözüydü , oydu , buydu orijinal dilinde yazılması gereken şeylerin yazımına da kuduran arkadaslar hata yapmaktalar. sonuçta biz bunu başka dillerle hergün yapıyoruz.
Siyasi konularda tartısmalarda kanıt sunamayan sadece laf atmayı bilenlerin entryleri silinsin tarzı birşeyler geçiyor. Klişe bir cevap ama neye göre kime göre be arkadasım. Hadi bunu geçtik , bu kalitede birileri var mı ki? Burada açılan başlıklar belli , insanların yaşı belli , burası çocuk parkındaki siyaset meydanı değil ama senin istediğin seviyeye de asla çıkamayacak. Sol frame i 30 sn incelemen yeterli.
Manifestonun amacı ile sitenin durumu da çelişiyor. Manifesto , özgürlük istiyor , mekanizmaları sorguluyor fakat burası bir kişinin kodladığı , kodlamayı da geçelim sahip olduğu bir site. Adam koymus kurallarını uyarsın ya da uymazsın. Uymazsan gidersin. Ya sev ya terket sevdiğim bir prensip değildir fakat buranın konsepti bu. Belki de tarzı beğenilmese de burayı kaostan kurtaran şey de bu aynı zamanda.
Saygı istenir , insanların arasında bulunmalıdır. Saygı sevgiden önce gelir denmiştir hep. Farklı görüşlere saygı duyulmasını istiyorsan senin de farklı görüşlere , inanışlara, dinlere saygılı olman gerek. Aklıma gelen bir örneği vereyim ; eğer converse giyen komünist başlığını görmek istemiyorsan kuran ın bestseller olamaması başlığını da açmayacaksın değil mi?** bunları istemek çok güzel de kendini dizginleyemeyip başkasından bunu istemek pek de mantıklı değil.
Gerçekten bunlara zaman ayırıp yazması güzel de eğlenmek için girdiğimiz yeri özgürlük diye diye kamplaştırmadık mı bu manifestoyla ? bizler... Onlar... Sozlugumuz...sozlugunuz... Tamamının gerçekleşmesi ütopik ama bazı kararlarıyla bizi bazı konuları tekrar düşünmemizi isteyen bir manifestodur bu. Uzun oldu ama zaten bunu okumaya uğraşmayacak olanın pek de bir şey anlamasını beklemiyorum. inşallah bu manifesto sözlüğümüzün beğenerek okuduğum birkaç yazarını yanında götürmez. Bakalım nolacak?
uludağ sözlüğü diğer tüm sözlüklerden farklı bir hale getirecek bir önerim var...
karmaya göre yazarın entry sinin opacity si belirlensin.. Mesela karması 300 olan yazarın entrysinde font simsiyahken
karması 30 olan daha silik siyah olsun...
böylece karması -1000 lerde dolaşan trollerin yazdıklarının opacity si "0" yani görünmez olacak, okumak isteyen üzerine gelip mouse ile tarayarak isteği dahilinde okuyacaktır..
böylece zaten okumaya değer olan entryler simsiyah olup dikkat çekecek değmeyenler de silik görünüp okuyarak 15-10 saniyemizi almayacaktır...
böylece uludağ sözlük hiçbir sözlükte bulunmayan bir özelliğe sahip olacaktır.
hiç olmadı bu şekilde bir tema gibi bişey yapın isteyenler sözlüğü böyle görsün...
valla süper fikir oldu.. değil mi..
sözlükler fazla ciddiye alınıyor, bu kadar ciddiye alınmamalı, yalnızca bir internet sitesidir deniyor. bu benim gözümde bir aciziyet göstergesidir. halihazırda türkiye'de 16 milyon internet kullanıcısı var ve bu oran her geçen gün katlanarak artmakta. sözlükler ise ezilen, düşünceleri hiçe sayılan, sözde bize emanet edilen bir geleceği olan ama emanete sahip çıkalım dediğimizde de öldürüldüğümüz biz gençlerin, türkiye gençliğinin üzerlerindeki ölü toprağını attığı, düşüncelerini sakınmaksızın dile getirebildiği, tartışabildiği, türkiye'de ünlü-ünsüz bir çok insanın takip ettiği, bir kişi veya kurum hakkında yapılan eleştirileri kendi haber sitelerinde veya ulusal basının kimi gazetelerinde yer verdiği, her türlü bilgiye ulaşmanın mümkün olduğu, sinema, tiyatro, resim, müzik gibi sanat dallarında uzman olan insanların bilgilerini paylaştığı, ideolojilerin çarpıştığı, kimi eleştiriye tahammülsüz insanlar tarafından sürekli kapatılmak istenen oldukça ciddi mekanlardır arkadaşlar. bizim sözlükleri fazla ciddiye aldığımızı söyleyenler asıl, sözlüklerin gücünün farkına varamamış olanlardır.
bir başka mesele ise gene bu ciddiyet tartışması üzerinden devam eden ya sev ya terket zihniyeti. sözlükleri var eden bizleriz, internet kullanıcısı olan, yazan, okuyan herkestir bu sözlüğün sahibi. sözlükler bir kişi tarafından kurulmuş olabilir, ama sözlükleri var edenler girileriyle sözlüğe katkı sağlayan yazarlardır, üretenlerdir. kimsenin bizi ''bize ait olan'' bir yerden kovmaya hakkı yoktur, olamaz. buradan gidip gitmeme kararı bizim özgür irademize aittir.
itirazımız da burada başlıyor zaten. uludağ sözlük'te bir ahbap-çavuş ilişkisi vardır. yaklaşık bir sene önce de benzer bir harekete nail olmuş, 20 küsür moderatör değiştirmiş, uludağ sözlük'e adeta aşkla bağlı olan kimi moderatörleri canından bezdirmiş, yeni moderatörlerin gördükleri karşısında bir hafta bile barınamadığı bir mekansa uludağ sözlük, herkesin bir oturup düşünmesi, bir şeylerin yanlış gidip gitmediğinin sorgulanması gerekli öncelikle.
uludağ sözlük'teki bir takım yazarlar moderasyon bölümünde 'bu benim arkadaşım', 'bu benim dostum', 'buna hoşgörülü davranılsın' şeklinde altına not düşülerek kayırılmaktadır. bunlar bizzat moderatör olmuş insanların söylediği şeyler, ben kıçımdan uydurmuyorum. itirazımız da tam buradadır. bu ahbap-çavuş ilişkisine güvenerek fütursuzca davranan, kendi kutsal addettiği değerleri eleştirenleri karşıt fikir üretmeden rica-minnet yoluyla uçurtabilen, ancak bu yaptıklarına tepki gösterilince ana avrat düz gitmekten çekinmeyen ve üstüne üstlük çok daha ileri gidip ''nasıl olsa bana bir şey olmaz, şu moderatör benim arkadaşım'' diyerek başkalarının ideolojilerine, milliyetlerine, dinlerine sövüp sayabilen (eleştiren demiyorum bakın) yazarlara ve bu yazarları kayıran moderasyonadır itiraz. bu bir aymazlıktır çünkü, yozlaşmışlıktır.
kürtçe meselesine gelince. sözlükte herkesin anlaşabileceği ortak dil elbette ki türkçe'dir, bu nedenle de sözlüklerin iletişim dili türkçe'dir. buna kimsenin bir itirazı yok. ancak nasıl ki ingilizce, fransızca, almanca başlıklar açılabiliyor, örneğin bir şarkı/türkü başlığında o türkünün dili neyse altına da o dilde olan sözler yazılabiliyorsa bu kürtçe için de geçerli olabilmelidir. biz ister kabul edelim, ister etmeyelim bugün kürtçe farklı lehçeleriyle, ağızlarıyla 30 milyonu aşkın insanın konuştuğu bir dildir ve artık uluslararası düzeydeki çeşitli internet sitelerinden tutun da çok uluslu şirketler tarafından bu dili konuşan insanlar dikkate alınmaktadırlar. kürtlerin bir ulus-devlet talebinin olması ve bu talebin karşısında mı yanında mı durulacağı mevzusu başka bir şeydir, onların anadillerini konuşma haklarını yoksaymak, kendi dillerinde olan şarkıları, yazıları buraya koymalarına müsaade etmemek çok başka bir şey. itiraz buradadır. içinde kürt kelimesinin geçtiği her başlık ya da yazıda ağzından köpükler saçarak saldırma ihtiyacı hisseden ve ''arkası sağlam'' olan, ''nasılsa beni uçuramazlar'' düşüncesiyle önüne gelene sövüp sayan yazarlara gösterilen ''eşitsiz'', ''adaletsiz'' kayırmayadır.
biz herkese eşitlik, herkese adalet istiyoruz derken bu sözlükteki herkesi kapsamaktadır emin olun. burda kimse suçsuz, günahsız değildir elbette. itiraz da bunadır, insanları provake eden, kışkırtan, birbirlerinin önemli değerlerine bel altı saldırıda bulunmasını sağlayan bu kokuşmuş düzene, tüm bunlara müsaade edilmesine, tek taraflı işleyen adaletedir itiraz. hiçbir şey eleştirilemez değildir, hiçbir ideoloji, din, düşünce, sistem tabu değildir, tabu addedilemez. ancak eleştirilerin dayanağı olması gereklidir. bunun bir dengesi bulunmalıdır. yazarların otokontrole sahip olmaları için sözlük yazarlığının bir anlamı, bir değeri olması gereklidir. insanlar bir hata yaptıklarında bunun bir kaşılığı olduğunu bilmelidir. bugün bluevelve'nin, brick top'un maruz kaldıkları bu muamele eğer sözlükte kayrılan yazarlara da uygulanmıyorsa bir şeyler yanlış gidiyor demektir. itirazımız, bu söylediğimin altını çiziyorum ki ne demek istediğimi anlayacaktır kastettiklerim, ''reklamın iyisi kötüsü olmaz'' mantığında hareket edenleredir. reklamın pekala iyisi kötüsü olur. biz buranın iyi bir şöhretle anılmasını, daha iyi bir yer olmasını istiyoruz. biz hata yapanların hatalarının karşılıksız kalmamasını istiyoruz, ''hata yapan herkesin'' hatalarının karşılıksız kalmamasını istiyoruzz.
şundan da emin olun ki bu eşitliğe, adil davranmaya karşı çıkan insanlar bu sülük düzenden, ahbap-çavuş ilişkisinden çıkarları olanlardır, bu düzenin değişmesi halinde kendi ''ayrıcalıklı'' konumlarını kaybedecek olanlardır.
şundan emin olun ki, içinde adalet duygusu olanlar adalet gün geldiğinde kendisi için işlediği zaman buna hiçbir itirazı olmaz. kendimden örneklendireyim. bu sözlükte birçok kez itü'yü övmüşümdür. kısa zaman önce yazdığım bir giriden sonra itü'den uçuruldum, yani yazma hakkım elimden alındı ve şu an istesem de, istemesem de beklemek durumundayım orada tekrar yazmak için. bu benim itü yönetimine olan güvenimi sarsmak bir kenara dursun, daha da güçlendirmiştir. çünkü ne yaptığımın gayet farkındaydım, bu yaptığımın bir bedelinin olacağını biliyordum ve şu an da bu yaptığımın bedelini ödüyorum. benim uludağ sözlük'te görmek istediğim tam da budur. insanlar yazdıklarının arkasında durabilmeli ve gerektiğinde bu yazdıkları yüzünden bir bedel ödemeleri gerekirse bu bedeli ödemeleridir. bunun yönetimle olan ilişkisi de yazar alımlarıdır. uludağ sözlük'te yazar alımlarının açık olması yazar uçurmanın bir yaptırım olmasından çıkmasına neden olmaktadır. yazarların bir otokontrole sahip olmaları isteniyorsa yazarlara adil davranılması şarttır. tüm bunlar sağlanmadığı sürece uludağ sözlük her geçen sene, her geçen gün daha da kötüye gitmeye mahkumdur.
eğer burayı yönetenler buranın ekşi'nin, itü'nün seviyesinde olmasını istiyorlarsa bunun yalnızca alexa traffic rank'ının artmasıyla olmayacağının farkına varmalıdırlar artık. eğer istemiyorlarsa ceketini alıp çıkmaları ve burayı daha iyi bir yer yapmak için çabalayacak insanlara koltuklarını devretmeleri gereklidir. burayı daha iyi bir yer yapmak için çabalayan yazarlar, moderatörler değil, mevcut taraflı uygulamalara imza atanlar, buranın her geçen gün daha kötü bir yer olmasına katkı sağlayanlar terketmelidir uludağ sözlük'ü.