kıskanç ama ne giydiğime karışmayan, biraz maço ama aynı zamanda saygılı olan, biraz da serseri ruhlu ama romantik de olan bir adamdan; paraşütle atlarken yaşanılan duyguyu, sanki su altındaymış gibi hissettiren ve bu duyguyu paris'te bir akşam yemeği yiyormuşcasına romantik bir ortamda yaşatan ama aynı zamanda evde gözleme yaparkenki o sadeliği de görebileceğim bir evlilik teklifini roma'da almaktır benim hayalim.
öyle bir adamdan böyle bir evlilik teklifi alırsam hiç düşünmeden evet derim. evet. *
böyle bir ağacın altında oturmuş,yan yana kitap okurken,birden dursa bana baksa,gülümsese gözlerini kısıp,sonra '' benimle evlenir misin '' dese... bundan güzel evlilik teklifi mi olur sözlük ?!
sene geçen sene falan. kazanda maç öncesi millet oturuyor, marşlar, içkiler falan. her şey iyi güzel.
bir anda ne olduysa oldu adamın biri 1000 tane falan kağıdı havaya fırlattı.
kuşlama dediğimiz şeyi yaptı yani.
kağıtlarda hemen hemen şöyle bir şey yazıyordu:
- beraber çıktığımız bu yolda ben siyahsam sen beyazım olur musun benimle evlenir misin?
hadi kazan olmadı diyelim, inönü'de ilk maç oynanırken böyle bir teklife de tamamım ben.