bir toplantılarında bulunmuştum.
sekiz dokuzu bir araya toplanmıştı.
masaların üstünde bol tarafından her nevi nevale mevcuttu.
tepeleme sigara, cezve cezve kahve, dev gibi semaverlerde çay, çuval çuval çigdem v.s.
her keş kendisine ait masaya oturdu.
valla anlatınca bile elim ayağım kesiliyor.
neyse efendim bunlar açtılar bilgisayarı girdiler sözlüğe.
hepsi benide keş yapmanın derdinde.
kimi kupa kupa çay vermekte, kimi kase kase kuruyemiş.
tabi arada üst üste sigara içirenide var.
keşler vere sözlükte fink atıp keş keş koşturmaktalar.
bende ise ne renk kalmış ne desen.
keş olacam korkusu ile ağzımı bile açamıyorum.
bi kuvvet nasıl oldu ise attım kendimi dışarı.
kahve keşi arkamdan koştu ama yetişemedi.
bir topuk eve ulaştım.
o günden beri kapıda dört kilit uyurum.