bugün

elimize yüzümüze bulaştırmadan, ankaradan gelen kardeşlerimizi gücümüzün yettiğince ve en iyi şekilde ağırlayaraktan, nezih bir ortamda gerçekleştirdiğimiz zirvedir. alkol su gibi akmış ama sapıtılmamıştır (tribün muhabbeti dışında). on numara göbecikler atılmış, perküsyon davulları eşliğinde halay bile çekilmiştir. mekan tarafımızca esir alınmış, mesut yar abimize oy asiye türküsü söyletilip, 1 yaş konuşması yaptırılmıştır. evet bursalı vatandaşların yaptığı sözlük tarihinin en büyük satışına misilleme olarak gerçekleştirilmiş zirvedir. insanlardan boku çıktı artık bu 1 yaş olayının tepkisini almamak için başlığı içiyoruz güzelleşiyoruz zirvesi olarak açtık. zaten ankaralı kardeşlerimiz de daha önceden kendi aralarında 1 yaş zirvesi yaptılar ve geçde olsa son derece keyifli ve uzunca bir zirve oldu. katılan herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyor ve bu organizasyon da beni yalnız bırakmayan kardeşlerim fatal ve mulayime, ortağım, şirketimizin -de- si, kendi olmasa bile adı yeten devedikenine, ankaralardan kalkıp bizler için gelen redwinemania, gothic evil, purple, marla singer, fewzi 1907, zabalayn ve balyancho kardeşlerime minnet duygularımı iletir bir daha ki de-ka organizasyon imzasında birlikte olmak dileğiyle der huzurlarınızdan ayrılmak isterim...
zirve başlıklarına uzun uzun entry girilmesini gereksiz görmemden mütevellit kısa keseceğim. yatağını, öhöm, evini açan karga'ya, terinin son damlasına kadar çalışan* fatal'a, organizasyona yardımları için mülayim'e, adı yeten devedikeni'ne ve tabii ki akşamki mükemmel organizasyonu ayarlayan birinci nesil celebrity yazar karpuzkabuğu'na ne kadar teşekkür etsek azdır... iyi ki gelmişiz, iyi ki görmüşüz...
babamın aniden rahatsızlanması sonucu, koşarak terk ettiğim zirve.( babam ciddi bir rahatsızlık yaşamadan hastaneden çıktığı için, aynı saatlerde bende tek başima hayatımın en güzel zirvesini yaptım.*)

daha başından bu kadar güzel olacağı belliydi. zirvede, 15 dakika durabildiğim için, kısa kısa geçeyim.

marla singer adlı yazarımız, marla'ya stil ve tarz olarak çok benzemektedir.**
internettin ablamla daha iki kelam edemeden ayrılmak zorunda kaldım.bir dahaki sefere mrs. semra.
cedric her zamanki gibiydi. o şirin suratıyla, gene benle gıcık gıcık konuştu. bana laf sokmaktan bir türlü sıkılmayan bu yazar, ne zaman uslanacak çok merak ediyorum.
karpuzkabuğu, - kendisi benim ölümcül kankamdır-, gördüğümde ne kadar özlediğimi anladım. çok ekmek yediricem oğlum ben sana. **

devem, dikenim benim. ulan bir insan bu kadarmı pozitif enerjili olur. i love you, mucuks.
redwinemania, ise nikin nedir birader soruma, elindeki şarabı göstererek cevapladı. pek bir cool şahıs.
ve niklerini unuttuğum sayın yazarlar, hepinize saygılar..( eskiden zirvelerde bu kadar kalabalık olmazdık ki, 3-4 kişi takılırdık.)
yine hakkımın yenmiş olduğu zirvedir. ulan organizatörlerden fazla uğraşıyorum gene adımız yok. verin tazminatımı gidiyom ulan.
ne diyeyim öncelikle en beğendiğim iki zirveden irisi oldu. daha da iyi olabilirdi ve inanıyorumki olabilir.
ankaradan gelen arkadaşlar zaten sevdiğim kişilerdi purple hariç onu da burada sevdim. o yüzden kaynaşma hat safhadaydı. sanki cuma akşamından gelinse ve pazar geç gidilse daha verimli olabilirdi gibi geliyor bana. bu arada 12 kişiyi rahatlıkla ağırlayabilme kapasitem olduğunu öğrendim. çok ama çok güldük. en kötü durumlarda bile komedi yaşadık. ulan hayatım makara ne diyeyimki daha. mesut abime teşekkürler. ulan o türkü böyle güzel mi söylenir a.q.
ayrıca hanımağayı ilk defa göreceğim için heyecanlandığım zirve de olmuştur. kendisnin kucağına oturup elini de öptüm. biz de söz ağızdan bir kere çıkar değil mi anacığım?

katılan ve mümkün olduğunca çok eğlenen arkadaşlara teşekkürler. ayrıca küslerin barışmasına vesile olması ayrı bir değer kazandırdı.

benden bu kadar. yazar altı yazmayacağım. yeri geldiğinde laf ediyorum zaten...

ya çok özür dileyerek bir şey daha ekleeceğim. içki içilebilir sıvı anlamında bir şey değil midir? sadece kola, meyve suyu içen pek çok kardeşimiz vardı.
yani ortamda alkollü içki içiliyor gibi bir bahane bana çok çocukça geldi. ya da ben yaşlandım artık.
bir diğer şey paha konusu. evet 45 ytl az para değil. lakin içilen bir aylı sigra ya da abur cubura verilen, bir çantaya verilen para kadar. sadece öncelik meselesi. kimi için 45 ytl değerindeki başka bir şey önceliklidir kimi içinse 45 ytl ye arkadaşları ile çılgınlar gibi eğlenmek. kurtlarını dökmek.
ikinci şıktakiler bizimleydi. diğerlerinin laf etmesine lüzum yok sanırım.
çok sigara içildi rahatsız oldum. alkolü fazla alan da vardı. bunları görmek yerine oy asiyede mesut yarla brlikte tempo tutmayı yeğlerim.
sadece bakış açısı. birisi daha iyiydi denemez...
halen videoları beklenen zirve.
48 saati ufak-kaçak uykularla devirmiş olup bu vaziyetle işe gidecek olmama rağmen böyle bir gece yaşandığı için içimde sayısız şükranlıklar oluşturan zirvedir.*
30 küsür saat boyunca süren, halimize bol bol güldüğümüz pek keyifli geçirilmiş bir zirve olmakla birlikte, herkesin yüreğine ve eline sağlık. **
şimdi eğri oturup elini yanağına dayayıp bir de sandalyede kaykılıp doğru konuşmak zamanıdır.

efendim açıkçası topluca ayar yemek hiç hoşuma gitmedi. ha neden derseniz normal hayatta yüzünü görsem bile bir daha hatırlamayacağım bir müzisyenden - emrah - yediğimiz ayar kusura bakmayın ziyadesiyle gereksiz bir durumdu. hani zall gelse oturun la eşekler dese amenna. *

fenerbahçe ya da diğer bilumum furtbol tezahüratları için uygun bir ortam değildi. her ne olursa olsun içinde reel olarak bulunduğumuz ortamlarda uymamız gereken bir takım kurallar var. bu kurallar ortak yaşam alanlarını herkes için düzenli ve yaşanabilir kılmak amacıyla olmak zorundalar. gençlik ateşine damardaki kanın hızlı akmasına veriyorum. - anlayışlı olacak kişiler hep büyükler değil ya -

emrah adlı müzisyene de biri küçük emrah diye bağırmıştır. bu da pek hoş olmamıştır.

edit : tüm bu çemkirmelerim dışında ziyadesiyle eğlendiğim organizatörlerin uğraşlarını tebrik ettiğim zirvedir. ayrıca mesutun sesi de güzelmiş benden iyi olmasın..
ilk entrym eleştiri ile başladığı için özür diliyorum ama ileride yapılacak zirvelerin güzel geçmesi adına bunlar yapılmalı ;

her şeyden önce tribün mevzuna değinmek istiyorum; evet efendim, o olayı ben başlattım ve pişman da değilim. ankara ben değil duvarlar sarhoş zirvesi ne katılanlar veya başlığı okuyanlar bilirler ki, buna benzer bir olay yaşanmış ve mekandan apar topar ayrılmak zorunda kalmıştık. buna rağmen hiçbir zaman kimseyi suçlamadık, güldük geçtik. zirve bittikten sonra da hiç rezil olduk diye bir şey yazıp, kimseyi itham etmedik. bir araya gelip eğlenmiştik ve başka bir şeye gerek yoktu. ha yapılan olay doğru muydu? değildi belki de, hatta kesin değildi. ama düzen sizin içinize ne kadar işledi bilmiyorum, ama ben eğlenirken çok düzenli olma yanlısı değilim. ne yani istediğiniz yanyana oturup çay içip kalkıp gitmek mi? benim değil.

o tribün muhabbettinin başlama nedeni de budur. herkes resmi takıldığı için ortamdaki resmiyeti atmak için yapılmış bir eylemdir. bizim zirve anlayışımız mekana gidip aynı sandalyeden 3 saat boyunca kalkmamak değildir. bir oturanı görsek bile rahat bırakmaz, "kalk kardeşim, oturmaya mı geldin." deriz. ama maalesef dün bu konuda biraz eksiklik vardı. tamam zirvede güzel olan çok şey vardı ama eksikleri de söylemesek ileriki zirvelerin güzelliği adına yanlış yapmış oluruz.

bundan başka bazı terslikler daha oldu ama beni en çok üzen buydu, söylemeden geçemezdim, kusura bakmayın.

not: ha bir de istanbulluların damak tadı da yokmuş kardeşim, pilavsız iskender mi olurmuş.**
girmeyeceğim konuya girmek zorunda kaldığım zirve.
yapılan tezahürat yanlıştı. Yanlışı tekrarlamak daha yanlıştı. Uyarımı dikkate almayan arkadaşlarım yüzünden, azar işitmek ise üzücüydü...
Ben, daha önce dediğim gibi, iyi tarafları görmeyi tercih ediyorum...

Not: "Kalk kardeşim oturmaya mı geldin?" oturanı rahatsız ediyorsa, yanlış bir harekettir. Demek ki, bize göre doğru olan herşey aslında herkesin doğrusu değil...
uzun zamandır görüşemediğim insanlarla görüşmeme ve ankaralı yazarlarla tanısmama vesile olmasından gittiğim için kendimi çok şanslı sayıyorum. baska mevzulara deginmeyeceğim, geldi geçti.
efendim içimi döktükten sonra zirvenin geneli için bir şeyler yazıp, ankaralı bir yazarın gözünden anlatırsak ;

planladığımız gibi gece 12 gibi toplanıp 1.00 de kalkacak otobüsten önce biraz muhabbet etme şansı bulduk. otobüste redwinemania ile gothic evil, benle de purple aynı yastığa baş koyduk, uyuduk. zabalayn ise hemen önümüzde aldığı dergiyi okuyordu, uyuduğunu göermedim. bir vakit sonra bolu dağı nda mola verdik ve hayatımızın en güzel çorbalarından birini içtik.* istanbul a indiğimiz vakit bir an nereye, nasıl gideceğimiz konusunda fikrimiz yoktu. karga ile yapılan telefon diyaloğundan sonra eve nasıl gideceğimizi öğrenip yola düştük. evin önüne gelince bir baktım ki pencerede kaslı, karizma biri bize el sallıyordu. ilk başta fatal veya mülayim sandım ama kargaymış. "vay be abi sen neymişsin" diyerek içeri girdik ve karga da sağolsun hemen bizi yatağa attı. biraz dinlendikten sonra taksim e gidip bir cafe ye girdik. bizi orada bekleyenler vardı ama sığamadık ve başka bir mekana geçmek zorunda kaldık. "asma altı" nda muhabbet güzeldi, pek bir sorun yoktu. bunda en büyük emeği kuşkusuz fatal vermiştir. bir garson gibi herkesin isteğini tek tk alıp iki kat aşağıdan alıp getirdi ve yüzünden bir kere bile gülümsemesi eksik olmadı. bir yük gibi değil bir zevk gibi yaptı bu hizmeti. kendisine bir kez daha teşekkür ediyoruz.* akşam vakti mühendishane ye geçtik. yemekler bitene kadar bir resmiyet hakimdi ortama. canlı müziğin başlaması ile bu resmiyet ortamı da dağılmaya başladı. gecenin ilerleyen vakitlerinde biraz da alkolün etkisiyle herkes daha da kaynaştı. rezil olduk diye adlandırılan tribün olayından sonra lüks diye adlandırılabilecek ortamda herkes zılgıt getire getire halay çekti. sağa sola çarptı ama bunlar göze batmadı. neyse...

gecenin ilerleyen vakitlerinde mekandan ayrıldıktan sonra sırf purple ın dırdırından kurtulmak için* midye yemeye gidildi ve sabaha doğru karga yuvasına tekrar dönüldü. 1-2 saatlik uykudan sonra ankara ekibi 10.00 daki trenine yetişmek için yollara koyuldu ve on dakika kala da trene yetişebildik.

istanbul daki organizasyonda başta karga, fatal, mülayim, istanbul celebritysi karpuzkabuğu ve devedikeni başta olmak üzere herkese çok çok teşekkürler. bazı sözlerim lütfen yanlış anlaşılmasın, herkesin elinden geleni yaptığına eminim. 24 saatte istanbul da ne yapılabilecekse hepsini yapmaya çalıştık. inşallah tekrar görüşürüz.

gelelim dönüş yoluna; benim için zirvenin belki de en güzel kesimi bu tren yolculuğu idi.* yol boyunca güldük denilebilir. hele o yemekli vagon kısmını hayatımda unutamam herhalde. o kadar çok şey yaptık ama hiçbiri buraya yazılabilecek gibi değil... **

ankara ya indikten sonra söz verdiğimiz gibi buradaki zirveye de bir ayak üstü uğradık, ama bitkin olduğumuzdan fazla kalamadık, kusura bakmasınlar.

sonuç olarak güzel bir hafta sonu, güzel dostlarla geçirildi. önümüzdeki zirvelere bakıyoruz.
güzel bir zirve idi. alkol alındı, iyi kotu halaylar cekildi ,danslar edildi. bir eglence söz konusuydu. yapımda ve yayında emegi gecen tüm arkadaslara tesekkür ederim. güzel bir gece idi. uzun süredir istanbul dahilinde görmedigim arkadaslarla tekrar görüşme fırsatı buldum. bundan daha mutluluk verici bir sey olamaz. tesekkürler de-ka.

zirvenin en sevindirici yanı ise izmir'den ve ankara'dan gelen dostlarla eglenceli vakitler gecirmekti. saolsun varolsunsunlar, ayaklarına saglık.
bursa'dan da katılımın olduğu zirve.
(bkz: abberline)
bazı olayların gölge düşürmemesi gereken zirve. rahatsız olunan bir olay vardı, geçti. ama tekrardan düşünüyorum da ben başlattım ama en az 25 kişi de eşlik etti. halay kısımında ortalığın yıkılmasından daha az etkisi vardı, ve tamamen geçmişe atıfta bulunmak amaçlı yapılan bir hareket idi. kimseye küfür edilmedi, ayağına basılıp, ortalık dağıtılmadı. "fener" yerine başka bir şey diye bağırılınca tepki verilmiyorsa benim suçum mu? demek ki çifte standart uygulamış o müzisyen.

bu konu fazla uzamazsa iyi olur kanaatindeyim, her türlü eleştirileri özelden yazabilirseniz sevinirim, hepsi kabulumdür. ama bu başlığa yazıp bu organizasyonda emeği geçenlere haksızlık etmeyelim. bu zirveden aklında sadece tezahurat olayı kalanlar da çok şey kaçırmış demektir.

ha bir noktada şu; kimse zirvelere oturmak için gelmiyor. birileri ile tanışmak için geliyor. bazı insanlar yaratılış gereği ilk adımı atmaktan çekinebilir, burada görev daha önceden birbirini tanıyan insanlara düşer kanaatindeyim. zirve başlığına ne yazılmasını istersiniz; " katıldım ama kimsenin ilgilenmediği zirve." gibi bir yazı mı? benim niyetim katıldığım hiçbir zirvede böyle bir şey görmemek.

organize eden ve katılan herkese tekrardan teşekkür. kimseye en ufak bir kırgınlığımız yoktur, aksine hepsine minnet borçluyuz. herkese selam eder, ankara ya da bekleriz.**
mekandaki garsonun ağzından;

-burası yılbaşında bile bu hale gelmedi..

yorum sizin arkadaşlar.
mekandaki garsonu da seviyoruz, zirveye gelip erken gidenleri de seviyoruz, zirve için şehir dışından gelen canım yazarları da seviyoruz, pazar sabahına kadar tek göz uykuyla eğlenmeye devam edenleri de seviyoruz, pazar günü yanımda horul horul uyuyan kişileri de seviyoruz, yiyip içeni, kusanı kusmayanı hepsini seviyoruz çünkü mükemmel bir zirve idi. hatta gündüz zirve içinde zirveler yapıldı...

bu sebebten bir eksiklik, bir kaç ufal tefek şeyler olsa da sktr edin. amaç eğlenmekti, kaynaşmaktı ve en kralı oldu... *
mükemmel geçen bir zirve olmuştur, harika insanlarla tanışılmış, eğlencenin dibine vurulmuş, sabaha kadar muhabbet edilmiştir. ilk dakikalarda "kimseyi tanımıyorum, umarım eğlenebilirim" diye içimden geçirsem de, gözlerim bütün gece muhakkak gelir diye birini arasa da, keyif oranı bu düşüncelerimi bastırmıştır. zannederim bu saatten sonra artık hiç bir zirve kolay kolay beğenilmez..
organizasyon tek kelime ile 10 numaraydı..*
güzeL zirveydi.. yeni yüzLer, yeni geyikLer, yeni müzikLer, yeni eLLer havaya, nemrutun kızı, kırıLan kadehLer, yine ve yeniden yediğimiz azarLar, garip sarhoş muhabbetLeri, çorba sefası, roman havası, dünya dönüyor uLaaan, dünya değiL de sen dönüyorsun evLadım, çocuğum kaLk bir yüzünü yıka, atıLan desibeLi yüksek kahkahaLar, yeter artık gideLim...
vs..
kurabiye fener. * yahu eğlendik güldük, göbek attık bu hırs sinir neden şimdi. sakin olun allah allah. ayarı yemeye alışkınız biz. birbirimize ayar verip duruyoruz zaten. adamın biri bir şey dedi diye. haklı ya da haksız. oldu bitti.
benim de katılmak istediğim zirvedir. katılımcı listesine baktım, tanışmak istediğim birçok yazar var. ekleyin beni de!

edit: ağzımı açmayacağım, zorlamayın. uzatmanın anlamı yok "hiçbir şey"in...
*
mesut yar'ın asiye yi sözlediği zirve bir de güzel bi konuşma yapmıştır kendileri...

tamam lan tüm ayarları üstüme alıyorum, hepsini ben yaptım aq, kara murat da benim battal gazi de, hadi çalışın artık biride bana masaj yapsın hala heryerim ağrıyor...
küslerin barıştığı barışların küstüğü zirve.* küçüğüm ama ben de dağıtırım. dağılın leeen.
konsomatrislik yaptığımı öğrendiğim zirve. hal hatır sorulmasını konsomatrislik olarak görenlerin zirvelere katılmadan önce belirtmeleri önemle rica olunur. büyüğümüz küfür ettiyse bize boynumuzu eğip küfürü kabul etmek düşüyor, ne yapalım aldığımız terbiye böyle. ha yaşla da büyük olunmuyor ayrı. yanımıza gelip hal hatır soran, en az 5 dakika muhabbet eden herkese teşekkürü bir borç biliriz. görünen o ki zirvenizin içine etmişiz, kusura bakmayın.
demek ki neymiş, herkesi kendin gibi, arkadaşın gibi görmeyecekmişsin. *
o değil de, işletmeci hatunu yazar yaparsak tadından yenmeyecek zirve olacaktır. olmuştur da hoş. ankara zirvelerini de orda yapmazsak benden adisi yok.